Cephe
ve esaret hatiralari isimli kitabinda yazar; milletimizin varolus mücadelesini
içeren savaslar silsilesini, bu savaslar boyunca Osmanli cografyasinin dört
biryaninda savasan ve esir düsen Mehmetçiklerimizin yasam mücadelelerini ve
esaretten kurtulma maceralarini anlatir.
Osmanli
Devleti eski gücünü ve ihtisamini kaybetmis, yikilma sürecine girmistir.
Sömürgeci Avrupa Devletleri, Osmanli cografyasini paylasma hesabi yapmaktadir.
Osmanli Devleti böyle bir durum içerisinde iken bile yinede degisik cephelerde
kahramanca mücadeleler verir.1891 Trablusgarp Savasi ile baslayan 1912’de
Birinci Balkan, 1913’te Ikinci Balkan, 1914-1918 Birinci Dünya Savaslari ile
devam eden ve son olarak 1919-1922 yillari arasinda yasanan Kurtulus Savasi ile
son bulan bir savaslar girdabi içerisine giren ülkemiz, okumus kalifiye erkek
nüfusunun büyük kismini bu savaslar sonucu kaybeder.Cephede çarpisirken birçok
askerimiz düsmana esir düserek çok uzaklardaki çalisma kamplarina ve ya esir
kamplarina gönderilirler.
Yazar
bu kitapta, esir düsen askerlerimizin esaret yillari ile ilgili olarak
anlattiklari çesitli dergi, gazete vb. yayinlarda yayinlanan anilarini tek bir
kitap içerisinde toplayarak bunlari bize aktarir.
Rifat
ERDAL (Bir Yedek Subayin Birinci Dünya Harbi Hatiralari)
Rifat
Erdal, liseyi bitirip yüksek ögrenimine baslamak üzere iken 1914 yilinin Temmuz
ayinda seferberlik ilan edilir ve kendiside vatani görevin yapmak için
Erzincan’da açilan Yedek Subay Okuluna sevk edilir.
Yedek
Subay Okulunda gerekli askeri egitimini tamamlar ve 3. Ordu emrine verilir. Ilk
görev yeri olan 3. Ordu o siralarda Sarikamis cephesinde çok büyük kayiplar
vermis ve Hasankale önlerine çekilmistir. Kirsehir’deki Haci Bektas-i Veli
Dergahinin talebelerinden olusan 1500 kisilik bir birlikte görevlendirilir.
Talebelerden olusan bu birlige kendi aralarinda Bektasi alayi ismini verirler.
Bektasi
alayina 1915 yili aralik ayi ortalarinda Hasankale önlerine hareket etmesi emri
verilir. Mevsimin kis olmasindan dolayi yerde çok kar vardir ve askerlerimiz bu
agir sartlar altinda gerekli teçhizattan yoksundur. Kar askerin yürüyüs hizinin
oldukça düsürür. Normal zamanlarda bir saate almalari gereken yolu iki saatte
ancak alirlar. Tüm bu olumsuz sartlara ragmen askerlerimiz yogun çaba sarf
ederek Hasankale önlerine gelirler. Ancak yolculuk kolay olmaz. Özellikle
geceleri asker donma tehlikesi ile karsilasirlar
Bektasi
alayi Hasankale önlerinde Rus Askerleri ile karsilasir ve çatisma baslar.
Ruslar teçhizat yönünden Osmanli askerlerinden üstündür. Bektasi Alayi yogun
topçu atesi altinda kalir ve kayiplar verir. Rifat ERDAL’ da bir sarapnel
parçasi ile kolundan yaralanir. Hasankale yakinlarinda çarpisan alay arka taraflarinda
kalan Hasankale’nin yandigini görünce sehrin düstügünü anlar, alayin etrafi
sarilmis ve alay zor durumda kalmistir. Esir düsmemek için Kargapazari dagina
tirmanir ve çemberden kurtulurlar. Ancak
alay tamamen dagilmis geriye 27 kadar er ve kendisi kalir. Rifat ERDAL yaralidir
ve yarasinin durumu kötüdür ayrica donma tehlikesi atlatir. Erzurum’a giderek
tedavi olmasi için kendisine izin verilir.
Rifat
ERDAL yarasini tedavi ettirir ve yeniden cepheye döner. Ancak durum kötüdür ve
Ruslar Erzurum’u alir. Uzun süren mücadeleler iki tarafi da bir hayli yipratir
özellikle de Ruslar savastan yilmistir ve gitmek için gün sayarlar. Bu sirada
Rusya da devrim olur ve Rus askerleri hizla çekilmeye baslarlar. Erzurum,
Erzincan, Kars ve kaybedilen yerler geri alinir.
