Strateji - analiz
Millî Istihbarat Teskilatinin görevi devletin güvenligi ile ilgili
bilgileri toplamak. güvenligi bozan iç ve dis düsmanlara karsi tedbir almaktir.
ancak Millî Istihbarat Teskilatinin asil görevi ülkeyi disardan gelen
tehlikelere karsi korumak, daha açik bir
ifade ile hükümetin, iradesi ile yapmak istediginin engellenmesi yada yönlendirilmesi olayina
müdahale etmektir. MIT'in mücadele ettigi güçler bellidir. Disarida ülkemize
yönelik organize faaliyetler yürüten gizli servisler bu gizli servislerdir.
Türk vatandaslari degildir. Türk vatandaslarinin söyle veya böyle düsünmeleri,
MIT'i ilgilendirmemelidir.
Ülkemizde çikarlari olan
çok sayida devlet gizli servisleri yoluyla PKK terör örgütünü kullanmaktadir.
Bunlarin basinda da Avrupa, Amerika ve Rusya gelmektedir. Düsmanlarin asil
amaci PKK ve dinci gruplar üzerinden ülkemizi güçsüzlestirmektir. Ruslar PKK
terör örgütünü kullanmanin yani sira dinci gruplari kullanarak ülkemize zarar
vermektedir. PKK terör örgütünün devlet
kurmasi mümkün degildir ancak buradaki amaç PKK’ yi kullanarak
Amerika’nin bu bosluktan faydalanmasidir. Bu nedenle de Kürtlere kültürel
özerklik verilmesini ABD desteklemektedir. Iran, Irak ve Türkiye'yi içerisine
alarak kurulmasi planlanan Kürt devletinin sinirlan itibariyle ve ekonomik
nedenlerden dolayi nereye bagli olacagi belli degildir. Ama muhtemelen askerî
bir hükümet olacaktir, disaridan önemli derecede ekonomik ve askeri yardim alan
Israil benzeri bir ülke olacaktir.
Gizli istihbarat servisleri sizmalara karsi bazi tedbirler
almaktadir. Gizli servisin güvenli, yani yabanci servislerin sizmasina karsi
korumak son derece zor bir istir. Bu büyük veya küçük her ülke için geçerlidir,
ancak küçük ülkeler bu tehdide karsi daha aciz durumdadirlar. Örnegin dünyanin
en etkili ve tecrübeli istihbarat servisi sayilan Ingilizlerin gizli servisi
Rus KGB'nin çok büyük etkisi altinda kalmistir. Ingiliz gizli servisinin baskaninin
bile KGB ajani olabilecegi seklinde söylemler çikmistir ortaya istihbarat
dünyasinda kimin çift tarafli çalismayi engellemek çok zordur ama bazi seyler
akilci düsünmeyle çözülebilir.
Dünyada terörist diye adlandirilan gruplar vardi bunlar da bazi
devletlerin kontrolü altindadir. Dünyada yeni bir mücadele türü
uygulanmaktadir. Yeni bir denge kurulmaktadir bu denge kurulurken de
milyonlarca askerin, onu destekleyen ileri teknoloji ürünü silahlarin olmadigi
ama benzer sonuçlar yaratacak bir çatismada bir avuç teröristin rol aldigi yeni
bir mücadele biçimi denenmektedir. Irak'in isgali sürecince herhangi bir
çatisma olmadigi halde isgal sonrasinda terörist gruplarin eylemleri sonucu
belirlemistir. Terörist olarak adlandirilan bu gruplar devletlerin kontrolü disinda
iseler kaygi duymamiza gerek yoktur. Bunlar bazi acilara neden olsalar bile
eylemleri siyasi bir sonuç dogurmazlar. Eger bunlar devletlerin kontrolünde
iseler o zaman siyasi yönden büyük sikintilar var demektir. Günümüzde devletler
bu yöntemi kullanarak siyasi hedeflerine varmak istemektedir ve cephedeki
teröristler büyük mücadelenin tek araci degildir ve onun çok küçük bir
parçasini olusturur. Örnegin ABD kendisine rakip olabilecek iki nokta oldugunu
düsünmektedir. Bunlar siyasi bütünlügünü saglamis, ekonomik olarak güçlü ve
bagimsiz bir askeri gücü olan AB ya da gelismis bir Çin'dir. Bunlari kontrol
etmek onun asil hedefidir ve bu amaçla onlarin enerji kaynaklari üzerinde
kontrolü hedeflemektedir.
