GÖREV Kazanilacak Cumhuriyet

GÖREV Kazanilacak Cumhuriyet

Fevzi BOZKURT
Biyografi


Ülkemizdeki gelismeler Cumhuriyeti yikmaya ya da toplumu bölmeye yönelik olup Atatürkçülügü ve devrim ilkelerini hedef almaktadir. Bunlari düsünmek, çare aramak ve çözümler bulmak her vatandasin vicdan ve vatan borcu olmakla birlikte bir amacimiz olmalidir.
Halkimiz 19 Mayis 1919’da bir direnis mücade­lesinin adimini atiyor. Simdi ise bizim 19 Mayis bilincinde olarak bu bagimsizlik bayramina sahip çikmaliyiz. 29 Ekim kokteylini iptal eden kadrolar 29 Ekim 2004'te Italya'da, 29 Ekim 2009'da ABD'de bulunmayi so­run görmeyenlerdir.
 AKP'nin Atatürk büstlerine getirdigi çelenk koyma yasaginin ardindan 19 Mayis‘ta top atislari da yasaklandi. Amasya Genelgesi yildönümünde Atatürk’ün adi geçmezken, Istanbul Teknik Üniversitesi'nin ögretim yili açilisi "ya Allah Bismillah" diyerek açan Basbakan Erdogan Cumhuriyetin ilk dönemleri ve 10. Yil Marsi'ndan sonra "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözlerini de elestiriyor. Gençlik ve Spor Bakani, Fethullah Gülen'in siirini bilmeyen gençlere çatarken, Milli Egitim Bakanligi'nca okullara gönderilen filmlerde cemaatlerin rek­lamlari yapiliyor ve özendiriliyor. Yariyil tatili için ögrencilere umre programlari düzenlenirken, camiye giden gençler ve çocuklar bisiklet ve çeyrek altinla gibi hediyelerle ödüllen­diriliyor. 40 bin çocugun okula gitmedigi veya gidemedigi vatanimizda yüzde 20’si is­sizken, terör kamplarinda yüzde 40’i çocuk ve bu kamplara katilma yaslari 9 olarak belirlenmistir. Sekiz yillik zorunlu egitim ile okullu kiz sayisindaki artistan rahatsiz olan AKP hükümeti, döneminde çalisan kadin sayisinin yüzde 40'lardan yüzde 24'lere gerilemesini görmüyor. AKP, 4+4+4 yasasi ile ülkeyi bölmeye ilkokuldan baslarken Cumhuriyetin temel degerleriyle hesaplasmaya kararli oldugunu gösteriyor. Egitimde geçilen 4+4+4 sistemi, egitimi dinilestirmekten öte piyasalastiriyor. Karma egitimin sonunu hazirlarken, kizlari erken evlenmeye zorlayacaktir.
Deniz feneri davasi henüz sonuçlandirilamiyor 308 klasörlü De­niz Feneri davasinin asil failleri Türki­ye'de oldugunu bilen Almanya'yi bile zor durumda birakiyor.
Yabanci basin örgütlerince dünyanin en baskici ülkesi olarak gösterilen Türkiye'de gazetecilik meslegi yapilamaz duruma gelirken, son iki senede haklarinda sorusturma açilan 7000 ögrenci­den 4000'i okullarindan uzaklastirilmistir. Son on yilda dis borcumuz iki katina,  kredi karti borcu 40 katina çiktigi Türkiye'de Dünya Bankasi raporlarina göre bes sirketten biri devlete rüsvet veriyor, Rahmi Koç'a göre ise "Türkiye'nin yarisi vergi vermiyor'.
28 Subat süreci
MGK’nin 28 Subat 1997 tarihinde gerçeklesmis toplantisinda önemli kararlar alinmistir. Bu karar­larin altinda dönemin Cumhurbaskani Süleyman Demirel, Basba­kan Necmettin Erbakan, Basbakan Yardimcisi Tansu Çiller, Milli Savunma Bakani Turhan Tayan, Içisleri Bakani Meral Aksener, Ge­nelkurmay Baskani Ismail Hakki Karadayi gibi isimlerin imzalari bulunmaktaydi.
