BÖLÜCÜLÜK VE KÜRT SORUNU
Bölücü terör örgütü, 1984’te yaptigi ilk eylemle birlikte ülkemizi, içinden çikilmaz bir kardesi
kardese kirdiran
bölücülük havasina sokmustur.
Örgüt, o günden bu yana ülke ekonomisi ve daha önemlisi birçok insanin canina
malina mal olacak eylemlerde bulunarak bugünlere gelmistir. Örgütün, basta DTP olmak üzere tüm legal uzantilari her defasinda baristan bahsetmisler, fakat ülkenin bölünmez bütünlügü ve üniter yapisini bozmaya yönelik açiklamalar yapmaktan çekinmeyerek kendileriyle ne kadar
çeliskili bir duruma düstüklerini her defasinda ortaya koymuslardir.
NEVRUZ’UN DOGUSU VE ISTISMARI
Geçmiste ve günümüzde farkli milletler tarafindan farkli manalar ihtiva
eden nevruz’u, Kürtler açisindan açiklayacak olursak; inanisa göre geçmiste Kürtlerin egemeni olan ve zalimligiyle bilinen Danhak, tek dostu olan seytan tarafindan omzundan öpülmesi sonucu omzundan
iki yilan çikmis. Tabi bu
yilanlarin her gün iki gencin beyni ile beslenmesi gerektiginden birçok gencin hayati bu sekilde sonlanmis. Bu kötü durum karsisinda sira kendi çocuklarina gelen demirci Kawa, ogullarini bu zalime kaptirmama adina mücadele edip Danhak’i öldürerek Kürtleri bu zulümden
kurtarmistir. Fakat bu olay bölücü Kürtler
tarafindan her yil devletin ve milletin aleyhine ve örgüt propagandasinin
yapildigi etkinlige dönüsmüstür.
SEHITLER, TEZKERE, HALKOYU VE SANSÜR
PKK tarafindan 2007 yilinda Sirnak’ta 13, Diyarbakir’da 2 askerimizin sehit düstügü saldirilar neticesinde, Irak’in kuzeyine sinir ötesi operasyon düzenlemek amaciyla teklif edilen
tezkere mecliste kabul edilmistir.
ABD, bir kez daha dolaylida olsa PKK’nin arkasinda oldugunu belirten; “operasyon Türkiye’nin
aleyhine olur” seklinde
açiklamalarda bulunmasina mukabil Basbakan
Erdogan’in “kim ne derse desin bizim için
önemli olan meclisin aldigi karar inceldigi
yerden kopar. Hiçbir gücün meclisin aldigi karari etkileyemeyecegi” seklinde
ifadelerde bulunmasi hükümetin kararliligini göstermis
fakat ayni
kararliligi, operasyonlarin hemen baslamasi hususunda göstermemistir. Bu arada PKK, Irak’in kuzeyindeki
daglik alanlarda daha uygun ve güvenli
yerlere geçerek, kamuoyunda “Daglica Baskini” olarak bilinen eylemle birlikte birçok eylemini bu sekilde gerçeklestirmistir.
Tabi sinir ötesi operasyon sürecinde 200 teröristin elini kolunu sallayarak 12
vatan evladini sehit ettigi Daglica Baskini çok tartisilmis, bu tartismalarla birlikte sehit
cenazelerinde gösterilen tepkinin kendi aleyhlerinde gelistigini gören AKP hükümeti, kamu düzeninde olumsuz etki yaptigi gerekçesiyle RTÜK araciligiyla sansür yasagini baslatmistir.
ERMENI SOYKIRIMI IDDIASI ILE SAMARLAMAK
Türklerin 1915 yilinda Ermeni soykirimi
yaptigi
iddiasi, 70 ve 80’li yillarda yurtdisinda bir çok diplomatimizi sehit
eden kanli Asala’nin
avukatligini da yapmis olan Patrik Deciyan tarafindan Fransa
milletvekilligi döneminde
meclis gündemine getirilerek yasallasmis ayrica Ermeni diasporasinin da çalismalariyla 2006 yilinda Avrupa Parlamentosunda da kabul edilerek uluslararasi arenada Türkiye’yi köseye sikistirma çalismalarina devam edilmistir.
1915 olaylari ile ilgili birçok arastirmaci tarafindan, Ermenilerin ne kadar refah ve
huzur içinde
yasadiklarinin belgelenmesine karsin bu durumu görmezden gelen Ermeni Diasporasi ve sözde soykirim yalani üstünden Türkiye üzerindeki menfaatlerini gerçeklestirmeye niyetli ülkeler tarafindan çalismalara
devam edilmis ve duruma
mesruiyet kazandirilmaya çalisilmistir.