MIT'in devletin güvenligi ve bekasi için izledigi bazi politikalar
vardi ancak MIT kurulmasindan itibaren yanlis bir istihbarat teknigi sergilemis
ve yapmasi gereken seylerde basari elde edememis, yapmamasi gerekenlerde de
isgüzar davranmistir. MIT’in asil yapmasi gereken görevi ideolojik mücadeleden
ziyade devletin güvenligini saglamaktir. Ancak devletin tüm kademelerinde
ideolojinin korunmasini devleti korumakla esdeger saymistir, ideolojiyi bir düsman görmüstür. Ancak MIT'in böyle bir
görev anlayisi içerisinde olmamasi gerekir devleti yönetenler neyi bilmek
isterse istihbarat servisi o bilgileri toplamalidir ancak burada devleti
yönetenlerin de ne isteyeceklerini bilmeleri gerekir. Devleti yönetenler dünyanin
genel bir dünya degerlendirmesi yaparak istihbarat birimlerinin ihtiyaçlarini
tespit etmesi gerekir, eger bu yapilmayarak tehditleri ideolojilerde aranirsa, devletin
bir memuru ne yapabilir? Eger devletin aydinlari ve düsünürleri sorunu temelden
çözmek için tartismak yerine olaylara çözüm yolu için elinden geleni
yapmalidirlar. Ordumuzu halkin karsisinda düsman gösterip de gizli servisini
halka karsi casus teskilati olarak gören aydinlar ve düsünürlerle dolu bir
ülkede devletin güvenligi ve refahi saglanamaz.
Gizli servislerin günümüzde açik ve kapali faaliyetleri olmaktadir
açik faaliyetlerine örnek verecek olursak, gizli servislerin en önemli faaliyet
alani, genel olaylarin disinda, çogunlukla herkesin gözü önünde yapilan açik
olan eylemlerdir. Ancak bunlara karsi ne bir izleme ve degerlendirme ne de
karsi koyma olabilir. Günümüzde çogumuzun haber alma saydigi, gizli bir takim bilgiler
elde etmek geri plana düsmüstür bunun yerine, toplumu yönlendirmek, toplumdaki
kisileri belli bir siyasi olusumun parçasi haline getirmek ve insanlara bu yöne
yönlendirmek asil amaç haline gelmistir.
Gizli servisler yönlendirme yaparken hiçbir surette ön plana
çikmazlar. Tüm iliskiler normal yöntemlerle yürütülür. Bunlar yapilirken
bilimsel isbirligi, fikir alisverisi, bir düsüncenin savunulmasi faaliyetin
örtüsü olarak kullanilmaktadir. Bu gibi faaliyetlere karsi koymak çok zordur ve
bunlari ne yasaklamak mümkündür ne de baska bir sekilde engellemek mümkündür.
Bir bilginin bu amaçlara hizmet edip etmedigini anlamak için söylenenlerin
gerçek olup olmadiklarina bakmak gerekir. Bir toplumda bulunmayan ya da azalmis
düsmanliklarin canlandirilmasi ve bu amaca hizmet eden provokasyonlarin
yapilmasi da aynidir. Ülkemizde de yönlendirme faaliyetlerini tespit eden ve
bununla mücadele eden bir kurum bulunmamaktadir. Bu nedenle ülkemizde halk,
hatta devlet çok büyük bir etki altinda kalmistir. Bizim ülkemizde de gizli
servislerin herhangi bir projenin parçasi olmayan insanlara yönelik karalama ve
etkisizlestirme kampanyalarini etkisiz kilmak, gerektiginde devletin
yönlendirme projelerini yürütmek zorundadir.
