Kitabin Konusu
Müzakerenin ne anlama
geldigi, kimler arasinda ve hangi sebeplerle yapildigi, müzakere sürecinin
önemi, baslangiç ve bitis zamaninin ayarlanmasi ve bu süreçte dikkat edilmesi
gereken hususlar, müzakerede bulunacak taraflarin sahip olmasi gerekli
özellikler, müzakere yapan taraflarin müzakere esnasinda yapmalari ve
yapmamalari gereken bazi davranislar, müzakere sirasinda karsilasilan sorunlar
ve bu sorunlari asmada izlenecek yol ve yöntemler, güvenlik hizmetlerinde
müzakerenin önemi, nasil ve sekilde yapilabilecegi, taktikleri konulari örneklerle
anlatilmaktadir.
Kitabin Özeti
Güvenlik hizmetleri, bu
hizmeti sunan ve bu hizmetin sunulmasi sirasinda sorun teskil eden ve meydana
gelen sorundan zarar görenleri isteyerek ya da istemeyerek karsi karsiya
getiren bir alandir. Güvenlik hizmeti sunan taraf ve karsisindaki kisilerin
yasadiklari bir takim sorunlari mücadele ederek degil de müzakere ederek, yani
iki tarafi karsi karsiya getiren sebebin ve çözüm yollarinin belirlenerek her
iki taraf için de daha kolay ve iki tarafin da fiziki ve ruhsal enerjilerini
fazla harcamalarina gerek kalmadan en kolay ve hizli sekilde çözüm yoluna
gitmek, yani sebepler üzerinde ve çözüm yollarinda müzakere etmek daha
akillicadir. Diger türlü, müzakere ile çözülebilecek bir meselenin mücadele ile
çözüm yoluna gidilmesinin, taraflara verdigi zararin yaninda mevcut sorun
haricinde ayrica sorunlara yol açabilecegi ayri bir meseledir.
Bir müzakerenin etkili
olmasi ve amacina daha kolay ulasmasi için yapilan müzakerede ve müzakerecide,
taraflarda bulanmasi gereken bazi özellikler vardir. Yapilacak olan bir müzakerenin
amacinin çikarlar oldugu ve taraflar arasindaki ortak çikarlarin tespit edilip
bu yolda çalismalar ve müzakereler yapilacagi göz önüne alindiginda, müzakere
kavraminin gerçeklesmesi için bu yol ve yöntemlerin var olmasi ve bunlara
dikkat edilmesi basari oranini artiracak ve müzakereciyi hedefe daha kolay
ulastiracaktir. Mesela bir müzakereyi baslatacak tarafin sert olmasi, antipatik
olmasi, taraflar arasindaki bilgi ve kültür düzeyini belirleyip ona göre
adimlar atmasi, yapilacak müzakerede duygu ve düsüncelerini bastirip mantikli
ve akillica yol ve yöntemler izlemesi, yine ayni sekilde sürekli kazanmak
istegiyle degil de her iki tarafin da çikarlari dogrultusunda hareket edip
attigi adimlari ona göre sekillendirmesi, yapilan veya yapilacak olan müzakerenin
daha verimli ve kolay olmasini saglayacaktir.
Müzakereyi baslatan kisinin
yaninda, müzakereye katilan her iki tarafin mevcut sahip olduklari özelliklerin
de önceden tespit edilmesi, yapilacak müzakerenin izleyecegi yolu
belirleyecektir. Müzakereyi baslatacak kisi, karsi tarafin yas, saglik, kültür
ve bilgi birikimi konusunda önceden bilgi sahibi olursa, yapacagi müzakereyi
ona göre belirleyecek ve atacagi adimlari daha saglam ve kararli atacaktir.
