Erdal SARIZEYBEK
1956 yilinda Kirsehir'in Kaman'da dogdu. Ilk ve orta ögrenimini, Adana'da tamamladi. Kuleli
Askeri Lisesindeki ögrenimini müteakip 1976 yilinda Kara Harp Okulundan Jandarma
Tegmen olarak mezun oldu.
1992 yilina kadar Jandarma
Genel Komutanliginin çesitli
birliklerinde bölük komutani olarak görev yapti. Semdinli Jandarma Hudut Tabur Komutani olarak görevli iken, PKK'li teröristlerle üç büyük çatismaya katildi. Halkin destegi ve Mehmetçigin kahramanligi sayesinde terör örgütüne dönemin en büyük darbesi vuruldu. Bu
basaridan dolayi Türk Silahli Kuvvetleri
Liyakat Madalyasi ile taltif edildi.
Fransiz Yüksek Seviyeli
Jandarma Subay Okulunda ögrenim yapan Sarizeybek, 1996-98
yillarinda Paris Yardimci Askeri Atasesi olarak ülkemizi
yurt disinda temsil etti. 1999- 2005 yillari
arasinda sirasiyla Van, Manisa, Sanliurfa il ve Hudut Jandarma Komutanligi görevlerinde bulundu. 2005 yilinda atandigi Ankara Uzman Jandarma Alay Komutanligi görevinde iken, albay rütbesinde kendi istegiyle emekliye ayrildi.
Dogu ve Güneydogu Anadolu hudutlarinda on yil görev yapan Sarizeybek, zorlu
geçen yillarin anilarini üç kitapta dile getirdi. Semdinli'de Siniri Asmak, Hesaplasma, Ya Gazi Pasa Duyarsa, Ihaneti Gördüm ve Son Harekât isimli kitaplari yazdi.
Kan Uykusu televizyon
belgeselinde terörle mücadele yillarini dinledigimiz Erdal Sarizeybek, evli,
iki çocuk babasi olup Fransizca
bilmektedir.
kitapta kisaca:
Yazar, hayati boyunca bir seyler için
mücadele vermenin zahmetkarligini anlatmaktadir. Kendisi Albay rütbesinden
emekli olmasina ragmen bir köseye çekilip, artik kendi dünyasinda yogrulamamayi
basaramadigindan dolayi sitem etmektedir. Yaptigi mücadelenin kendisi için
degil ama yavrularimiza daha iyi bir gelecek ve aydinlik bir Türkiye için
oldugunu beyan etmekte, Ergenekon sorusturmasinda kendisi ve kendisi gibi
ülkesini seven insanlarin nasil haksiz yere iftiralar atilarak suçlanmaya
çalisildigindan, kendilerini temize çikarmak için yaptiklari girisimlerden
bahsetmektedir.
Ergenekon nedir? Ergenekon: Türkleri
için yeniden dogmak ve yeniden var olmak anlamina gelen destanin adidir. Gök yeleli bir bozkurtun daglarin arasindan çikarak
Türklere yol göstermesidir. O güne (NEVRUZ) adini verdiler ve o gün Türklerin
bayrami oldu. Pek, ne oldu da simdi bu ad sözde terör örgütüne verildi.
Çocuklugumuzda Türklerin var olusunu çikis yolunu anlatan Ergenekon, simdi
zihnimizde kara bir bulut olusturuyor. Bu durum yarinin gelecegi çocuklarimiza
da ayni sekilde lanse edilecek.