Alinan bu kararlarda:
-Laiklik ilkesi korunmali, mevcut yasalar yetersiz ise yeni düzenlemeler yapilmali,
-Tarikatlarla baglantili yurt, vakif ve okullar denetim altina alinarak Milli Egitim Bakanligi'na devri saglanmali,
-Genç nesillerin Cumhuriyet, Atatürk ve vatan sevgisi, Türk milletini çagdas uygarlik seviyesine çikarma amaci dogrultusunda Sekiz yillik kesintisiz egitimin tüm yurtta uygulanmali. Temel egitimi almis çocuklarin, ailelerinin istegine bagli olarak gidebilecegi Kur’an kurslari MEB’e baglanmali,
- Çesitli yerlerinde yapilan dini tesisler belli çevrelere mesaj vermek amaciyla gündemde tutularak siyaset konusunda kullanilmamali,
-Yasa ile yasaklanmis tarikatlarin ve kanunda belirtilen tüm unsurlarin faaliyetlerine son verilmeli,
-Irticai faaliyetleri nedeniyle TSK'dan Iliskileri kesilen perso­nel ile ilgili olarak TSK'yi dine karsiymis gibi gösterme­ye çalisan medyanin, TSK aleyhindeki yayinlari kontrol altina alinmali,
-TSK'dan ilisigi kesilen personelin diger kamu kurum ve kuruluslarinda is bulmasina imkân verilmemeli,
-TSK’ya dinci kesimden sizmalari ön­lemek için alinan tedbirleri, diger kurumlar içinde uygulanmali,
-Iran’in ülkemizdeki rejim propagandalarina engel olunmali engelleyici tedbirler alinmali, seklinde kararlar alinmistir.
           
28 Subat ile ilgili degerlendirmeler çok farki boyutlardadir. Bu süreç postmodern darbe degildir. O günden bugüne tam 15 yil geçti. O zamanlar 28 Subat'i alkislayanlar, hatta 28 Subat Türkiye'de demokrasinin yerlesmesi­ni hizlandirdi diye düsünenler, son üç-dört yildir 28 Subati elestirmeye basliyorlar. Bugün 28 Subat'i ele alarak Cumhuriyet'e ve TSK ‘ya saldiranlar demokrasiyi savunduklarini söylüyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti, laik ve Üniter devlettir. AKP hükümetinin uy­gulamalarina ragmen simdilik huzur ve baris içindeysek bu­, Türk devletinin Büyük Atatürk tarafindan saglam bir temel ile olusturulmus, olmasidir. Türkiye Cumhuriyeti çagdas ve demokratik bir devlettir. Din ve devlet isleri birbirinden ayrilmistir. Seriat hukuku terk edilip, pozitif hukuk kurallari benimsenmistir. Cumhuriyetin geregi budur. 28 Subatta dönemin Hükümetinin bilgisi ve talimati disinda hiçbir is ve eylem yapilmiyor. Genelkurmay Baskanligi'ndan, 28 Subat sorusturmasina iliskin Ankara Cumhuriyet Bassavciliginca Bati Çalisma Grubu ile ilgili belgelerin gönderilmesinin istendigi, bunlardan ellerinde mevcut olanla­rin savciliga gönderildigi bildiriliyor.
28 Subat’ta sahte belge kuskulari:
28 Subat sürecine ilis­kin sorusturma kapsaminda sorgulanip "tutuklanan" emekli Or­general Çetin Dogan'in sorgusunda bir ayrinti ortaya çikiyor. 28 Subat Postmodern darbenin belgesi kabul edilen "Bati Çalisma Grubu Eylem Plani Belgesi" 27 Mayis 1997 tarihinde yazilmis iken, belgenin yazim karakterinin Microsoft tarafindan 2007 yi­linda piyasaya sürülen Office program karakteriyle yazilmis olma­si belgenin sahte oldugu kuskusuna neden oluyor.