Taraflar arasindaki yas farkinin belirgin bir düzeyde olmasi, müzakereyi
baslatacak kisi için önem arz etmektedir. Söyle ki, müzakereyi baslatacak kisi,
karsi taraftan yas olarak 15 yil kadar küçük ise, hitap seklini ona göre
ayarlayacaktir. Karsi tarafin bilgi ve kültür seviyesinin yasi itibariyla kendisinden
fazla oldugunu düsünecek ve alternatifleri belirlerken bu hususlari da göz
önünde bulunduracak ve müzakerede basari sansini artiracaktir. Bu da
müzakerenin basarisini büyük oranda olumlu yönde etkileyecektir.
Tüm müzakere hazirliklarinin
elde olan imkânlar dâhilinde tamamlanip, iki taraf da iyice tanindiktan sonra
müzakere baslayacaktir. Bir müzakereci belli basli konulari sadece kendi basina
yapiyordu, kendisi arastirip kendisi degerlendiriyordu ve baslangiçta
kendisiyle bas basaydi. Ancak belli bir asamadan sonra karsi taraf ile bir
araya gelip, yani telefonla ya da yüz yüze irtibata geçip çikarlar için ortak
sebeplerde bulusmasi ve karsi taraf ile pazarliga oturmasi gerekmektedir.
Müzakereyi yapacak kisiler kim olurlarsa olsunlar, bir holdingin yönetim kurulu
baskani da olabilir, bir kurumun müdürü de olabilir, çok büyük çapli faaliyet
göstermeyen bir esnaf da olabilir, tüm müzakereciler ayni müzakere temellerini
kullanarak birbirlerine yaklasirlar. Ancak konumlar ve taraflarin sahip
olduklari özellikler, müzakerenin temellerinin üzerine atilacak adimlari
degistirecektir ve müzakerede izlenecek yol ve yöntemler degisecektir.
Baslangiçta ortak amaç her kesim için çikarlardir, sonrasinda izlenecek yol ve
yöntemler degiskendir. Müzakerede ilk adimi atmak en önemli unsurlardan
birisidir. Ancak bu, ilk adimi atanin hakli oldugu ve karsi tarafa göre
kendisini üstün gördügü ve karsi taraftan daha üstün oldugu anlamina gelmez.
Bazi taraflar, kendisinin üstün ve hakli oldugunu düsünüp ilk adimi karsi taraftan
beklerler. Ilk adimi atmanin küçük düsürücü bir davranis oldugunu düsünürler,
ancak müzakerenin baslamasi ve ortak çikarlara ulasilmasi için bir tarafin ilk
adimi atmasi gerektigi unutulmamali ve ilk adimi atan kisinin haksiz ya da daha
alt kademede oldugu düsünülmemelidir, bu düsünce tarzi sorunun çözümüne katki
saglamayacak, aksine çözüm yolunu tikayacaktir.
Müzakere sürecinin olumlu
sonuçlar dogurabilmesi ve taraflarin birbirlerine uyum saglayarak müzakere
sürecini tamamlayabilmeleri için taraflarin kendilerini ve karsi tarafi
tanimalari bir diger önemli husustur. Güvenlik hizmeti sunan birimler
görevlerini yerine getirirken, içinde bulunduklari ortam ve hedef kitledeki
insanlar sürekli bir degisim içinde olacaklardir. Bu nedenle müzakerecilerin tüm
evrelerde bu degisime ayak uydurabilmeleri için kendilerini her konuda
güncellemelidirler, ayrica müzakerenin her evresinde teorik ve uygulamali
egitim verilmesi, bu güncellemeyi otomatik olarak saglayacak ve basariyi
artiracaktir. Müzakere sürecine hazir bir müzakerecinin karsi tarafi tanima
adina yapacagi istihbarat da en az kendisini hazirlamasi kadar önemli bir
husustur. Bu noktada karsi tarafi merak etmek bir müzakereci için çok
önemlidir. Merak etmek kendisini karsi tarafin yerine koyarak empati yapmayi
devaminda getirir. Empati kuran bir kisi, atacagi adimlarda karsi tarafin
kendisine karsi tutum ve davranislarini, tepkilerini önceden tahmin edebilecek
ve kendisini de ona göre ayarlayacaktir.