Ergenekon sözü ne zaman ortaya çikti. Erol
Mütercimler tarafindan. Erol Mütercimler kim peki; ünlü komplo senaryolari
yazan bilim adami. Erol MÜTERCIMLER savciliga verdigi ifadesinde; Ergenekon
sözü ilk Memduh ÜNLÜTÜRK tarafindan söylenmis. Memduh ÜNLÜTÜRK kendisine bunun
çok eski tarihlerde söylendigini Ergenekonun Türkiye’de çok eskiden bu yana var
oldugunu ve 12 Eylül darbesinden sonra dagildigini 1971 yilinda darbe için hem
sagcilari hem de solculari kullandiklarindan bahsetmis. Ama yaptigim
arastirmada MÜTERCIMLER ilk Ergenekon sözünü 96-97 yillari arasinda Can DÜNDAR’in
40 dakika adli programinda kullandigini ögrendik. Bu programda MÜTERCIMLER Ergenekon
yapilanmasi içerisinde Valilerin, is adamlarinin, gazetecilerin ve su anda köse
yazarligi yapan sahislarin oldugundan bahsetmekte ama söz verdigi için isim
kullanamadigindan bahsetmektedir. Bu söylemleri ile kendinden oldukça emin olan
MÜTERCIMLER savciliga verdigi ifadesi okundugunda, söz konusu yapiyla ilgisi
oldugu açik; kendisi ya bu isin içinde ya da içinden kendisine bilgi akisi
saglayan birisi var. MÜTERCIMLER “Uluslar arasi Susurluk “adli metninde daha
genis bilgilere yer verdigi gözüküyor. Oramiral KAYACAN ile yapilan görüsmelere
genis yer veriyor. Metnin devaminda ise Ergenekon denilen örgütün Dev-Sol’un
yaninda ülkü ocaklarini da taseron olarak kullandigini dile getiriyor. MÜTERCIMLER
konferansin sonuna dogru merkez’in yasal bir kurum oldugunu Ergenekon ile TSK
yi ayrilmaz bir bütün gibi gösteriyor. Devaminda MÜTERCIMLER, örgütün ilk
eyleminin TPK tutuklamasi olmadigini, ilk eylemin Selanik’e atilan bombalar
oldugunu dile getirmistir. MÜTERCIMLER’in adi sözde Ergenekon Iddianamesi’nin
birçok bölümünde bulunuyor. Kendisi Ergenekonu anlatirken, 40 dakika
programinin sunucusu Can DÜNDAR kitabini yaziyor. MÜTERCIMLER bizim ünlü
köstebek Yalçin Tanfer gibi serbest birakildi. Üzülerek söylüyorum ki, TCK daki
etkin pismanlik yasasindan yaralandirildi.
Tuncay Güney’in gözüyle Ergenekon
Ergenekon’dan bahseden ikinci isim
Tuncay GÜNEY’dir. Tuncay Güney 2001 polis sorgusun da bu grubun adinin Veli
küçük degil Ergenekon oldugunu söylemistir. ERGENEKON NATO’nu komünizme karsi
kurmus oldugu, Amerika’nin örgütlemis oldugu bir guruptur. Örgütün
yapilanmasinin askeri agirlikta oldugu, degisen dünya kavramiyla sivillerin de
içeri alindigini belirmektedir. Siviller derken: profesör, gazeteci vb… Fakat siviller
olabildigince az oranda kullanilmaktadir. Tuncay Güney o yillarda Ergenekon u
arastirdigini söylüyor. Ümit OGUZTAN’in sayesinde bazi bilgileri Veli Pasa dan
asirttim diyor. Ümit OGUZTAN a bu bilgileri sizdiran kisi ise Erol MÜTERCIMLER’dir.
Tuncay Güney evinin aranmasi sirasinda LOBI’lere dikkat çekiyor. Polislere
lobiler’in mutlak alinmasini söylüyor. Lobiler’in içinde yakin zamanimizin
Ergenekonun is adamlari örgütlenmesinin oldugunu dile getiriyor. Dogu
PERINÇEK’in Veli Pasaya “YENIDEN YAPILANMA” diye sundugu bir teorisi var.
Bu alinan ifade ve sorgulamalardan
sonra, sorusturma savciligi Ergenekon Terör Örgütünün ülkemizde uzun yillar
faaliyet gösterdigi 1999 yili içerisinde örgütün yenilesme çabalari içerisine
girdigini ve artik sivil kisileri de yapilanma içerisine dâhil edildigini
bildiriyor. Savcilik ayni zamanda ülkemizde derin devlet ifadesi ile anilan
yapinin Ergenekon yapilanmasi oldugu ve ülkemizin kalkinmasi önünde engel olan
bir örgüt oldugunu belirtmektedir.