           
TBMM Darbe ve Muhtiralari Arastirma Komisyonu 28 Subat döneminin Genel­kurmay Baskani emekli Orgeneral Ismail Hakki Karadayi ile Içis­leri Bakani Meral Aksener'i dinliyor. Karadayi, Milli Güvenlik Kurulu'nun 18 maddelik kararinin hiçbir zorlama olmaksi­zin hükümet tarafindan da kabul edildigini söyleyerek "Bugün de olsa altina imzami atarim" diyor. Sincan’da tanklarin yürütülmesi olayi için ise Karadayi tamamen tesadüf oldugunu söylüyor.
Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Yüce Meclis ve Kahra­man Türk Ordusunun kendisidir. Eger bugün devletimiz dis destekli siyaset tarafindan yönlendiriliyorsa, TSK’nin bunu engellemeye çalisma sorumlu­lugu vardir. Bu sorumluluk dogal olmasi gereken yani mesru müdafaadir. Cumhuriyete, De­mokrasiye, yasalara ve Anayasa'ya aykiri bir davranis degildir. Darbe girisimi veya milli iradeye karsi bir davranis degildir.
           
Öte taraftan 28 Subat sürecinin tek yanli olarak askerlere yönelik olarak sorusturulmasi düsündürücüdür. Sadece mesleklerinin ge­regini yapan ve yillar önce emekli olmus generallerin evleri araniyor ve sonunda tutuklaniyor. 15 yil önce MGK kararlarina göre yapilmis olanlar, Anayasal bir kurulus olan MGK’nin bir öneminin kalmadigini gösteriyor. Adalet ve hukukun yerine oturan distan yönetilen bir siyaset hüküm sürmekte oldugunu gösteriyor.
Balyoz davasi tutuklularindan Deniz Kurmay Albay Yasin Türker, tutuklu bulundugu Istanbul Maltepe Askeri Cezaevi'nden Financial Times gönderdigi mektupta Türk subaylarinin ilginç biçimde tutuklandiklarini söyleyerek Balyoz Davasi er ya da geç kitlesel hareketin agirligi altinda çökecektir ifadesini kullaniyor. Kendisinin Balyoz davasi kapsaminda tutuklanan 250 subaydan oldugunu belirten Yasin Türker, 16 Eylül 2011'den bu yana tutuklu bulundugunu ve hâlâ devam eden tutuk­lulugunun nedenini bilmedigini anlatiyor. Kendi isminin iki dosyadaki listelerde yer aldigini, hakkinda suçlamalardan önce bu listelerin varliginin farkinda olmadigini söylüyor.
Danistay'a 2006'da yapilan silahli saldiri sonrasi kamera kayit­larinin silinmesi iddialarina üzerine özel Yetkili Istanbul Cumhuriyet Bassavciliginin yürüttügü sorusturma kapsaminda Istanbul ve An­kara'da OYAK güvenlik sirketlerinin de içinde bulundugu 19 ayri adreste arama yapil­iyor. Kamera kayitlarinin silindigi delillerin yok edildigi iddiasina iliskin OYAK genel müdür yardimcilari ve teknisyenlerinden dokuz kisi gözaltina alindi. Cumhuriyet Savcisi Muammer Akkas'in yürüttügü sorusturma kapsaminda OYAK Ge­nel Müdürü Ulusoy'un Ankara'daki isyerinde de arama yapildigi ve Ulusoy ile ilgili herhangi bir gözalti karari bulunmadigi ifade edil­di. Aramalarda bazi belge ve evraklara el konuluyor.
