1993'ÜN 14 Martinda Pireneler'de Fransa ile Ispanya arasina sikismis 47.000 nüfuslu Andorra egemenligini ilan etti. Artik yeni Andorra devletinin kendi uluslararasi telefon kodu, olimpiyat takimi, pulu, para birimi ve BM de sandalyesi olabilecek. Nitekim Temmuz 1993'te 184. üye olarak BM'e katildi bile.
Iyi ama, Avrupa ülkeleri bütünlesmeye giderken, tek bir para biriminin esigindeyken bu bagimsizlik ta neyin nesi?
Bu durum, dünyadaki genel egilimin bir göstergesidir. Bugün dünyanin gidisati bir taraftan politik bagimsizlik ve kendi kendini yönetmeye, öte yandan ekonomik ittifaklar kurmaya dogrudur. Dünya ekonomisi büyüdükçe küçük oyunculari güçlenmekte, büyük oyunculari küçülmektedir.
Yeni kabilecilik (Tribalism)
1993'te dünya sözlügüne yeniden giren “kabilecilik” kavramini “milliyetçilik” kavrami ile karistirmamak gerekir. 18. yy'dan II. Dünya savasi sonuna kadar yayginlasan milliyetçilik, kisinin vatanini uluslararasi ilkelerden ve bireysel çikarlardan daha önemli tutmasidir. II. Dünya savasi Italya ve Almanya'nin milliyetçiligine son vermis, Batidaki gücünü de yikmistir. Kabilecilik ise kisinin ortak etnik kökeni, dili, kültürü, dini, hatta son zamanda meslegi paylastigi gruba sadik kalmasidir. Bu sadakat da git gide güçlenmekte ve yayginlasmaktadir, zira bunlar kisinin bir gruba ait olma duygusunu güçlendirmektedir.
Dünya ekonomisi küresellestikçe pek çok sey evrensel olacaktir. Kabileye ait olarak kalan da daha önemli ve güçlü olacaktir.
Örnegin Dil ; Ingilizce herkesin ikinci dili haline geldikçe insanlar ana dillerine daha siki sarilmaktadir. Ingilizce evrensel, ana dil kabilesel hale gelmistir. Artik pek çok ülkede dükkan, isyerlerine Ingilizce tabela asilmasi yasaklanmakta, dilden Ingilizce kelimeler ayiklanmakta, dilin dogru kabul edilen sekli yaninda lehçelerinin de kullanilmasi ve ögretilmesi tesvik edilmektedir.
Ticaretin dili demek olan para birimine de kültürel mirasin ve gelenegin sembolü olarak deger verilmekte ve zorla kabul ettirildiginde ilk firsatta degistirilmektedir. Örnegin eski SSCB'den ilk kopan üç Baltik devleti Estonya, Letonya ve Litvanya, kendi para birimlerini getiren ilk üç devlet olmustur.
Daha evrensel hale geldikçe daha kabileci davraniyoruz ki global paradoks'ta bu “parçalarin küçülüp sayilarinin artmasi”dir. Kabilesel ile evrensel arasinda denge bulunmasi istegi her zaman içimizde var olmustur. Demokrasi ve telekomünikasyon devrimi bu denge ihtiyacini daha yogunlastirmistir. “Global düsün, yerel davran” ilkesi tepe taklak olmus, “Yerel düsün, global davran” haline gelmistir.
Demokrasi yayildikça dünyadaki ülke sayisi artmaktadir. Ulus-devletin önemi azaldikça sayilari 1000'e dogru yükselmektedir. Bir süre sonra milyonlarca bilgisayar agi birbiri ile baglaninca ülkeler arasindaki sinirlarin da hiç anlami kalmayacaktir.