Sarizeybek kendisinin Ergenekon
içerisine çekisliyle ilgili sunlari anlatiyor: Sanli Urfa Alay Komutanligina
atandigimda mutluydum. Taki yillarin köstebegi Yalçin Tanfer ile tanisana
kadar. Yasadigimiz, özledigimiz mutlulugu aldi götürdü bizden. Tanfer’in
iddialarinin aksine, Urfa’daki yolsuzluk davasindan aklandik. Ama meslegimize
küstük. Tanfer’in yakalanmasini saglayan da suçlu bulunanda biz. Adalet geç de olsa
tecelli etti. Ama bizden çok seyler götürdü. Arkasindan Tanfer, 10 yil hapis
cezasi aldi. Biz de arkasindan Albayliktan gönüllü emekliye ayrildik. Tanfer’in
yaptiklari yetmiyormus gibi simdi de Ergenekon Iddianamesin de bizden
bahsetmis.”…. Erdal Sarizeybek’in Veli Küçük ile arasi iyidir…”Arasi iyidir ne
demek ya. Hadi yillarin köstebegi Tanfer’i taniyorum. Hakkimizda ifade veren
biri daha var. M. Ali Özaltin. Ben kendisini hiç tanimam. Ismini bile duymadim.
Ifadesinde “…sendika genel baskani Mustafa Özbek’in Emekli Albay Erdal
Sarizeybekle arasi iyidir. Kendisine maddi destek saglar…”Iddianamedeki
ifadenin yayinlandigi gün M.Ali Özaltin dan sikayetçi oldum. Ertesi gün BDDK aralarinda
benim de bulundugum 143 kisinin, kiralik kasalarimiz olup olmadigini
sorusturmus.
Tabi adimizin iddianamede bu kadar
geçmesinden sonra savci Zekriyya Özle tanismamiz kaçinilmaz olmustu. Savci Öz beni
aradi. Görüsme için randevu istedi. Ben de olur dedim. Ifadeye baslar baslamaz
Savci Öz beni çok kirdi.”Çok basarili bir Subaymissiniz sizi harcamislar” dedi.
Neyse dedik. Savci Öz Urfadaki bütün dosyalari incelemis, hakliligimiza
degindi. Ben, Sayin Savcim bana bir ses bandi kaydindan bahsetmistiniz dedim. Öz,
bana onda önemli bir sey yok dedi. Veli Küçük ile Yalçin Tanfer’in esi arasinda
geçen bir telefon konusmasi. Sizin lehinize olan bir konusmadir, dedi. Ifade verip çikarken bir Savci daha Albayim,
“çok basarili bir Subaymissiniz sizi harcamislar” demez mi? Ne kadar zoruma
gitti anlatamam.
Savci Öz’ün bana davranislarina çok
kirildim. Tanik oldugum için ifademin tutanaga geçirilmesi gerekirdi. Tutanaga
geçirilmedi. Böyle bir durum beni halk karsisin da suçlu bir konuma
düsürüyordu. Böylece masumiyet karnem, diger gözaltina alinan komutanlar gibi
ihlal ediliyordu. Savci Öz’e buradan sunu da sormak istiyorum. Bizim simdiye
kadar gizli bir isimiz olmadi, devlet aleyhine bir isimiz olmadi, biz bu topraga
ve insanlarina gönülden bagli insaniz, yapilanlar açik; siyasi irade PKK terör
örgütü ile mücadele etmedigini görmekteyiz ve bunu her platformda dile
getirmekteyiz. Hal böyle iken bizler nasil bir muamele ile karsi karsiya
kalmaktayiz. Savci Öz hakkinda suç duyurusunda bulundum. Bir sonuç çikmadi.