Birinci Ergenekon davasi kapsaminda TÜBITAK'ta görevli bi­lirkisice hazirlanan raporda, tutuklu sanik Alparslan Arslan'in 16 Mayis 2006'da Danistay 'da kesif yaptigi gün kamera kayitlarinin bir kisminin silin­digi belirtiliyor. Türk adaletine olan inanç ile hiçbir mad­di bulgu tasimayan, dijital verilere karsi, 10. Agir Ce­za Mahkemesi'nde ön savunmalarini yapmislardir. Savunmalari da yer, zaman, isim ve olayla ilgili olarak mantiga ve bilimsel olarak kanitlanan belgeler kullanilmalidir.
Ocak 2012 tarihinde Internet Andici sorusturmasi kapsaminda tutuklanan Org. Ilker Basbug hakkindaki suç­lamalar ise Ergenekon silahli terör Örgütüne yönelik sorusturma ve kovusturmayi etkilemek amaciyla sözlü veya yazili beyanda bu­lunmak. Devlet yöneticilerini baskiyla korku altina almak. Devlet otoritesini zayiflatmak ve kamu düzenini bozup ülkede düzensiz­lik ortami olusturmak olarak gösterilmistir. Basbug 27 Mart 2012 tarihindeki durusmada mahkeme heye­tine kendisini yargilayamayacaklarini söyleyerek savunma yapmamistir. Genelkurmay tarafindan kuruldugu iddia edilen bu si­telerinin çogu açilmamis. Bir kismi açildiktan kisa bir süre sonra kapatil­mis. Polis, internet adreslerinde yayimlanan metinleri bir uluslararasi belgeleme sitesinden edinmis bulunmaktadir. Sitelerin Genelkurmay tarafindan açilip açilmadigi ve söz konusu metinlerin o sitelerde kullanilip kullanilmadiginin tespiti gerekmektedir.
Durusmalarin basinda, öncelikle savciligin sundugu de­lillerin usulüne uygun olarak elde edilip edilmedigi ve hukuk­sal açidan bir delil niteligi tasiyip tasimadiginin mahkeme ta­rafindan incelenmesini ve daha sonra savunmalara geçirilmesi­ni talep edilmistir. Buna karsin, mahkeme heyeti bu incele­menin 'Delillerin Degerlendirilmesi' asamasinda yapilabilecegini ifade etti.
Simdi, ulusal, evrensel ve laik hukuk ilkeleri çerçevesinde, mahke­meden beklentiler yüksektir.
Zamaninda devletin bazi kurumlarinda örgütlenmeye çalisan güçlere verilen mücadelenin basarisizlik ile sonuçlanmasi, bu­gün yasananlarin en büyük sebebidir aslinda.
Son dönemde Türk Silahli Kuvvetleri'nin maruz kaldigi uygulamalar, hal­kimiza kurumsal olarak anlatilmadi. Ordu mensupla­ri üzerinde yapilan yipratma çalismalari, zamaninda yapilmayan yersiz yapilan açiklamalar. Medya da hazir olan sözde aydin, gazeteci entelektüel ve liberalleriyle operasyona hazir hale getirilmistir.
Devletin kurulus temeli olan adalet bu noktada artik sorunla­rin, haksizliklarin, bir araci olurken demokrasi­miz de yok olmus durumdadir. Ana muhalefet lide­ri Kiliçdaroglu'nun 'özel yetkili savcilar her hafta Basbakanla görüsüyor' dogrumudur bilinmez. Ekleriyle bir milyon sayfa olan iddianameler, 15 dakika ile sinirli sa­vunmalar, savunma yapmakta olan avukata sürekli müdahale eden yargiçlar, sirf savunma yaptigi için mahkemeye hakaret­ten ceza alan siyasi parti baskanlari düsündürücüdür.