Mafya ve devletler
arasindaki iliski birbirinden ayrilmaz bir bütündür. Aslinda birkaç örgütü olan ve kanun disi yollarla
gelir elde eden ve bunlari siyaseti ve
toplum yasamini etkileyecek biçimde kullanan bu örgütler devletlerden
bagimsiz yasayamazlar. Baslangiçta sisteme karsi olarak kurulan bu Örgütler
zamanla sistemle bir bütünlük olusturmuslar ve önemli bazi roller
oynamislardir. Bunlari yaparken de uyusturucu ticareti, insan kaçakçiligi, fuhus
ve kumarhanelerin kontrolü ve benzeri faaliyetlerden çok büyük derecede para
kazanmislardir.
Kanun disi faaliyetlere devlet söyle bakiliyor olabilir: Önleyemiyorsan
kontrol et! çünkü mafyanin faaliyet alanlari tamamen ortadan kaldirilmasi
mümkün degildir ve bunlardan elde edilen paralarin basibos birakilmasi
büyük sorunlara neden olur. Bu sekilde
olmasi devletlerin çaresizlik Içinde ve zarari en aza indirmek için bu
faaliyetlere göz yumdugu anlamina gelebilir, ancak olayin diger yönünü göz ardi
etmemek gerekir. Her mesru yapi kendisini de sinirlayan kurallardan siyrilmak
ve bunlarin disina çikan bazi seyler yapmak ihtiyacini duyabilir. Örnegin bir
ülkede isyan baslatmak, siyasi iktidari saf disi birakmak, kendilerine engel
olan insanlari ortadan kaldirmak isteyebilir. Bunlarin yapilmasina kanunlar
izin vermedigi için mafyaya ihtiyaç vardir. Mafya diye tabir edilen sahislar
basibos ve istedigini yapabilen insanlar degildirler. Suç isledikleri ve
bunlarin agir cezalarla sonuçlanacagi için ciddi bir kontrol altindadirlar.
Günümüzde bu sahislara köle veya robot olarak bakabiliriz. Mafya mensuplari
çogu ülkelerin gizli servisleri tarafindan kullanilmaktadir. Mafyaya üst
seviyede ve genel bir koruma söz konusudur. Mafya gelirlerini de istedigi gibi
kullanamaz. Onu kullanan gizli servisin istedigi ve belirledigi bir sekilde
kullanilabilir. Örnegin bir iç savas planlanmissa bunlara silah saglamak ve
çatisan taraflardan birini veya her ikisini desteklemek üzere sarf edilir. Bu
gibi eylemlerde bir devletin dogrudan destegi ve silah vermesi siyasal
sorunlara neden olacagi için destek mafya üzerinden verilmektedir. Özet olarak
Yeralti faaliyetleri devletlerin engellemek istedigi fakat basaramadigi bir sey
degildir. Toplumda bazi seyler istense de engellenemez. Mafyalar çökertilse
bile daginik bir biçimde de olsa yine devam eder. Fuhus, uyusturucu ticareti,
kumar, insan kaçakçiligi bunlara örnek verilebilir. Devletlerin de yeralti
dünyasinin yardimina ihtiyaci olabilir. Devletin yapmak zorunda oldugu ancak
siyasi yönden sakincali olan birçok eylemi onlar araciligiyla
yaptirmaktadirlar. Bazen hem eylemi yapanlar hem de eyleme maruz kalanlar için
bu yol tercih edilmektedir. Mafya çok güçlü degildir. Ne istediklerini
yapabilirler ne de devlete ragmen faaliyet gösterebilirler. devlet onlari
kontrol edendir. Arada sirada mafyaya karsi yapilan operasyonlar mafyanin
güçlenmesini engellemek ve bagimliliklarini güçlendirmektir. Yeralti dünyasi
devletlere ragmen bir güç degildirler ve çaresiz yapilardir. Onlarin
eylemlerini, göz önündeki birkaç kisiye baglamak, yanlistir. Asil güç arka
planda olandir ve gerektiginde mafyanin her kademesindeki insanin kafasi
kopartilabilmektedir. Geriye gizli servislerin politik hesaplari kalmaktadir.