Benimle görüsen diger bir baska isim
Istihbarat Daire Baskani Hanefi Avci oldu. Dostum olan bir Emniyet Müdürü Avci
sizinle görüsmek istiyor demesi üzerine görüsmeyi kabul ettim. Kizilay
bölgesinde ki karargâhina gittim. Hanefi Avciyla selamlasip hal hatir sorduktan
sonra bize ilk sözü “çok basarili bir Subaymissiniz sizi harcamislar” oldu. Savci
Öz ile aralarinda bir benzerlik var degil mi? Karari siz verin. Daha sonra
Hanefi AVCI Urfa’da geçirmekte oldugumuz sorusturmadan bahisle, neden böyle bir muameleye ugradigimiz
konusunda kendisine –Bülent Arinç’in evinde irtica ile ilgili arastirma
yapmistik, -Yalçin TANFER isimli sahsin General Ismail EVCI tarafindan bize
gnderilmesinin ardindan Tanfer ile ilgili yapilan arastirma sonucu sahsin
dolandiricilik yaptigini tespit ederek sahis hakkinda adli islem yapmamiz ya da
–General Levent ERSÖZ’ ün bizim üzerimizden bazi telefon numaralarinin
tespitini istemesi ve buna karsi çikmamiz oldugunu söyledim. Konu hakkinda bana;
biz sizi taniyoruz albayim, iyi bir insansiniz ve yardimci olabilirsek size
seviniriz dedikten sonra kendisine tesekkür ederek, mücadelemizi yasal
yollardan sürdürecegimizi beyan ettikten sonra yanindan ayrildim. Simdi yillar
sonra bu davada Hanefi AVCI, Tuncay GÜNEY ve Levent ERSÖZ’ün olmasi bizi yillar
öncesine götürdü ve düsünmeye basladik.
Burada Ergenekon davasi ile ilgili
olarak yapilan yanlisliklara deginmek gerekmektedir. Bizce bu sorusturma izçerisinde
karanlik kalan çok yönler bulunmaktadir. Ba karanlikta kalan kisimlar
açiklanmadikça da su anda Ergenekon denen davadan yargilanmakta olan ve suçlari
sabit bir sekilde kantilanmamis olan insanlarin “suçsuzsa nasil olsa ortaya
çikar” mantigiyla serefleriyle oynanmamalidir. Karsi çikiyiyoruz ayni zamanda
bu sorusturmaya bu ismin verilmesine. Ergenekon Türklerin sanli tarihlerinde en
büyük destanin adidir. Ergenekon isminin böyle bir suç sorusturmasina kod isim
olmamasi gerekirdi. Bir grup medya bu durumdan faydalanir gibi Ergenekon ismini
devamli gündemde tutmakta ve 7 bin yillik sanli tarihimizi zedelemektedir.
Tarihimizi kimsenin bu sekilde yok etmesine seyirci kalamazdik. Adallete
hepimiz inaniyoruz, ama burada sorusturma ile ilgili kurallar tamamen ihlal
edilmektedir. Sorusturmanin gizliligi konusu kalmamistir. Sorusturma ile
yapilan her sey aninda madyaya yansimaktadir. Sorusturma ile ilgili süpheli
konumunda bulunan sahislarin kesinlesmis bir mahkeme karari bulunmamasina
ragmen yandas medya bu sahislari suçlu olarak göstermektedir. Sorusturmanin bütünlügü
de ayri bir tartisma konusudur. Söyle ki sorusturma dosyalarina tek bir numara
verililr. Ama bu dosyalarin her birine farkli bir numara verilmistir. Bir çok
faili meçhul olaylar bu iddianemede birlestirilmis ve bu durumda içinden
çikilmaz bir hal almistir. Unutulmamasi gereken adalet herkes içindir.
Sira sorusturmadaki köstebeklerde. En
çok konusulan isim Yalçin Tanfer olmustur. Peki, ama kimdir bu Yalçin TANFER? Kimisine
göre “Sahte General” kimisine göre ise Korgeneral rütbeli bir asker, kimilerine
göre MIT yöneticisi…Karisi bile onun ne is yaptigini bilmemektedir. Isin
dogrusu Manisa ili Salihli ilçesi nüfusuna kayitli, Osman oglu 1954 dogumlu
olan Tanfer çek senet isiyle ugrasir. Ilk Esinin köylüsüdür. Manisa
Salihli’dendir. MIT yöneticisi olarak ta kendini tanitmistir. Manisa’da beyaz
esya isi ile ugrastigi zamanlarda bir çok kisiyi dolandirmistir. Veli küçük ile
tanismasini bilemiyorum ama iflas ettikten sonra S.Urfa’ya giderek orada Bucak
asireti ile çesitli kanunsuz islere girmistir. Tutuklandiktan sonra içeride
kogus arkadasi Yalçin’in sürekli agladigini, çerkez milliyetçiligi yaparak
namaz kildigini söylüyor. Ama dogru olan bir sey var ise oda Veli Küçük ile
olan yakin iliskisidir.