YAKLASAN IRTICANIN AYAK SESLERI
Abdullah GÜL’ ün Cumhurbaskanligina adayligi, birçok tartismalari beraberinde getirmistir. Bir zamanlar türbanli egitim alamadigindan dolayi kendi devletini AIHM’ NE sikâyet eden bir Cumhurbaskani esini
basinin kapali olmasi karsisinda, Latife hanimin da basinin kapali olmasi, AKP’lilerce gerekçe gösterilerek konu mesrulastirilmaya çalisilmistir. Basörtüsü dayatmasi, kadinlari erkeklerden asagi tutan bir uygulamanin ürünü. Kadin, aslinda kocasinin veya babasinin dayatmasiyla
kapaniyor. Nur suresinin 31. ayetinde yaka yirtmaçlarinin üzerinde gögüslerine kadar sarkitip kapatmak için örtünün
kullanilmasinin belirtilerek Diyanet Isleri
eski Baskani Süleyman ATES tarafindan örtünmenin sekilden ziyade gönül isi
oldugu, aslinda örtünün eski Araplarda çölde toz
kumlarindan korunmak için kullanilan bir giysi oldugu ayrica saç sakal hususunda da eski Araplarin hepsinin sakalli oldugunu vurgulayarak konuya açiklik getirmistir.
AKP Hükümeti, iktidara geldigi günden bu yana okullarda, derslere basörtüsü ile girilmesi ve ögrencilerin
namaz kilmasina müsaade edilmesi gibi uygulamalarla, irticanin önünü açan tavizkar tutumunu
sergilemistir.
MÜSLÜMANLARIN ÖZGÜRLÜGÜ VE ALEVILERIN MÜSLÜMANLIGI
Türkiye Cumhuriyeti kuruldugundan bu yana dinini yasama noktasinda hiçbir sikinti yasamadigi ve Ali BARDAKOGLU’nun vatandasin dinin yasamasina engel bulunmadigi seklinde açiklamalarina ragmen Disisleri Bakani Ali BABACAN tarafindan Türkiye’de
sadece gayri Müslimlerin degil
Müslümanlarin da inanç özgürlügü ile ilgili sikintisinin bulundugu
yönünde açiklamalarda bulunmustur. Türkiye’nin %99’unun Müslüman oldugunu ifade eden bu iktidar sahipleri,
senelerce ibadet hayatlari ile ilgili düzenleme bekleyen ve nüfusun %25’ini
temsil eden Alevileri görmezden gelerek bu insanlari, ibadetle ilgili her türlü
konulari kendi içlerinde halletmeleri yoluna sevk etmistir.
HANGI DAGDA
KURT ÖLDÜ ACABA?
AKP hükümeti tarafindan Basbakan Erdogan’in direktifi ile Alevi Milletvekili
Reha ÇAMUROGLU’nun öncülügünde kendilerine destek veren bazi Alevi yapilanmalarca Aleviler’in gözünü
boyayici nitelikte bir proje baslatildi. Alevileri, asimile etmek, gerici ve seriatçi bir çizgiye çekmek, onlara sirin gözükerek oylarini kapmak ve bu çalisma sayesinde tarikatlarin yolunu açmak amaciyla ortaya
çikarilmak istenen bu proje, Alevi sivil toplum kurulusu yöneticisi ile birlikte bir çok siyasetçi, akademisyen ve sanatçidan tepki gördü. Bu durum devletin içinde kadrolasan seriatçi AKP iktidarinin Alevilere sirin görünmek istemesinin takiyiyyeciligi niteligindedir.
SOVA DÖNEN IFTAR YEMEGI
11 Ocak 2008 tarihinde Bilkent Otelinde
Reha ÇAMUROGLU’nun tesebbüsleriyle Muharrem orucu iftar yemegi gerçeklestirilmistir. Bu yemegin,
Alevilerin asimilasyonuna yönelik bir AKP takiyyesi oldugunu bilen yaklasik 270 Alevi kurulus, davete katilmayarak durumu protesto
etmis buna mukabil Basbakan ERDOGAN, etnik bölgesel ve dini
milliyetçilige karsi olduklari, bunun bir spekülasyon oldugu, bu durumdan beslenenlerin beslenme
kaynaginin elden gidecegi endisesi tasidigini ifade ederek iftara gelmeyenlere tepkisini dile getirmistir. Beslenme kaynaklarinin ellerinden
gitmesini “mamalarini kestik” diyerek tabir eden Erdogan bununla, her zaman kendisine muhalefet eden ve onursal
baskanligini Dogan
Medyasinin patronu Aydin DOGAN’in yaptigi kisa adi CEM olan “Cumhuriyetçi Egitim Vakfi’ni” kastetmistir.