Ruslarin
maglubiyetinin ardindan Rifat ERDAL’a Karadeniz deki Rum Çeteleri ile mücadele
etme görevi verilir. Daha sonra yedek subaylar terhis edilir ve memleketine
döner. Sonraki yillarda Kurtulus Savaslarina ve Sakarya Savaslarina katilir.
Istanbul’dan Anadolu da ki milli mücadeleye lojistik destek veren Istanbul
Teskilatinda görev alir.
Rifat
SEKI (Sarikamis Kahramanlari)
Rifat
SEKI Sarikamis Savaslarin da Milis Kumandani olarak görev yapar. Rifat SEKI Erzurumludur.
Ruslar köyünü isgal edince kendisi Milis Müfrezesi ile köyünü savunurken esir
düser. Ruslar kendisini ve arkadaslarini kursuna dizmek üzere iken aslen Orta
Asya Türkü olan bir Rus Subayi onlari idam edilmekten kurtarir. Artik esaret
hayiti baslar.
Esirler
trenlere bindirilir. Önce Sarikamis’a oradan da sirasi ile Kars, Bakü, Tiflis ve
son olarak ta Ukrayna’nin Harkof sehrine götürülürler. 1916 yilinin Mart ayinin
ortalarina kadar burada esaret hayati sürer. Nihayet Müslüman Hayir Cemiyetinin
yardimi ile esaretten kurtulur ve memleketine döner.
Rifat
SEKI Erzurum’a varinca faaliyetlerine devam eder. Rusya da devrim olmus ve Rus
Askerleri çekilmeye baslamistir. Ancak ermeni çeteleri tehlike yaratmaya devam etmektedir.
Özellikte de köylerde insanlari camilere doldurup yakar ve önlerine geleni
kursuna dizerler. Rifat SEKI ve emrindeki milis grubu uzun mücadeleler sonucu
asker ile beraber Oltu, Erzurum, Kars ve Sarikamis’i Ermeni çetelerinden
temizlerler.
Mehmet SUNGUR (Bir Kahramanlik Destani)
Ruslar
Dogu Anadolu illerimizden bir kismini isgal ederler. Yerel halki kontrol
altinda tutmak için sancaklara Türk kaymakamlar atarlar. Mehmet SUNGUR
Erzurum’un Oltu Sancaginin Olur Kazasi’na Kaymakam olarak atanir.
Olur,
Kazasindaki Jandarma ve Memurlar hep Ermenilerden olusmakta iken Mehmet SUNGUR’
un çabalari ile bunlar çesitli bahaneler ile görevlerinden alinir ve yerlerine
Müslüman ahaliden yerli halka mensup kisiler yerlestirilir. Kendi aralarinda
organize olarak milis çeteleri olustururlar. Ermenilerin kontrolündeki Oltu’yu
basar ve isgalden kurtarirlar. Buradan bol miktarda askeri malzeme temin
ederler ve Osmanli Ordusu ile beraber Erzurum ve Kars’in geri alinmasinda büyük
yararliliklar gösterirler.
Muhiddin
EREV (Birinci Dünya Savasinda Bir Yedek Subayin Hatiralari)
Muhiddin
EREV Birinci Dünya Savasinda Osmanli Ordusunda Yedek Subay olarak görev yapar.
Yedek Subay Okulunda gerekli Temel Askeri Egitimini tamamladiktan sonra
arkadaslari ile beraber Iran-Irak Cephesine sevk edilirler.
Muhiddin
Erev topçu Zabitidir ve egitimini de bu alanda almistir. Ilk olarak Dogu
Cephesinde Ruslara karsi savasir. Malazgirt, Erzurum, Kars ve Sarikamis’in alinmasinda
Ruslara karsi savasir. Cephede durum kötüdür askeri malzeme ve silah yönünden Rus
Ordusu Osmanli Ordusuna göre daha güçlüdür. Ruslarin toplarinin menzili Osmanli
toplarinin menzilinden fazla oldugundan Rus topçusunun atesine karsilik
veremezler. Mevsimin kis olmasindan dolayi bir metreyi bulan kar islerini iyice
zorlastirir. Muhiddin EREV donma tehlikesi atlatir. Ancak tüm bu zor sartlara
ragmen Osmanli Ordusu Rus Ordusunu durdurmayi basarir ve Erzurum’dan batiya
dogru hareket etmelerine engel olur. Bir müddet sonra Rusya da devrim olur ve
Ruslar geri çekilmeye baslar. Ruslardan sonra bölgede bulunan ermeni çeteleri
temizlenir ve Osmanli Ordusu Dogu Cephesinde rahatlar.