KCK, Ergenekon ve Balyoz Davalari
           
Silivri’de görülen bu üç davada farkli uygulamalar göze çarpmaktadir. KCK davasina gelen avukatlar ve milletvekilleri cep te­lefonunu durusma salonuna alinirken, telefonla görüsmeler yaparken Ergenekon davalarinda cep telefonunu durusmalar girmek mümkün olmuyor girenler hakkinda ise cezai islem baslatiliyor tutanaklar tutuluyor. Ergenekon mahkemesi, sanik ve avukatlara 15 dakika söz hak­ki verirken KCK davasina bakan mahkemede avukatlarin istedigi kadar konusma haklari özgürlügü vardir. Ergenekon davalarinda durusma salonlari kameralarla donatilirken el sikismak için bile izin verilmedigi görülüyor. Bugün bu sekilde yasanan hukuk katliami ülkemizde kara bir leke olarak kalacaktir.
Aralarinda isçi Partisi Genel Baskani Dogu Perinçek, CHP Mil­letvekili Mustafa Balbay, emekli Tuggeneral Veli Küçük ve Tuncay Özkan'in bulundugu 25 kisi "Adaleti Türk halki ile bir­likte arayacagiz" diyerek bu davanin gerçek demokrasinin kurul­masi ile sonuçlanacaginin altini çizmislerdi. Ergenekon ve balyoz davalari medyada genis yer tutmustur ve kamuoyunda; Orduya balyoz indi, Adalete kara leke, Tarihe geçtiler, Sahte belgelerle karar verilmistir, Cumhuriyet'e ihanet belgesi, Istihbarat alaninda uzmanlasan subaylar cezalandirildi v.b gibi cümlelerle konusulmustur. Bu tarihi dava hükümet ile TSK arasinda bir hesaplasmadir saniklar ise bunun magdurlaridir.
Çagimiz gelismis dünyasinda demokrasi, ordunun, sivil iradenin emrin­de oldugu rejimindir. Yeni anayasa yapilirken çok önemli hu­suslardan birisi de devletin güvenliginin hukukunu tanzimdir. Kim nerede nasil ve ne sekilde yapacaksa yeni anayasa yapicilari­nin en önemli görevlerinden birisidir demokrasiyi ön plana almak. AKP ile degisen Türkiye giderek degisiyor. Cumhuriyet kanunlarinin, Cumhuriyetin anayasasinin ken­dilerini siktigini, disladigini ifade ediyorlardi. Kurulurken daima demokrasiyi benimseyen, özümseyen, demokrasiyle muhafazakârligi bir­lestiren bir gidis seçmistir. Ama son zaman­larda yasananlar kurulus asamasindaki islere ve programlarina muhalefettir. AKP de bu degisimin farkinda olarak oy tabanini yüzde 50 civarinda yükseltmistir. Dindar bir nesil için Necip fazil çizgisi izlemekteler.
AKP, 2012'de 4. Olagan Kongresinde Atatürk posterini gözlerden uzak bir köseye asarken, dört ülkeden toprak talep eden, askerimizin katili Barzani "Türkiye se­ninle gurur duyuyor" slogani ile ayakta alkislanmakta idi.
En küçük bir muhalefeti kendilerine hakaret olarak sayip tazminat davalari açan özelestiriden uzak bir iktidar partisidir. Akilci, hürriyet, özgürlük ve bagimsizlik yanlisi, sorgulayan, ahlakli bir gençlik yerine yamakçiligi görev sayan, kendi kendine saatlerce avunup hatim indirten bir Müslüman gençlik yarati­lmaya çalisiliyor. Çagdas egitime katkida bulunanlara yüzde 5 vergi indirimi ya­pilirken, Kur'an Kursuna katki bulunanlara yüzde 100 indiri­mi yapiliyor. AKP, Üniversiteleri mescitlerle donatirken bazi kamu kurumlarinda mescit zorunlulugu getiriliyor.
Özel yetkili mahkemelerin yapilarini, isleyislerini, referandumla, yeni olusturdugu HSYK ile kendisi belirtiyor.