Benzer bir durum da CHP Genel Baskani Deniz BAYKAL tarafindan gerçeklesmis, Asure
gününde Aleviler, CHP Genel Merkezine çagirilarak gövde gösterisi yapilmistir. Solu bölerek CHP’yi tabansiz
birakan Baykal böyle basit numaralarla göz boyayacagina Cumhuriyeti yasatmak için siyaset üretmesi daha dogru olacaktir. Partilerin Alevilerin oylarini elde etmek için yaptiklari bu tür hareketler su
partili Alevi, bu partili Alevi kavramini dogmasina neden olmus
ve böylece Emperyalistlerin güdümündeki bagimsizligimiz bir kez daha samarlanmak
istenmistir.
DIN VE HAYIR ADINA SOYARAK SAMARLAMAK
Kamuoyunda YIMPAS Holding olarak bilinen ticari kurulus yaklasik 17 yil önce, Dursun DUYAR’in baskanliginda Yozgat’li bes
ögretmen arkadasin tesebbüsleriyle kurularak dönemin siyasi gücünü elinde
bulunduran Refah Partisi’nden ve bu siyasi gücün sahsinda Istanbul, Ankara, Kayseri, Konya gibi büyüksehir
belediyeleriyle birlikte irticai kesimin de destegiyle ivme kazanmistir. Ayrica Basbakan
Erdogan’in büyüksehir
belediye baskanligi döneminde kurulan Belediye TV isimli
televizyon kanali, tüm araç ve gereçleriyle Nurettin SÖZEN tarafindan kiralanarak Kanal 7’nin dogmasi saglanmistir. Dursun DUYAR,
Avrupa’da on binlerce gurbetçiden topladigi paralari iç ettigi
için
Interpol tarafindan
hakkinda
arama karari
bulunmasina
ragmen o kadar bulundugu AKP Yozgat Milletvekili Ilyas ARSLAN’in cenazesine bakan, milletvekili,
bürokratlarla birlikte katilarak iktidar tarafindan korundugunu bir kez daha göstermistir.
DENIZ FENERI
ILE HALKI SOYDULAR
AKP’nin, her zaman oldugu gibi Milli Görüs düsüncesine sahip olan diger olusumlar gibi Deniz Feneri E.V. olayinda da sus pus oldugunu görüyoruz. Alman polisi 340 kisinin katildigi bir operasyonla Deniz Feneri E.V.’ye, 3 yil süren takipten sonra bir baskin yapmis, 2002-2007 arasinda yardim amaciyla insanlarin manevi duygularini sömürerek 41 milyon Avro toplamis ve bu paranin 18.6 milyon Avrosunu kuryeler araciligiyla Türkiye’ye tasidigi tespit edilmistir. Alman savciligi bu 40 milyon avronun pesine düsüyor. Peki, bizim AKP hükümeti ne yapiyor? Ne Maliye Bakanligi toplanan paralarin nerede, nasil kullanildigini arastiriyor. Ne RTÜK Baskani Zahid AKMAN’in 2002-2007 arsinda dernege bagli sirketlerde
hangi oyunlari oynadigini inceliyor, ne de Akman’in arkadaslarindan olan Kanal 7’nin sahibi Zekeriya KARAMAN hakkinda inceleme baslatiyor. Karaman’a, Milli Görüs partisi olarak bilinen Refah Partisi’nin yönetiminde bulundugu ve Iskenderpasa
cemaatine mensup oldugu için mi göz yumulup, bu konu irdelenmiyor?
Hayirseverlerin paralariyla sirket kurup daha sonra bu sirket kanaliyla paralari zimmetine geçirdigi tespiti de bu davayi bastan beri takip eden Kiliçdaroglu
tarafindan belgelerle tespit edilmis
olmasina
ragmen Basbakanin yakin dostlari bu is içinde oldugundan
olay sürekli
ört bas edilmek isteniyor. Sadece Basbakan degil adi yolsuzluga karisan Zahid AKMAN’in RTÜK’ten ayrilmasi için yapilan
oylamada 5 AKP’li üyenin “Hayir” oyu vermesi de manidardir. Basbakan birde bu olayi haber yapan gazeteleri de tabanina isaret vererek protesto etmelerini istemis ve bir daha yandaslarina kol kanat germistir.