Müzakere yapilirken taraflar
bir veya birden çok bulusmalar, görüsmeler gerçeklestirirler. Yapilan bir
bulusmanin müzakere sürecinin son bulusmasi olup olmayacagi, müzakere yapan
kisinin o esnada sergilemesi gereken tutum ve davranislari etkileyecektir. Ya
da müzakere tek bir evreden, bulusmadan ibarettir ve taraflar tek seferde
kozlarini karsilikli paylasacaklar ve çikarlarina ulasma noktasinda optimum
çikar hedefleyeceklerdir. Müzakere yaparken bazi durumlarda istekleri kademeli
olarak karsi tarafa iletme ve benimsetme yaklasimi benimsenmesi gerekirken, tek
bulusmada, tek evrede son bulacak bir müzakerede bu yaklasimi sergilemek dogru
olmayacaktir. Dolayisiyla, yapilan müzakerenin sonraki asamalarinin gerçeklesip
gerçeklesmeyeceginin önceden tespit edilmesi, müzakere esnasinda müzakerecinin
tutum ve davranislarini etkileyecektir. Müzakereciler arasinda uzun süreli bir
iliski olacaksa, taraflardan birisi güven kazanmak için tavizler verebilir. Bu
uzun süreli müzakerelerde dogru bir yaklasimdir. O an bulunulan müzakere
evresinde karsi tarafin güvenini kazanan müzakereci, sonraki adimlarda
isteklerini karsi tarafa iletmede ve benimsetmede daha basarili olacaktir.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, verilen tavizlerin niteligi, taviz
verilen konularda yetkili olunup olunmadigi, yetkili ise verilen vaatlerin ne ölçüde
yerine getirilebilecegi önemlidir. Bir müzakerede taraflar yapamayacaklari,
yetkilerinin disinda olan hiçbir sözü karsi tarafa vermemelidir. Aksi takdirde
taraflar arasinda güven kaybi yasanacak ve müzakere süreci olumsuz
etkilenecektir.
Taraflar arasindaki müzakere
bittikten sonra olumlu sonuçlar alinmasi muhtemeldir. Olumsuz sonuçlar da
alinabilir, bu durumda müzakerenin tekrar baslatilmasinin mümkün olup olmadigi,
baslatilacaksa bir sonraki müzakerede nasil bir yol izlenecegi, hangi verilerin
elde olmasi gerektigi gibi hususlar degerlendirilip ona göre adimlar atilmasi
gerekecektir. Ancak, yapilan müzakere sonucu olumlu geçmis ve taraflar arasindaki
iliski devam etmekte ise müzakereci, bir sonraki müzakere için hazirlik
yapmalidir. Müzakerecinin bu davranisi, karsi tarafin güvenini kazanmasi
noktasinda iyi sonuçlar verecektir. Daha önce de söyledigimiz gibi müzakere
esnasinda karsilikli güvenin saglanmasi, müzakere sürecinin en çabuk ve etkin
bir sekilde sonuçlanmasini saglayacaktir.