Referandum ile Cumhurbaskanligi makamini halkin dogrudan seçebilecegi bir makam haline gelirken Cumhurbaskanligi seçiminde mecliste yasanan sorunlar buna yol açiyor. Parlamenter rejim zedeleniyor yari baskanlik sistemine giden bir yol çiziliyor. Demokrasinin en önemli kosulu seffaf, dürüst ve hu­kuksal güvencesi tam olan seçim sitemidir. Seçmenin iradesini ele geçiren siyasiler ise anayasal düzene demokrasiye özgürlüge hukuka saldirmakta kendilerini hakli görebiliyorlar istedikleri gibi yorumlayip kullanabiliyorlar. Bu sebeple seçim sistemimizin seffaf aleni düzenli olmasina özen göstermeliyiz ve uygulamalari kontrol etmeliyiz. Seçmenin özgür iradesi sandiklara yansimalidir bu yüzden. Bu demokrasi açisinda çok önemlidir. Seçim sistemimizi tekrar gözden geçirmeli ve seçimlerin adilligini saglamaliyiz. Geçen seçimlerde kullanilan asilsiz kimlik numaralarinin tespiti de bu açidan çok önemlidir. Daha laik ve demokratik bir düzen benimsenmeli ve bu düzenin devamliligi saglanmalidir. Bu ileri demokrasinin bir geregidir.
Wikileaks belgelerinin ortaya çikardigi gerçegi bütün açikligiyla baslik halinde toplarsak eger: ABD, pazarliklar sonucu AKP iktidarina stra­tejik destek vermeye devam edecektir. Ergenekon ve Balyoz davalarinda yargilanan subay­lar, darbe hazirliklari nedeniyle degil, ABD'nin isbirlikçi ve AKP siyasetlerine çesitli konularda muhale­fet ettikleri için sorusturma kapsamina alindiklari belirlenmistir. AKP ve ABD yanlisi medya olusturma çabalari. Hilmi Özkök ABD ve hükümetin adami rolündedir.
Türkiye genelinde 673 yeni imam hatip ortaokulu açan, seçme­li Kur'an ve Peygamber'in yasami dersleriyle dindar neslin temel­lerini atamaktadir. Milli Egitim Bakanligi, Türkiye'de yabanci ögrencilerin egitim alacagi uluslararasi bir imam hatip lisesini açmaya ha­zirlandiklarini söylüyor. Bakan Yardimcisi Bu okulda, 71 ülkeden gelen gençler imam hatip okuya­caklarini söylüyor.
Istanbul ve Kayseri'deki imam hatip okullardan farkli olarak uluslararasi statüsüyle açilacak bu imam hatip liselerinde okuyacak ögrencile­rin yol masraflari Diyanet Vakfi tarafindan karsilanacaktir. Uluslararasi IHL ögrencileri belirlenen sinirin üzerinde bir not or­talamasina ulasmalari durumunda ilahiyat fakültelerine geçebile­cekler. Doktora yapma hakki kazanan Ögrenciler egitimlerinin sonunda kendi ülkelerine dönerek din adami olacaktirlar. AKP’nin bu tip islere ve faaliyetlere seçim dönemlerinde girismesinde üzerinde durulmasi gereken bir diger husustur. Bazi dernek ve vakiflara bu amaç için vergi indirimler yapmasi giyecek ve yiyecek yardimi yapmasi gibi. Ulusal bayramlar istenerek göz göre göre yok edildi. Kutlu dogum haftalarina yapilan vurgular artti. Atatürk ilke ve inkilaplari unutturulmaya çalisiliyor. Aslinda imam hatip liseleri halka dini asilamak için degil halka din hizmeti verebilmek için kurulmus meslek okullaridirlar.