DEVLETI SAMARLADILAR
HALKI AZARLADILAR
Sadece Basbakan mi? Tarafsiz olmasi gereken meclis baskani Arinç, kendisine halini arz edenlere karsi; yalanci herif, ahlaksiz adam gibi agza alinmayacak sözler söyleyerek saltanatin tadini çikariyor. Halki samarladiklari yetmiyormus gibi devleti de samar oglanina çeviriyorlar.11 yilda servetini 355’e katlayan basbakan, 1 milyon TL’ye villa, 2,5
milyon TL’ye kuru yük gemisi alan ogul
Erdogan… Bu degirmenin suyu nereden geliyor? Adi terör listesinde yer alan ve Basbakanin kadim dostum. Her seyine kefilim dedigi Yasin El KADI’dan mi? 300.000 TL
sermaye ile kurulup iki sene içinde trilyonlar kazanan yandas sirketlerden mi?
VATAN PAZARLAYAN BASBAKAN ZENGIN OLUYOR
Yurtdisinda okuyan çocuklarinin, burs adi altinda yandas
isadamlarina masraflarini ödetti. Basbakan,
çürük raporu alan ama 50 milyon dolarlik sirketi yöneten oglunun icraatlarini “gemicili, yatçilik” diyerek ogluna
yaptirdigi vurgunu belirtmis oldu.
Adi Adalet ve Kalkinma Partisi olan
ama adaleti hep kendine yontan bir zihniyet, emekliye, dula, yetime kasikla verip kepçeyle aliyor ama isi kendilerine geldiginde durum tersine isliyor. Bunlarin adalet ve din anlayislari bu olsa gerek. Vergi aflariyla kurtulan bakanlar, ihale almak için birbiriyle yarisan vekiller, ve fakir fukarayi bir ton
kömür için ve bir haftalik erzak için zorla otobüslere bindirerek mitinglere
götüren belediye baskanlari… hepsi din istismarcisi ve kan emici.
SEÇIMLER ADIL
OLMADI
Nasil olabilirki? Devletin tüm
olanaklarini seçim için kullanan belediyeleri, seçim karargâhi gibi çalistiran, ev ev gezerek devletin kömürünü dagitan, yandas
olabileceklerini düsündükleri kisilere bütün kapilari açan, “senin dediklerine alkis tutacagiz” zihniyetini gerçeklestirmek
için
hiçbir
masraftan kaçinmayan,
seçim
gününe kadar, elektrigi olmayan evlere bile beyaz esya dagitan bir AKP nasil basarili olmasin?
TÜRBANLA BASLAYAN SERIAT
GELIYOR
Cumhurbaskani’nin esi,
Basbakanin esi, Meclis Baskani’nin esi
hepsinin de basi
kapali.
Bununla birlikte sürekli siyasal simge degil diye maskeliyorlar konuyu. Amaçlari adim adim seriata dayali devleti gerçeklestirmek. AIHM’nin ve ülkemizdeki yargi erklerinin kararlari ortada. Hepsi ayni görüste. Dogruyu sadece onlar biliyor ya. Hayir amaç, dine dayali bir devlet kurmak, buna zemin hazirliyorlar. Hem de durmadan. Anayasayi degistirmek
için
vakit kolluyorlar. AKP hükümeti, Hakim ve savcilarin atamalarini elinde
bulundurmak istiyor.
ATATÜRK ILKELERI ANAYASADAN ÇIKSIN
Her firsatta rejimde çikmazlarin oldugunu söylemekten çekinmeyen zihniyet, bu sefer eski
solculardan Zafer ÜSKÜL agziyla niyetlerini seçim sonunda bir kez
daha ortaya koydu. Amaç Atatürk Milliyetçiligi ile birlikte Atatürk Ilke
ve Inkilâplarini Anayasadan çikarmak din devleti özlemlerine bir adim daha yaklasmak.
Zaten AKP’yi
destekleyen ülkenin
bölünmesine arzulayan dis mihraklar bu gelismelerden memnun oluyor. Sözde “darbe” anayasasinin degismesinin yerine sözde “sivil” özde seriat
anayasasinin gelmesini bütün benlikleriyle destekliyor. Amaç, Atatürk Türkiye’sini yikmak…
Herkesin
bildigi üzere Atatürk Ilke ve Inkilâplari AKP için bir engel. Bu engeller tepki almadan
-Ilimli Islam tabiriyle
-Sözde sivil anayasa ile
-YÖK, Danistay, Sayistay, Yargitay gibi Cumhuriyetimizin kalesi olan
kurumlari
fonksiyonsuzlastirarak
- AB normlari adi altinda gece yarisi
çikarilan seriat yasalariyla
-Belediyelerde uygulanmak istenen içki
yasaklariyla kaldirilmak isteniyor.