Nereden geliyordu Veli Pasa ile bir
dolandirici olan Tanfer’in iliskileri. Veli Küçük’ün savcilikta bu sahis ile ilgili
söyledikleri de ortadadir. Veli Küçük Manisa Kirkagaçda görevli iken av
merakindan dolayi Manisa Salihliden olan Tanfer ile tanismislardi. Daha sonra
Mardin’e atandigimda Tanfer zaman zaman yanima gelerek beni ziyartelerde
bulunmaya devam etmekteydi. Daha sonralari anladim ki Karadeniz bölgesinde
Tanfer isimli sahis benim adimi kullanarak bazi kanunsuz islere girdigini ve bu
sekilde de kendisine kazanç elde ettigni ögrendim ve o zamandan sonrada kendisine
tavir koydum. Veli Küçük’ün yaptiklari tespitler dogrudur. Evet Yalçin
Tanfer’in taktigi önce insanlar ile tanisir sonra o insanlarla samimiyet kurar,
daha sonra da o insanlarin isimlerini kullanarak kendilerine çikar saglarlar.
Bir diger köstebekte herkes tarafindan
çok iyi bilinen Tuncay GÜNEY. Bu iki köstebekte birbirleri ile akadaslar ve
ikisininde ortak arkadaslari su anda Ergenekon surusturmasi kapsaminda örgütün
lider kadrosunda oldugu iddia edilen Veli Küçük. Yalçin GÜNEY’in Veli Küçük ile
tanismalari ise KÜÇÜK’ün Kocaeli Alay Komutani oldugu zamanlarda yani 90’li
yilardadir. Yani Tanfer ve Tuncay birbirlerini tanimaktaydilar. Ancak Tanfer
S.Urfada verdigi ifadede ne Tuncay’dan nede baska bir generalden bahsetmektedi.
Ancak 2001 de Polis sorgusunda Tuncay Güney, Yalçin Tanfer’den bahsetmektedir.
Nasil olmustu da ortaya çikmisti bu
ergenekon. Trabzon il Jandarma Komutanligi’ni arayan ve isim ve kimligini
belirtmeyen sahis Ümraniye Çakmak Mahallesi Muhtarliginin karsisandaki tek
katli binanin çatisinda elektrik direginin yaninda el bombasi ve C-4 patlayici
maddeler var, seklinde bir ihbarda bulunur. Belirtilen ikamette yapilan arama
sonucunda 27 adet savunma ve taaruz tipi el bombalari bulunur. Ardindan arkasi
kesilmek bilmeyen operasyon dalgalari ve bu dalgalar sonucunda ardi arkasi
bitmek bilmeyen tutuklama kararlari…Yapilan arastirmalar sonucu günümüzde devam
edegelen durum hasil olmustur.
Bu sorusturmada ismi geçen iki kisi
daha bulunmaktadir. Bunlar Ümit oguztan ve Turgut Büyüykdag’dir. Bu iki sahsin
önemi ise Tanfer’i ve Güney’i taniyan kisiler olmasidir. Ümit oguztan savciliga
vermis oldugu ifade de; Tuncay GÜNEY’ i 1998-1999 yillarinda strateji dergisini
yayinlamasindan bilirim. O dönem derginin muhabir aramasindan ve aksam
gazetesinde çalisan bir arkadasimin tavsiyesi ile muhabir olarak ise basladi ve
siyasi ve aktüel bir dergi olmasi münasebeti ile siyasi haberler getirmesi
gerekiyordu ve muhabire görede iyi haberler getirirdi. Ancak dikkatimi çeken
sey kamuoyunda bulunen ve adindan sikça söz edilen Veli Küçük’ü istedigi zmana
arayarak çok rahat iletisim kurabilmesidir. Diger isim olan Turgut Büyüykdag…
peki bu Turgut Büyüykdag kim? Bu sahis Tuncay Güney’in patronu olan sahistir.