Yüce kitabimizi okuyabiliyor, anlayip tartisabiliyor, bize bu olanagi saglayan Mustafa Kemal Atatürk olmustur. Osmanli Devleti zamaninda Kur'an'da ne yazdigini bilen okuyan insan sayisi çok çok azdi. Çünkü kitabimiz Türkçeye çevrilmis degildi eski harfler kullanilmakta idi. Bunu firsat bilen o dönemin hocalari da Kur'an-i kendi islerine geldigi gibi gösterebiliyorlardi. Yeni harflerin kabulüyle vatandas Kuranda ne yazildigini ögrenme olanagina ka­vusturuluyor. Yani, Osmanli Devleti zamaninda okunamayan anlasilamayan Kur'an, cumhuriyet döneminde gerçek yerine yükseltiliyor. Basbakan Erdogan’da bunun farkina varmali. Atatürk döneminde kuranin Türkçeye çevrilmesine karsi çikanlar nasil bir gaflet içindedirler. Bir zamanlar Türk devlet ideolojisinin temeli olan Ata­türk kültürü son derece ustalikla siliniyor. Yerine Osmanli Imparatorlugu dönemin­den Islamci hükümet modeli, ahlak ve dinin toplumdaki varolus düsünce sistemi aliyor. Laik degerler degistiriliyor.
Irtica, dinin ihanet araci yapilmasinin adidir. Irtica, tarihte hep Hiristiyanlar tarafindan Bati çikarlarina uygun olarak kullanilmis ve isletilmistir. Siyasal hayatta da kullanilan irtica batiya hizmet ediyor.
Diyanet, 2012-2016 yillan arasinda çocuktan yaslilara, camilerden cezaevlerine kadar birçok kesime ve gruba yönelik çalismalar yapacaktir. Bu kapsamda Diyanet tarafindan yur­tiçinde ve yurtdisinda düzenlenen konferans sempozyum gibi faaliyetlere katilan kisi sayisinin 2012'den 2016'ya kadar 200 bin kisi artirilmasi hedefleniyor. Bunun için cezaevle­ri, huzurevleri, yetistirme yurtlan ve hastanelerde kalan 160 bin ki­siye hizmet götüren Diyanet, bes yil sonra bu rakami da 400 bine çikarmayi öngörülmektedir.
Diyanet, toplumsal sorunlarin çözümünde etkin rol alacak ve bunun için de 52 milyon TL'lik civarinda bütçe kullanacak. Strateji planinin hemen hemen en önemli konu­lari arasinda yer alan ahlaki yozlasmayi engellemek için de 42 mil­yon TL harcanacak. "Dindar toplum projesi" için bes yilda toplam 1 milyar 5 milyon TL civarlarinda harcanmasi öngörülmektedir.
Milyonlarca issiz KPSS ile ugrasirken AKP sempatizanlari sinavsiz is sahibi olabilmektedirler. Atama bekleyen binlerce ögretmen varken MEB açiktan alimlar yaptigi ortaya çikmistir.
Egitim dinsellestirildi ve yozlastirildi. Müfredat degistirildi zorunlu ve seçmeli derslerin içerikleri ile oynandi.
Seçmeli din dersi gündeme gelirken AKP'nin 4+4+4 formülüyle kesin­tili hale getirilmesi öngörülen çalismasiyla birlikte ilkögretimin ikinci kademesinde IHL'lerin açilmasi ve seçmeli din egitimi ders­lerinin konulmasi saglanmisti.  Zorunlu din dersi uygulamasi AIHM ve Danistay'in kaldirilma­si yönündeki kararlarina karsin ilkögretim 4. siniftan ortaögretim 12. sinifa kadar zorunlu din dersi uygulamasi sürmektedir.
Laik egitim bitirilmeye çalisiliyor. Kiz meslek lisesinin, endüstri meslek lisesinin, ticare­tin, turizmin, ögretmen lisesinin, iletisimin de ortaokulu olsun istenmis. Fakat imam hatip ortaokulu açilmasina agirlik verilmistir. TBMM'ye gönderilen yasa teklifinde okul, hastane ve yurt yaptiranlara uygulanan vergi indiriminden camilere yardim yapan­larin da yararlanmasi istenmistir.