Dünyadaki
bütün uyusturucu, kara para, fuhus, kaçakçilik vb islerini arkasinda CIA'in
olma ihtimali çok yüksektir. Çünkü uluslararasi suçlarin takibi bakimindan
imkânlari en çok olan gizli servis CIA’dir. Bu nedenle karanlik ve kirli çikar
islerinde daha çok söz sahibi bir örgüt durumundadir. gizli servisler her zaman
uluslararasi suç sebekelerini denetlemis ve yönlendirmislerdir. Ancak 1980'li yilardan sonra özellikle CIA için
mutlak egemen olmaya çalismak bir zorunluluk haline gelmistir.
Ülkemizde birçok faili meçhuller olaylar olmustur. Ugur Mumcu,
Ahmet Taner Kislali, Bahriye Üçok. Hrant Dink suikasti gibi bu cinayetlerin
gizli servisler tarafindan düzenlendigi
su götürmez bir gerçektir. Ancak hangi olay hangi servisin isidir net olarak
bilinmemektedir. Bunu ancak gizli servisler bilebilir. Kim kimin ne yaptigini
bilir. Ülkemizdeki güvenlik ve istihbarat birimlerimiz bu cinayetleri
muhtemelen çözmüslerdir ve neyin ne oldugunu bilmektedirler. Ancak bir
cinayetin gizli kalmis taraflarini gizli servislerin, istihbaratçilarin ve
güvenlik kadrolarinin çözmesi, mahkemeye sunmasi için yeterli degildir. Örnegin
Hrant Dink cinayetinin arkasinda yabanci gizli servislerin oldugu gerçektir
ancak bunu yarginin önüne çikarabilmek çok güçtür. Tetikçi vatandasimiz
olabilir ve zaten yargiya teslim edilmis olabilir ancak bu tetikçileri kullanan
çetelerin arkasinda da yabanci bir gizli servis bulunmaktadir asil bunu bulmak
lazimdir. Bunu da hukuk devleti içinde çözmek çok zordur. Somut delil bularak olayin
ardindaki yabanci gizli servisi mahkemeye çikaramayiz. Olayin hangi gizli
servis tarafindan yapildigini bilmek hukuk devleti içerisinde gereken tepki
için yeterli degildir.
Istihbarat bir ülke için
ne çok sey ifade eder. Bizim literatürümüzde 'istihbarat' kelimesi Arapça bir
kelimedir, anlam olarak 'haberi isteme, haberi elde etme olarak görülebilir. Ancak asil istihbarat bir devletin kendi
güvenligi ile ilgili kaygilari ve çikarlarini zedeleyecek her türlü bilgi ve
haberi toplayarak gerekli tedbirleri almaktir. Ilgili birimler elde edilen
istihbarati degerlendirerek ülkenin bunlardan nasil faydalanabilecegi ve ne
gibi tedbirler alabilecegi konusunda görüs, öneri ve kararlari almalidir.
Muhbirler haberi getirir, verileri sunar, ancak istihbaratçi bu bilgileri degerlendirir,
isler ve nasil kullanilabilecegi hakkinda çalisma yapar. Gizli servislerin bu elde
edilen bilgilerin degerlendirmesini yapmak ve gerekli tedbirleri gelistirmek ve
uygulama yetkisi de varsa, burada Derin Devlet' kavramindan söz edilebilir. Bazi
istihbarat örgütlerinin sadece veri toplamak ve bunlarin degerlendirme ile görevli
olup bir takim tedbirleri almak ve uygulama yapmak yetkisi yoktur. Bizim gizli
servisimiz MIT de kâgit üzerinde böyleydi, hala da kâgit üzerinde böyle kalmistir.