Müzakerecinin yürüttügü
çalismalar sirasinda izledigi yol çok önemlidir. Müzakerecinin güvenlik hizmeti
sunan kisiler oldugunu düsündügümüzde bu yolda taraflar arasinda uyusmazliklar
olmasi kaçinilmazdir. Uyusmazlik, güvenlik hizmetlerinin sunulmasinda hemen her
zaman karsilasilabilecek bir durumdur. Güvenlik birimleri kurallari uygulamak
için çabalarken, karsi taraf da bu duruma uymak istemeyenler olacak ve
tartismalar, anlasmazliklar güvenlik birimlerinin sürekli karsilasacagi konular
olacaktir. Bu durumda uyusmazliklara çözüm yolu bulmasi gereken, mevcut sorunu
çözme noktasinda müzakere yoluyla mücadele verecek taraf olarak müzakereciye
daha çok is düsmektedir. Bunu yaparken karsi taraf ile pazarlik yapiyormus gibi
bir yaklasim sergilenebilecegi gibi, karsi tarafi düsünmeden direkt olarak
kazanmayi da hedefleyebilir. Sanki karsisinda bir rakip varmis gibi kazanmak
için sürdürülen bir müzakere süreci, saldiri ya da savunma tarzinda
yürütülecegi için bu karsi tarafi süreçten koparacaktir. Uzun vadede alinacak
basarili sonuçlara gölge düsürecek ve karsi tarafin gözünde hem güveni
kaybetmemize, hem de itibarimizi yitirmemize sebep olacaktir. Güvenlik
hizmetinin izlemesi muhtemel bir diger yol ise karsi taraftan üstün oldugu
düsüncesi ile müzakere etmektir. Bu tür bir yaklasim sergileyen müzakereci,
karsi tarafi düsünmez, varsa yoksa kendi çikarlaridir, kendisini karsi tarafin
yerine koyamaz ve müzakere sürecini iyi yönetemez. Hâlbuki müzakere
edilmesindeki asil amaci biz, karsilikli taraflarin çikarlarina, amaçlarina
ulasabilmeleri için bir yöntem olarak tanimlamistik. Güvenlik hizmeti sunan ve
hizmetinin geregi karsi taraf ile müzakere eden bir kisinin, kurumun kendini
üstün görmesi, müzakere mantigina ters düsecek ve müzakere sürecini olumsuz
etkileyecektir. Bunlarin yaninda, rekabetçi, isbirlikçi müzakerecilik
yaklasimlari ile de karsilasmak mümkündür. Rekabet ya da isbirligi içerisinde
olan bir kisinin mevcut durumunun müzakere sürecini nasil etkileyecegi hususu
üzerinde duracak olursak, rekabet eden bir kisi kazananin hep kendisi olmasini
ister, attigi adimlar tamamen karsi tarafi alt etmeye yöneliktir, bencil bir
yaklasim sergilerler. Kisacasi rekabetçi müzakerecilik bir oyun gibidir, bu
oyunun belirli bir kurallari, gerçekçi kurallari yoktur. Kazanmak isteyen taraf
bu oyunda mizikçilik yapan, hileler ile bölümler kazanan, hilesi fark
edildiginde hemen rol degistiren bir yaklasimdir. Adil degildir, müzakere
sürecini olumsuz etkiler. Isbirlikçi müzakerecilikte durum rekabetçi
müzakerecilige göre farklidir. Akillicadir, kazanmayi hedefler ve bunu yaparken
müzakere sürecini iyi hesaplayip ona göre adimlar atarlar. Rekabetçi
müzakereciler isbirlikçi müzakerecilere iyi niyetli ve basarisiz olarak
bakarlar ve bu durumda onlari kullanmak isterler. Ancak, isbirligi düsüncesiyle
yaklasan birisine bu sekilde davranildiginda öfkelenecek, hatta rekabetçi
müzakereciden daha agresif olacaktir.
Müzakere sürecini etkileyen
engeller müzakerenin hemen her evresinde karsilasilabilecek bir durumdur. Hem
müzakerede izlenen yol ve yöntemler, hem de müzakere sürecini yöneten
taraflarin davranislari, içinde bulunduklari durum, davranis sekilleri müzakere
sürecini engelleyen faktörlerdir. Bunlari biraz açacak olursak bir müzakereci
hirsli olabilir, bu karsisindakinin görüslerine saygi duymama, hep kendisinin
dediginin olmasini isteme gibi durumlar söz konusu olabilir. Yine karsi tarafa
dost ya da düsman mantigi ile yaklasmak da bir müzakerecinin sergileyecegi
tutum ve davranislardan sayilabilir. Karsi tarafa dost gibi davranmak iyi
niyetin bir göstergesidir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, karsi taraf ile ikili iliskilerde her zaman
üst konumda ya da her zaman söyledigi kabul edilmeyen, istekleri mazur
karsilanmayan, sözünü karsi tarafa dinletemeyen bir kisi konumuna düsmemek
gerekir. Dostça yaklasima karsi tarafin yaklasimi iyi tespit etmek gerekir.