Dogu
Cephesindeki rahatlamanin ardindan Muhiddin EREV ve birligi Irak Cephesine Ingilizlerle
savasmak için gönderilirler. Kutülamare denilen mevkide Osmanli Ordusu ile
Ingiliz Ordusu çarpisir. Ingilizler agir kayiplar verirler çogu esir düser.
Aradan
bir yil geçer Ingilizler yenilgilerinden ders alir ve ayni hatalara düsmezler.
Bu sefer geri çekilen Osmanli Ordusudur. Tuzhumatu’da Muhiddin EREV ve mensup
oldugu birligin tüm mensubu Ingiliz Ordusunda savasan Hintliler tarafindan esir
alinirlar. Esir alindiktan sonra önce Bagdat’a, oradan da gemi ile Hindistan’a götürülürler.
Hindistan da ki kampta esir Osmanli askerleri zor sartlar altinda tutulurlar.
Kamplarin
kapasitesi sinirli oldugu için Ingilizler yeni esirler geldikçe daha önce gelen
esirleri sicillerine göre serbest birakirlar. Sira Muhittin EREV’ e gelir ve
serbest birakilir. Tam alti yil sonra Istanbul’a döner.
Nemci
SEREN (Suriye-Filistin-Sina Cephesi)
Anilarin
sahibi Nemci SEREN 1915 yilinda Ögretmen Okulunun ikinci sinifinda iken Yedek
Subay Okuluna gönderilir. Burada zor sartlar altinda Temel Askeri Egitimini tamamlar.
Yedek
Subay Okulunu bitirdikten sonra Kafkas Cephesine gönderilir. Osmanli, Kafkas
cephesinde Ruslarla savasmaktadir.
Kafkas
cephesinden sonra Filistin cephesine sevk edilirler. Burada Ingilizlerle ve
onlara destek veren bazi Arap Kabileleri ile savasirlar ve oradan Suriye
Cephesine geçerler. Sam’da Ingilizlerin eline esir düserler.
Esir
düstükten sonra Ingilizler tarafindan Iskenderiye deki esir kampina
götürülürler. Burada iki yil kalan Nemci SEREN sira kendisine gelince serbest
kalir ve Istanbul’a gelir.
Süleyman Tevfik HARPUTLU (Türkistan Hatiralari)
Süleyman
Tevfik 1912 yilinda harbiye mektebinden mezun olur. Balkan Savaslarina ve
oradan da Dogu Cephesine gönderilir.1915 yilinin Nisan ayinda Ruslara karsi
Tortum’da savasirken esir düser.
Kendisi
gibi esir olan Türk Askerleri ile Sibirya’daki esir kamplarina gönderilirler. Burada
sartlar çok agirdir. Kampta salgin hastaliklar kol gezmektedir. Burada daha fazla
kalmak istemezler ve firar etmeye karar verirler. Ancak Ruslar esir kamplarinin
güvenligine çok önem vermektedir ve kaçanlar ne olursa olsun affedilmemektedir.
Ama Süleyman Tevfik ve arkadaslari esir kampindaki agir kosullar altinda inim
inim inleyerek ölmektense en azindan sanslarini denemek istemektedir.
Ruslar
o dönemde esirlerin kaçmasinin önlemek için esir kamplarini Sibirya’nin en
soguk yerlerine yaparlar. Üstelik birde mevsim kistir ve bu durum kaçmalarini
adeta imkansiz hale getirir.
Belli
bin müddet sonra bir firsatinin bularak kaçmayi basarirlar ancak yabanci
olduklari bu memlekette hayatta kalmalari ve fark edilmeden ülkelerine dönmeleri
çok zordur.
Süleyman
Tevfik ve arkadaslarinin sanslari iyi gider. Orta Asya Türklerinden olan yerli
halktan çok büyük destek alirlar ve Türkistan’a giderler. Türkistan’da yogun
bir ilgi ve sevgi ile karsilanirlar.
Türkistan
halki hem Türk hem de müslümandir. Özellikle Sultan 2. Abdülhamit’in Halifelik
Politikalarinin etkisi ile burada Halifeye ve Osmanli Devletine yürekten bir
baglilik vardir. Türkistan halki esirleri uzun bir müddet misafir ederler.
Bizim esirler ülkelerine dönmek ister ve bunun için müsaade isterler fakat yöre
halkinin ileri gelenleri onlarin gitmesini istemez ve kendilerine askeri ve
egitim konularinda yardim etmelerini isterler. Esirler Türkistan halkini
kiramazlar ancak vatanlarinin hayali bir an olsun gözlerinin önünden gitmez ve
tekrar ülkelerine dönmek isterler. Bunun üzerine orada kendileri için toplanan
yardimlar ile ülkelerine dönerler.
CEPHE VE ESARET HATIRALARI
DR. YUSUF GEDIKLI
BILGE OGUZ
2009