SAMARLANAN TÜRKIYE’NIN
ACI HALI
Telekom, Tüpras, Petkim, Sümerbank ve Tekel gibi milli sermaye
ile kurulan kuruluslar,
yok pahasina
özellestirilme maskelemesi ile satiliyor. Ülkedeki orta ve küçük esnaf dükkânlarina kilit vuruyor
fakat Basbakan ne
hikmetse krizin “teget” geçecegini düsünüyor. Daha dogrusu
öyle yönlendiriyor insanlari. Üretim olmadan karsiliksiz para basmakla, etkili önlem almak yerine, “zaten yük oluyordu” mantigiyla birkaç yillik kari karsiliginda milli kuruluslari satarak dünyanin geri kalmis ülkelerinde uygulanan para politikalariyla ülke günden güne eriyor ve bitmeye zorlaniyor.
1 MAYIS’TA AKP POLISININ
ESTIRDIGI TERÖR
1 Mayis 2008 Isçi Bayrami, emek yanlisi örgütler tarafindan demokrasinin vermis oldugu bir hak olarak Taksimde yapilmak isteniyor. AKP’nin dayatmaci zihniyeti yine ön planda. Isçiyi ayak takimi olarak gören ve açlik sinirinin altinda maasi reva gören zihniyet durmuyor. Sendikalar kusatma altinda. Bayramda, gaz bombalari havada
uçusuyor, sendika baskanlarina baski yapilarak “terör saldirisi” olabilir diyerek açiklama yaptiriliyor. Bununla da kalmayarak AKP’nin kadrolastigi polisler hastanelere bile gaz bombasi atmaktan geri durmuyor ve emekçiler terörist muamelesiyle karsi karsiya kaliyor. Seriat kurallarini uygulayan Arabistan ve Iran polisinin yaptigi gibi isçiyi coplayan AKP güdümündeki polis teskilati nasil bir arka bahçe oldugunu ortaya koyarak Basbakandan geçer not aliyor.
AKP’YE KAPATMA DAVASI VE ERGENEKON
MUAMMASI
AKP iktidari, din devleti özlemine dogru kosarken Yargitay Bassavcisi Abdurrahman YALÇINKAYA “Laiklige
aykiri eylemlerin odagi haline geldigi” gerekçesiyle anayasa mahkemesine dava açti. Ülkeyi, medyasi, siyaseti ve yargisiyla tekeline almaya çalisan AKP iktidari, böyle bir dava bekliyordu. Çok oy almayi çogunluk
sayan kafa, millete sikâyette bulunuyor, çalmadik kapi birakmiyor, AB kapilari asindiriliyor, savci bile tehdit edilmekten geri kalinmiyor. Ama sikayet ettigi millet sunlari unutuyor;
-Egemenlik milletin degil Allah’indir diyen onlar
-Türbanin kamuda serbest olacagini söyleyen onlar
-Sinavlarda ögrencilere, Atatürk’ü küçük düsürücü sorular soran onlar
-Belediyelerin içki yasaklarini
savunan onlar
-Atatürk karsiti nesiller yetistirmek
için
Milli Egitim Bakanligi’nda oyun kuran onlar
Ve
daha niceleri. Fakat özürleri kabahatlerinden beter. Demokrasilerde parti
kapatmanin saçma bir uygulama oldugunu
bunun yeniden (kendi sartlarina göre) düzenlenmesi gerektigini avazi çiktigi kadar haykirarak sözüm ona destek
aramaya çikildi ve yüksek mahkeme AKP’ye gereken uyariyi yaparak samari vurdu. Buna mukabil AKP durur mu?
Arka bahçesindeki
polislerle birlikte taarruza geçildi ve izinsiz dinlemeler, takipler uydurma krokiler… Sonuç tüm gayesi cumhuriyetin temel
niteliklerini korumak olan yazarlar, emekli ve muvazzaf askerler, rektörler
yani anlasilan
AKP’yi
desteklemeyen insanlar. Sabah baskinlariyla gözaltilar, ani ev baskinlari hepsi de gözünü intikam bürümüs bir halin tezahürü. Ergenekon sayesinde AKP önüne engel olan ne varsa bu
kasirga gibi içine aliniyor ve sözüm ona pasivize ediliyor. Hükümetin
savcilari, delilsiz kanitsiz bir dayanakla bu hayali olusumu adeta yandas basina malzeme vererek Aydinlari, Cumhuriyetçileri, tek emeli ülkeyi orta çag karanligina sürüklemek isteyen sözde dinci AKP’lilere karsi koyanlari vatan haini ilan ediyor. Sonrada kalkip yargi bagimsizligindan dem vuruyorlar.