Bu çok aci bir durumdur aslinda Istihbarat örgütünüz operasyon yetkisine sahip
degil ve verileri toplayip diger güvenlik birimlerine verecek ve onlar da müdahale yapacak. Ancak bu bilgiler gizli müdahale,
yani gizli operasyon gerektiriyorsa o zaman bir baska örgüt devletin gayri
resmi organi olarak gizlice operasyonu gerçeklestirecek demektir. Kendini yalnizca
haber alma ve bilgi toplama ile sinirli tutan bir istihbarat örgütünü gizli
servis sayilmaz, sayilsa bile 'Derin Devlet' olarak göremeyiz. Sözün özü her
gizli servis Derin Devlet degildir, öyle olanlar da vardir. Devletlerin birden
fazla istihbarat birimleri de olabilir ve böyle olmasi da gereklidir, aksi takdirde bir haber alma sistemi bütün
devleti ve toplumu kendi içinde yönlendirebilir. Millet belli bir düsüncenin,
siyasi veya ideolojik bir yönlendirmenin kölesi haline gelir. Bu da devleti ve
milleti zamanin sartlarindan ve yenilik enerjisinden yoksun, farkli fikirlerin çatismasindan
çikacak ufuk açici fikirlere kapali, kisir döngüye mahkûm edebilir. Bunlarla
birlikte farkli istihbarat birimlerinin bulundugu bir devlet içinde bütün
kurumlarin birbirleriyle uyumlu olmasini saglam bir irade gelenegi yoksa orada
da ülkenin idare edilememesi kaçinilmazdir. Ülkemiz Istihbarat açisindan diger
güçlü ülkelerin istihbarat birimleriyle kiyaslamak gerekiyorsa diger ülkeler ve
ülkemizde istihbarat açigi Atatürk'ün ölümünden sonra gittikçe derinlesmistir.
Fakat bu gizli servis etkinliklerinin genel çerçevesi için geçerlidir. Yoksa ülkemiz
her zaman kulagi delik çok seyi duyan, gören ve çok seyi bilen, çok seyi yakindan
izleyen bir ülke olmustur. Gerçek de dünya üzerinde gizli servisler arasinda
müthis bir rekabet, çekisme ve çatismalar açisindan ülkemizin çok parlak bir durumda
olmasinin sebebi haber alma ve bilgi edinememe eksikligi degildir. Ülkemizin basarisizliginin
kökünde bildiklerini uygulayamamasidir. Bilinenlerin ve ögrenilenlerin geregi
yapilmazsa dünyanin en güçlü istihbarat servisi olsak da bir ise yaramaz. Önemli
olan elde edilen bilgileri uygulamaya dönüstürmektir. Elde edilen istihbarati
degerlendirebilmek de siyasi irade ile mümkündür.
Ugur Mumcu'nun Abdullah Öcalan'la MIT arasindaki bazi iliskileri
bildigi için öldürüldügü söylenmektedir. Ugur Mumcu belki de bu baglantilari
çözmüs ve bunun için öldürülmüs olabilir. Öcalan'in serüveninde olaylarin ucu
bazi resmi görevlilere dokunmaktadir. Olayin
asil düsünülmesi gereken tarafi bu resmi görevlilerin kime çalistiklari ve
baska güçlerin amaçlarina nasil alet olduklaridir. Orduda ve MIT'te içerisinde bazi
görevliler Öcalan için degisik bir plan yapmis olabilirler. Böyle planlar
kurmak ve denemek gizli servisler ve Özel Harp birimleri için çok dogal bir
seydir. Bu planlari yapan ve uygulayan kisilerin asker veya istihbaratçi
olmalari, ülkemize hizmet etmek için tamamen milli ve yerli endiselerle
gelistirildigine düsünmemizi gerektirmez. Bu olaylarda yabanci gizli servislerin
de karistigi bellidir.
Bunu en bariz örnegi de medya kuruluslarinin çok yogun bir sekilde
gizli servislerin emellerine alet olmalaridir. Önceki dönemlerde de gizli
servisler aydinlari ve medyayi kullanmislardir. Ancak 2. dünya savasi
yillarinda bu oran en üst seviyeye çikmistir. Pek çok ünlü yazar, bilim adami
ve gazeteci psikolojik harp silahi olarak gizli servislere hizmet vermislerdir.
Ancak günümüzde medya sektörü tamamen bir psikolojik harp sistemi olarak
kullanilmaktadir. Özellikle küresel oyun oynayan güçler çikar alanlari olarak
gördükleri ülkelerde medya kuruluslarini mutlak bir denetime almayi basarmislardir.
Gizli servisler tarafindan etkin bir sekilde kullanilan sivil toplum
kuruluslaridir neredeyse tamami birer gizli servis aracina dönüsmüs bulunmaktadir.
............