Iktidar özgürlüklerin önünü açmak, halkin ken­di talepleri dogrultusunda yetistirmesini saglayacak ortam hazirla­mak görevleri oldugunu belirtilirken Türkiye'de sartlarini degistirmekte basarisizdirlar. Iktidar degisiyor ama hep ayni yöne gidiyor. Kapitalizmin elinden kurtulamiyor ve giderek muhafazakârlastiriliyor. Muhafazakârlar, birakin dindar gençlik yetistirmeyi, var olan dindar kesimi kullandilar. Zenginlesme hevesine kapilan bu gençlik, mal, mülk pesine düsmüslerdir.
1924'ten beri Türkiye'de devrim yasasi olarak koru­nan Tevhid-i Tedrisat Yasasi zedeleniyor. Çagdas, laik, karma egitimin zorla degistirilmeye çalisiliyor.
Bu duruma yapilan zorbaliklara Anne baba görev sizin degerlere sahip çikin sahip çikanlara destek olun Cumhuriyet de­gerlerini çocuklariniza, torunlariniza siz ögretmelisiniz. 4+4+4 sistemi çok zorbaliklarla doludur kontrol edilmelidir. Yasa büyük belirsizliklerle doludur. Okullar ve ibadet yeri ayni mekâna sigdirilmasi düsünülemez. Düsündüklerinin ter­sine, dinin kutsalligi kayboluyor böylece. Degistirilen uygulamalarla ayni okul koridorunda Kur'an dersini ve beden egitimi dersini ayni anda yap. Basbakan bu düsüncelerinin arkasinda ol­dugunu 4+4+4 sistemini savunmaktadir. Dindar nesil yetistirmek için bu ideal bir projedir çünkü.
19 Mayis'i, 23 Nisan'i, 29 Ekim'i idrak etmek, Atatürk'ün dehasi­ni ve öngörülerini görmek için yalnizca Nutuk'u okumak ile de­gil, Gençlige Hitabeyi özümseyerek okumak gerekir.
Bugün yasanan degisiklikle devrim sonucun­da Atatürk'e, TSK'ya ve Cumhuriyet'in temel degerlerine mey­dan okunmaya çalisiliyor. Ülkenin bütünlügü, ulusumuzun birligi, reji­min laikligi tehlikeye atiliyor. TSK'nin terör örgütü, eylemci ögrencilerin terör örgüt üyesi, gazetecilerin darbeci ola­rak tutuklandigi bir Türkiye'de yasadigimiz bir gerçek. Yargi denildiginde aklimiza gizli tanik, imzasiz ihbar mektubu, sahte CD'ler, söndürülen Deniz Fenerleri davalari ve Ergenekon savcilariyla haftalik görüsmelerin yazildigi Wikileaks belgeleri ve bunlarin hesap sorulamamasi gelmektedir.
 
Sonuç olarak vatandaslik görevi için bizlere birçok hususlar üzerinde düsünmek kaliyor. Cumhuriyetimizi Atatürk’ün bize biraktigi yüce degerleri en kiymetli hazinemiz sayip koruyup kollamaliyiz. Siyasal gelismelerin farkinda olarak bunlara karsi vatandasimizi korumali ve laik sisteme sahip çikmaliyiz. Yoksa bütün degerlerimiz elden gidiyor. Ülkemizi bölmeye yönelik faaliyetler devam ediyor. Bu faaliyetleri bertaraf etmeyi ancak bunlarin bilincinde olarak birlik beraberlik içinde laik ve demokratik düzeni koruyarak basarilabilir.
 
 
 
GÖREV
KAZANILACAK CUMHURIYET
OSMAN ÖZBEK
KAYNAK YAYINLARI
2012

Benzer Kitaplar