Devlet yönetiminin en önemli faktörünün merkezi hükümet (tek ve devasa bir ana bilgisayar gibi) oldugu fikri ölmüstür. Bu da bildigimiz anlamdaki politikanin sonu demektir zira dünya temsilcilige (vekillige) dayali demokrasiden katilimci demokrasiye geçmektir. Gücün kullanimi devletten bireye, dikeyden yataya, hiyerarsiden sebekelesmeye dogru yayilmaktadir. Sorun, saga karsi sol veya evrensele karsi kabilecilik degil, hem evrenselin hem kabileciligin bir arada yasamasi, uyumudur. Iletisim devrimi sayesinde bireysel özgürlük ve girisim firsati tarihte hiç görülmemis derecede artmaktadir. Bu durum özellikle is dünyasi için geçerlidir.
Büyük sirketler ve “ölçek ekonomileri” (üretimin büyüklügünden gelen tasarruf – yani sürümden kazanma) 1980'lere kadar nispeten yavas ilerleyen dünyada basarili oldular. Ancak gelecek yüzyila geçtigimizde yalnizca küçük ve orta ölçekli sirketler ile, kendilerini parçalayip ufak birimler agi halinde yeniden örgütleyen büyük sirketler ayakta kalacaktir. Küresel ekonomi ayni anda hem büyümekte, hem de parçalari küçülmektedir. Dev bir küresel ekonomide dünya ticaretine çok uluslu sirketlerin egemen olacagi zihniyeti son derece yanlistir. Bunun baslica nedenleri sunlardir.:
Gümrük engellerinin kalkmasi küçük sirketlerin yolunu açmistir.
Büyük firmalar bürokrasi katmanlari altinda ezilmektedir. Küçük sirketlerde gerek kurum içi islemler, gerekse teknoloji ve yenilik açisindan hiz ve esneklik daha fazladir.
Finans piyasalarinin küresellesmesi küçük ve orta boy isletmelere yeni sermaye kaynagi saglamistir.
Üretim yelpazesi arttikça tüketiciler daha seçici olmus, yeni Pazar ve Pazar bosluklari (niche) dogmustur.
Çalisanlar büyük sirketlerin çarklari arasinda kaybolup gitmektense, kisilerin daha fazla yetki ve sorumluluk yüklenebildigi küçük sirketleri tercih etmektedirler.
Sirketler arasinda girtlak girtlaga rekabet artarken isbirligi de artmis, böylece rekabet ve isbirligi küresel piyasanin yin ve yang'i olmustur. Isbirligi, çok yönlü ekonomik stratejik ittifaklar biçiminde ortaya çikmaktadir. Artik ürünler herhangi bir yerde kurulmus bir sirket tarafindan, herhangi bir yerden gelen kaynaklari kullanarak herhangi bir yerde satilmak üzere her hangi bir yerde üretilebilmektedir. Bu, stratejik ittifaklar agi sayesinde mümkün olabilmektedir. Birlesme veya satin alma yerine ittifak kurmak yag yapmadan kas yapmaktir.
Her türlü bürokrasiden küçük ve otonom birimlere geçisi ana bilgisayardan (mainframe) kisisel bilgisayarlar (PC) sebekesine geçise benzetebiliriz.
Global paradoksa yol açan faktörler:
TELEKOMÜNIKASYON DEVRIMI:
Telekomünikasyon, ayni anda hem dev bir global ekonomi yaratan, hem de bu ekonominin parçalarini (bileskenlerini) daha küçük ve daha güçlü hale getiren itici güçtür.
Telefon, TV, bilgisayar ve tüketiciye yönelik elektronik cihazlardan olusan telekomünikasyon sanayiinde dört büyük fikrin gerçeklestirilmesine çalisilmaktadir.:
Teknolojilerin birlestirilmesi
Stratejik ittifaklar
Global bir sebeke kurulmasi
Herkese, ses, data ve görüntünün alinip gönderilebildigi cebe sigabilecek büyüklükte bir telekompüter.