Düsmanca bir yaklasim da karsi tarafin görüslerine, isteklerine, çikarlarina
saygi göstermemeyi beraberinde getirecektir. Müzakerenin amaci karsilikli
taraflarin çikarlarina ulasmalari için ortak bir paydada bulusmalarini saglamak
iken, düsmanca yaklasim karsi tarafin isteklerine ulasmasina engel olmayi
isteyen bir yaklasim olacagindan böyle bir yaklasim sergileyerek müzakerenin
amaci disina çikilmis olur. Oyunbozan bir yaklasim sergilemek, mantiksiz
beklentiler, istekleri kabul gördügünde daha da fazlasini isteyip karsi tarafi
zor durumda birakma, müzakere esnasinda duygulari ön plana çikarma, müzakereye
sübjektif yaklasma, müzakere yapilacak konuda yeterli bilgiye sahip olmama,
müzakereye yeterince hazirlanmama da müzakere sürecini etkileyen diger
faktörlerdir.
Güvenlik hizmeti sunarken
mücadele degil de müzakere etmenin, daha az is, enerji, kaynak ile daha iyi
sonuçlara ulasildigini ve müzakerenin güvenlik hizmetinin sunulusunda bu
baglamda ne derece önemli oldugunu daha önce müzakerenin tanimini yaparken
vurgulamistik. Simdi güvenlik hizmetlerinde müzakere taktiklerinden
bahsedecegiz. Güvenlik hizmetinin yerine getirilmesinde karsi tarafi müzakere
sürecine dâhil etmek ve ortak çikarlari belirleyip ortak paydalarda
bulusabilmek için müzakere taktikleri üzerinde duracagiz. Bunlardan birincisi
ikna edici yaklasimdir. Güvenlik görevlisi için müzakerede ikna, yapilan
görevin, kendi tarafinin, yapilmak istenilenin karsi tarafa aktarilmasi ve
kabul ettirilmesi seklinde tanimlanabilir. Genel müzakere için ikna ise, bir
kisi, olay ya da savunulan düsünceye iliskin karsi tarafin tutumunu degistirmek
için gerçeklestirilen özel bir iletisim sekli olarak tanimlanabilir. Tabi
müzakerede ikna yaklasiminin kullanilabilmesi ve müzakere sürecinde ikna edici
yaklasimin etkili olabilmesi için sadece bu yola basvurmak, ikna teknigini
bilmek yeterli degildir. Bunun yaninda bir takim donanimlar da gereklidir.
Öncelikle müzakere konusu hakkinda yeterli bilgi birikimine sahip olmak
gerekir. Müzakere sürecinde meydana gelebilecek olasi sorunlar ya da gelismeler
durumunda ne yapilmasi gerektigi önceden planlanmalidir, bu durumlara hazir
bulunulmalidir. Karsi tarafin savunulan düsünceye ya da çözüm sürecine dâhil
edilebilmesi için öncelikle etkileyici bir dis görünüse ve etkili bir giris
konusmasi yapmasina ihtiyaç vardir. Ilerleyen süreçte dis görünüs yerini
mantikli çözüm üreten düsünce yapisina ve tutarli ve kararli bir yaklasima
birakacak ve dis görünüsten ziyade çözüm önerileri ile karsi taraf sürece dâhil
edilmeye çalisilacaktir. Müzakere sürecini baslatacak ve sürece dâhil edilmek
istenen tarafin özelliklerinin degisken olmasindan dolayi müzakere yapilacak
ortam da degiskenlik gösterecektir. Söyle ki bir güvenlik görevlisi bir isletme
sahibinin çevreye verdigi rahatsizligi önlemek için bir müzakere baslatmak
istediginde sürecin baslatilacagi ve devam ettirilecegi ortam ile bir kamu
kurumunun basinda yönetici konumunda bulunan birinin özel sektörün önde gelen
bir temsilcisi ile ortak çikarlarin hedeflerde bulusmalari için baslatacagi
müzakere ortaminin ayni olmasindan bahsedilemez. Etkili bir ikna yoluna
gidilebilmesi için bu seçeneklerin etraflica degerlendirilip daha sonra süreci
baslatmasi, sürecin olumlu sonuçlanmasinda etkili olacaktir.