Üstelik Tuncay Güney’i ABD’ye gönderen sahistir. Ancak Turgut Büyüykdag’in adi
sorusturmada geçmiyo. Yoksa sahis Güney’in isbirlikçisi ya da ABD ayagi
olabilir mi? Sorusturma kisminda adi geçmeyen Turgut Büyüykdag ismi Mahkeme
sorgusu bölümünde karsimiza çikiyor ve sahis ne tesadüftür ki Yalçin Tanfer tanidigi
ve baglantilari oldugu ortaya çikmistir.
Buradan haraketle üzerinde durulmasi
gereken asil konunun YalçinTanfer oldugu ortadadir. Bu sahis 2003 yilinda
Sanliurfa’da Hilmi Özkök’ün adini kullanarak dolandircilik yapmaktan
tutuklanmis ve sahsin daha önceleri de uyusturucu madde bulundurmaktan sabikali
durumdadir. Sahis yargilanmasi sonucunda 9 yil 6 ay hapis cezasina çarptirilmis
ve yargitay tarafindan ceza onanmistir.
Ümit Oguztan, Turgut Büyükdag bu
isimler kilitleri açacak olan anahtarlardir. Tanfer ve Güney’i her ikisini de
yakindan taniyan iki isim. Oguztan, Güney’i Strateji dergisine ise alan
isimdir. Peki Oguztan Tanferle nasil tanismistir? Oguztan söyle anlatiyor: Turgut
Büyükdag parasi bittigi için Strateji dergisini kapattigini söyledi. Fakat
Güney le birlikte Büyükdag dergiyi çikartmaya devam etmis. Turgut Büyükdag ile
Veli Küçük ü Tuncay Güney tanistirmis. Turgut Büyükdag’in araciligi ile ben de
Yalçin Tanfer Ile tanistim. Bana Fahriye Erdal’in Fener Rum Patrikhanesin de
saklandigini, yurt disina kaçip estetik yaptirdigini söyledi. Tanimam için de
bana fotograf verdi. Bana Turgut Büyükdag tarafindan takdim edilip, tanitildigi
için güvenmistim. Verdigi bilgiler asilsiz çikti.
Faili meçhul olaylar, ortaya çikan
cephanelikler. Faili meçhul olaylarin neredeyse hepsi Ergenekon a baglanmis.
Ortay çikan silahlarin da bu örgüte ait oldugu iddia ediliyor. Hepsi gülünç,
bir oyun. Geçenlerde asit kuyularinin ortaya çiktigi iddia ediliyor. Zaten o
dönemlerde PKK tarafindan toplu katliam yapildi veya düzenledigimiz
operasyonlar sonucu öldürülen yüzlerce terörist var. Ortaya çikan silahlara
gelince, zamaninda Körfez Savaslari sirasinda Irak sinirindan binlerce Irakli
silahlariyla birlikte Türkiye’ye, sinirdan kaçak olarak girdi. Dönüste
silahlarini burada biraktilar. Ergenekon sorusturmasi ortaya çikinca herkes
gözaltina alinirim korkusuyla silahlari elden çikardi. Hadi bunlar neyse de bu
silahlari aranmasi sirasinda polisimizin cani hiçe sayildi. Gece karanliginda
kuyular kazdirildi.
Zeybek son sözlerini söyle dile
getiriyor: Türkiye Enerjisini bos yere harciyor. Önce Özal’in bu ülkeye miras
biraktigi, Sayin Basbakanimizin akil almaz siyasi tavirlariyla doruga
çikarttigi PKK terör örgütünü bitirsin. PKK da siyaset yapilmaz. Bunca vatan
ugruna ölen Türk gencinin kaninin hesabini kim verecek. Ama su anki iktidar PKK
yi bitirecek hiçbir eylem planinda bulunmuyor. Bu ülkenin komutanlarini
tutuklayacaklarina, laik düzeni yikmaya çalisan, silahli bir grup olmadigi için
Cumhuriyet Bassavciligi tarafindan serbest birakilan Fettullah Gülen ve
yandaslarinin pesine düssün. Yapilan irticai faaliyetlerinden dolayi… Artik
herkes gözünü açsin. Küresel güçler tarafindan üzerimizde oynanan oyunlari
görsün.
Zeybek adalet hakkindaki görüsünü su
sekilde dile getirerek kitabina son veriyor:”Yarin adaletin kimin için tecelli
edecegi belli olmaz.”