Modern bilgisayar ilk kez 1944'de kullanilmaya baslandiginda bazi evhamli kisiler bu makinelerin bilgiyi analiz etme, irdeleme ve yorumlama yetenegiyle kontrolü insanlarin elinden alacagindan korkmuslardi. Oysa tersi oldu ; teknoloji gelistikçe bireysel kullanici daha güçlü hale geldi.
AT+T deki Pazar arastirmacilari 2000 yilina kadar ABD de mobil telefon sayisinin 900.000'e ulasacagini tahmin etmislerdi. Yüzyilin tamamlanmasina alti yil kala bu tahminin 12 katindan fazlasina ulasildi. Bugün bütün büyük telekomünikasyon sanayicileri yeni kusak telsiz iletisim cihazlari üretme çabasindalar ancak bir cihazin yayginlasmasi için fiyatinin 500 $'in altinda olmasi gerekir. Oysa su andaki prototipler 2000$'in üstündedir.
Cebe sigabilecek büyüklükte ideal bir cihazin bir dilde konusan insan sesini baska bir dile çeviren, el yazisini taniyabilen bilgisayarli telsiz videofon olmasi gerekir.
Telekomünikasyon isbirligine dogru olan egilim ulusal sinirlari tanimamaktadir. Bilgisayar, telefon ve kablolu T.V sirketleri faaliyet gösterdikleri pazarlarin eninde sonunda tek ve ayni piyasa haline gelecegini anladikça sinir ötesi, sektörler arasi isbirligi de yayginlasmaktadir. Hükümetler de liberallesme yoluyla telekomünikasyon devrinin önünü açmaktadir.
80'lerin basinda Ingiltere'de “British Telecom” un özellestirilmesinden cesaret alan öteki ülkeler de hantal bürokratik telekomünikasyon tekellerini özellestirmeye basladilar. Arjantin'de Menem “sürekli inisteki ekonomiyi kurtarmak için kamu sektöründe acilen yapi degisikligine gitmek gerekir” diyerek, Singapur hükümeti ise zaten son derece gelismis olan telefon sebekesini “bir devlet isletmesi olmaktan çikarip, iç ve dis piyasalarda rekabet edebilen, dinamik ve çok uluslu hale getirmek” amaciyla özellestirmislerdir. Bunlari Latin Amerika ve Afrika ülkeleri izlemis, Avrupa ve Pasifik ülkeleri de epey yol katetmislerdir.
Devletin islettigi telefon sirketleri önümüzdeki yüzyilda ortadan kalkacak, onlarin yerini global rekabet dünyasinda daha fazla hizmeti daha düsük ücretlerle sunan özel enformasyon sirketleri alacaktir. Esas olan rekabettir.
Pakistan ve Banglades kredi ve teknoloji transferi için uluslararasi telekomünikasyon sirketleriyle isbirligi yapmak istemektedirler. Gerçekten de teknoloji ve mali açidan zengin ülkelerin az gelismis ülkelere yardim edebilecegi bir alandir bu. Zira ekonomik kalkinmaya özellestirme ve egitimin yani sira hiçbir sey modern bir telekomünikasyon altyapisi kadar katkida bulunamaz. Ses, metin, data ve görüntüyü ileten küçücük birimlerin birbirine baglanip olusturdugu büyük sebekeler tek bir dünya pazarinda islev yapacaktir.
Bilgisayarlarin ilk kullanildigi günlerden bugüne kadar olan gelismesi otomotiv sanayiinde kaydedilseydi bugün bir Lexus (Toyota'nin 4000 CC'lik en lüks modeli), 2 $'a satilacak, ses hiziyla gidecek ve bir fincan benzinle 1000 km yapacakti. Ama otoyollar yeterli olmayacakti. Ayni sey bugünün enformasyon otoyollari için de geçerlidir. Enformasyon altyapisi teknoloji kadar hizli ilerlememistir. Bu konuda en büyük asama bakir telden fiber optige geçis ile olmus, bir çift fiber hattan ayni anda 50.000 iletisim geçebilir hale gelmistir. Yakinda bu sayi 70 milyona çikacaktir.