Müzakere sürecinde ikna
yoluna gidilebilecegi bir alternatif yol oldugu gibi, ikna yoluna giden bir
müzakerecinin de bazi ikna yöntemlerine basvurabilecegi üzerinde durulmasi
gereken bir baska konudur. Mesela karsi tarafi ikna yoluna gidilirken karsi
taraf bir beklentisi olmadigi halde onun için pozitif sonuçlar doguran isler
yapildiginda, karsi taraf bir emek harcamadigi halde onun için iyi olan
seçenegi ön plana çikarma ve bu yolda karsiliksiz çaba harcandiginda müzakere
sürecine dahil olmayi ilk baslarda istemeyen bir karsi taraf bile olsa
müzakerecinin kendisi için pozitif yöntemlere basvurdugunu, kendisi bir emek
harcamadigi halde kendisi için iyi seyler yapildigini gördügünde kendisini
müzakereciye karsi borçlu hissedecek ve müzakere sürecine isteyerek ya da
istemeyerek dahil olacak, bir nevi manen borcunu ödemek isteyecektir. Bu sekilde
müzakere sürecine dâhil edilen bir karsi tarafa mantikli cümleler, etkili
konusmalar yapilip güven verici bir yaklasim sergilendiginde müzakere süreci
karsilikli olarak devam ettirilmek istenecek ve her iki taraf için de olumlu
sonuçlar doguracaktir.
Müzakere süreci çok degisik
yol ve yöntemlerle, degisik ortamlarda, degisik özellik ve karakterdeki
kisilerce yapildigi göz önüne alindiginda, mücadele yerine müzakere yolunu
seçen bir müzakereci bu sürece iyi hazirlanmis olmalidir. Müzakere sürecinde
müzakerecinin süreç konusunda egitilmesi ve konu hakkinda sürekli
güncellenmesinin önemi de görünen bir gerçektir. Burada önemli olan, müzakere
sürecini baslatacak kisi izleyecegi yol ve yöntemlere ne kadar hazir oldugu, bu
konuda ne gibi çalismalar yaptigi, eldeki verileri ne derecede
degerlendirebildigi, ne gibi çözüm yollari üretebildigidir. Müzakere süreci
baslangicinda ve ilerleyen süreçlerinde devamlilik ve alaninda çalisma
gerektiren bir konudur, yöntemdir. Bir sorunu mücadele degil de müzakere
yoluyla çözmek istemek aslinda sonuca ulasma noktasinda çok büyük bir yolu kat
etmek demektir. Verilen bu kararin devaminda baslatilacak ve etkili bir sekilde
yönetilecek bir müzakere, karsilikli ortak çikarlarin hedeflenmesine çok önemli
katkilar saglayacaktir. Müzakere konusunda verilecek bir teorik egitimin
pratikte uygulanabilmesi için iyi hazirlik yapilmis, olumsuzluk ya da
beklenmedik bir durum ile karsilasildiginda ne gibi adimlar atilmasi
gerektiginin önceden hesaplanmasi sonuca en kisa yöntemden ulasmada etkili
olacaktir. Kisaca müzakereci, egitimle güçlenmis, sahip oldugu akil ve diger
donanimlarini en etkili sekilde kullanan kimseler olmalidir.
GÜVENLIK KONULARINDA MÜZAKERE
Dr. ERSIN OGUZ
Seçkin Yayincilik
2012