Bütün bu gelismelerin siradan bir insan için anlami nedir? Bunu kavramak için yine tarihe bakmak gerekir. Bir tikaniklik aninda uygulanan yeni teknolojiler hemen her zaman ekonomik kalkinmada büyük siçramalar saglamistir. Amerika'da 19.yy'da demiryolu agi, 20. yy'da elektrik, otomobil ve otoyollar yeni sanayi sektörlerinin dogmasina yol açmis, istihdam üretimini hizlandirmistir. Telekomünikasyonun insanlari birbirine baglamasi, yakinlastirmasi da global toplumun sosyal, politik ve ekonomik ikliminde büyük etki yaratacaktir.
Çaglar boyunca insanlar bilgilerini arttirmak, enflasyonu paylasmak suretiyle yasamlarini zenginlestirmek istemislerdir. Dijital (sayisal) teknoloji haber ve enformasyon saglama yaninda insanlarin yasama, çalisma ve eglenme biçimlerini yeniden icat edecektir. Sayisala geçis T.V, bilgisayar ve telefonu evlendirerek herhangi biriyle herhangi bir yerde, her hangi bir zamanda iletisimi mümkün kilacaktir. Dünyanin her yerindeki bilim adamlarinin ayni anda ayni proje üzerinde çalismalarini saglayacaktir. Olaylar, fikirler ve buluslarin gerçeklestikleri anda paylasilmalari degisimi hizlandiracaktir. Isadamlarinin herhangi bir is, toplanti veya konferans için uzun seyahatler yapmasina gerek kalmayacaktir. Ulusal sinirlar yalnizca haritada kalacak, ekonomi sinir tanimayan bir sayisal ortamda yürüyecektir.
Belki de en büyük yarari kisisel özgürlük olacaktir. Bireyler bu gezegende istedikleri yerde yasayarak islerini sürdürebileceklerdir.Ofisleri bulunduklari yer olacaktir. Kisilerin hayat boyunca sahip olabilecegi bir telefon numarasi olacak, her yerden temas kurabileceklerdir. Muazzam kütüphaneler dolusu kitaplarin, referans çalismalarinin, filmlerin dijital hale getirilmesi 2000 yilina kadar üç trilyon dolarlik bir sektör yaratacaktir. Ses, görüntü ve bilgisayarin tek bir monitörde birlestirilmesiyle evden alisveris, banka islemleri, otel ulasim rezervasyonlari, her türlü T.V programlari, karsilikli video oyunlari, kitaplar ve ansiklopediler insanlarin elinin altinda olacaktir.
Yarinin telekomünikasyon sebekesi zaman, mekan ve kültür sinirlarini ortadan kaldiracak, kitalari birlestirecektir. Bunun hayalcilik oldugunu düsünüyorsaniz yakin zaman önce mobil telefon, çagri cihazi, faks, video, kompakt disk, hatta ve hatta T.V. ve bilgisayar için ne düsünürdünüz? Unutmamali ki, gelistirilen yeni bir teknoloji bir sonraki teknolojinin gelistirilme hizini ve yeteneklerini geometrik biçimde arttirmaktadir.
- yy'da kazananlar ve kaybedenler, gerektigi zamanda ve gerektigi yerde bilgiye ulasma teknolojisine sahip olup olmamakla belirleneceklerdir.
- yy'da uluslararasi turizmin önünde pek bir engel kalmayacaktir. Hem turizmden gelen muazzam sermaye girdisi, hem de farkli kültürlere sahip kisilerin birbirini tanimasi, yakinlasmasi ve sevmesi açisindan gerek gelismis ülkeler, gerekse üçüncü dünya ülkeleri turistlere kucak açacaklardir.
- yy'da Evrensel Ahlak