BIR VATANI KARSILIKSIZ SEVMEK

BIR VATANI KARSILIKSIZ SEVMEK

Fevzi BOZKURT
Politika


Bir vatani karsiliksiz sevmek Türk Istihbarat Tarihi  isimli kitap bir solukta okunabilecek türlerden. 
CASUSLUK KAVRAMINI DÜNYA TARIHINDE 
ILK KEZ ÇINLILER TARAFINDAN KULLANILMIS 
VE NE HAZINDIR KI TARIHIN ILK CASUSLARIN HEDEFI DE TÜRKLER OLMUSTUR. 
 
Kitap ondört bölümden olusmakta kisaca;
BÖLÜM-I 
TÜRKLERDE ILK ISTIHBARAT FAALIYETLERI
Dünyada istihbarat denilince ilk akla gelen isim hiç kusku­suz Çinli bilge Sun Tzu'dur. Sun Tzu yazmis oldugu Savas Sanati adli kitabinda "…istihbarat bir savasin en önemli unsurudur. Çünkü ordunun kazanma­si, saglam bilgiler almasina baglidir. Bu yüzden ordunun iyi is­leyen beyinlerden casusluk amaciyla yararlanmak ve onlar ara­ciligiyla önemli sonuçlar elde etmek, ancak akilli bir devlet ada­minin, ileri görüslü olan bir komutanin basarabilecegi bir sey­dir." diyerek istihbaratin önemini belirtmistir. Casusluk kavrami ilk kez Çinlilerce kullanilmis ve kaderin cilvesi tarihin ilk casuslarin hedefi de Türkler olmustur. Bunu ilk yasayan Türkler ise kendi istihbarat agini kurmak için yasadiklari tecrübe sonucu birçok ulustan daha erken harekete geçmislerdir.
Türkler devletlerinin temel düzenini yikmaya, devleti orta­dan kaldirmaya, milleti esir etmeye çalisan casuslara; çasit yada çasut derlerdi. Ihbar etme isine ise çasutlama adi verilirdi. Gök­türk yazitlari ile yazilmis olan Türkçe yazitlarda ise haberciler için sabci denilmistir. Türkler devletler arasinda gidip gelen ka­gan elçilerine ise simdi de kullanilan elçi adini vermislerdi. Oguzlar ise aileler arasindaki elçi ve habercilerine yazikçi - salikçi demislerdir. Yine adi haberci ve casuslara ise körig yada tigrak derlerdi. Casusluk yapmadiklari sürece elçilere dokunulmazdi. Yalniz elçilerin casusluk faaliyeti içerisinde bulunduklarinin örneklerini Çin,  Bizans, Rus ve Sasanilerde görüyoruz.   
Casuslugun ilk örnekleri sayilabilecek çasiflar genellikle din adamlari idi. Bunlar ya Çin din adamlari yada Hindistan'da dogup büyüyen ve doguya dogru yayilan Buda dinine mensup din adamlari idi. Çinli rahipler Türkler arasina girer, seyyah gibi davranir, bir ­yandan dinlerini yaymaya çalisirlarken diger yandan da Türk toplumunun genel yasayisi, gelenekleri, insanlarin birbirleri ile iliskileri ve güvenlik konularinda bilgi toplarlardi. Daha sonra­lari bunlari seyahatname biçiminde hükümdarlarina sunarlardi. Çinlilerin ilk seyyah kisveli casusu M.Ö 138 yilinda gezintiye çikan Hunlar arasinda 13 yil dolasan Chang-Chien’dir.
Türk tarihinde sürekli casusluk faaliyetlerine maruz kalan ve sonradan ortadan kaldirilan devletlerden biriside Göktürk Devleti’dir Ötüken'de 552–745 yillari arasinda yasayan bu devlet Çin­liler ile komsudur. Çin hü­kümdari iyi bir casus olan bakanlarindan Cang-Sun-Çing araci­ligi ile kagan ile yakinlari arasina fitne sokarak kavga çikartmistir ve bu kavga sonucunda devlet 582 yilinda ikiye ayrilmistir.
Uygurlarda casusluk faaliyetlerine maruz kalmislar yalniz bu casuslar bu kez Çinli degil, Mogol, Kirgiz, Iranli ve Müslümanlardi. 
Yabancilarin casusluk faaliyetlerine baktigimizda bu faaliyetler nitelik olarak yikici ve bölücüdür. Türklerin bu faaliyetlerden bilgisi oldugu bilinmekte yalniz nasil karsilik verdigi hakkinda bilgi bulunmamaktadir. 
BÖLÜM – II
SELÇUKLU DEVLETINDE ISTIHBARAT KAVRAMI
Selçuklu Devleti de istihbarat teskilatina sahiptir. Büyük Selçuklu Devleti’nin en önemli devlet adamlarindan Nizamü'l-Mülk milli menfaatlerin ve ülke çikarlarinin korunabilme­si için istihbarat teskilatlarinin gerekliligine inandigini "Siyasetname" adli kitabinda belirtmistir. Ona göre hüküm­darin uzak yakin ülkenin her tarafina gönderilecek elemanlar araciligi ile halkin ve ordunun durumunu sormak, ögrenmek ve genel bilgi sahibi olmanin mecburiyeti vardir.
Selçuklu merkez teskilatinin yürütme organi Büyük Divan’dir. Bugünkü bakanliklara benzer divanlardan olusur. Bunlar arasinda en önemlilerinden biri Posta Divani olup, nazir veya reisine Sahib-i Berid denilmekteydi. Berid tayini bizzat hükümdar tarafindan yapilirdi ve ekonomik ihtiyaçlari azami derecede karsilanmaktaydi. Alpaslan zamaninda istihbarat teskilatina önem verilmedigi hatta kaldirildigi görülmektedir. Sasanilar devrine ait oldugu tahmin edilen Zafername adli eserde Sahib-i Berid’in; her konuya vakif, her isi yeterince arastiran, dogru sözlü, iyi huylu, herkesin iyiligini isteyen, ani karar vermeyen biri olmasi gerektigini söylemistir.
Selçuklular zamaninda eskiden kervancilar vasitasiyla elde edilen haberlerin bizzat devlet eliyle yürütüldügü görülür. Haberlesmenin düzenli ve hizli yapilabilmesi için yollar üzerinde karakollar ve ribatlar kurulurdu. Istihbarat elemanlarini gelisi güzel seçilmeyip bir takim ahlaki özelliklere sahip olmasi gerektigi belirtilmis, görevlerini yaparlarken çesitli meslek erbabi olarak hareket ederek gizliklerini saglayacaklari belirtilmektedir.
Iç istihbarat elemanlari ülkenin her tarafindaki kumandalarin, valilerin, kadilarin ve maliye memurlarinin hal ve hareketlerini takip etmektedirler.
Nizamü'l–Mülk dis istihbarat ile askeri ve stratejik istihbarat görevlerini elçilere yüklemektedir. Ordunun herhangi bir sefer esnasinda yollar ve bogazlarin durumu, otun nerede bulundugu, hedef ülkenin yönetim ve yöneticileri ile memurlari hakkinda bilgi toplayacaklardir. Hükümdarin her türlü tahlili yapilacaktir. Halk ve ülkesi ile iliskileri incelenecektir. Bu yüzden Selçuklu döneminde elçilere çok dikkatli davranilmis açik verilmemeye çalisilmistir.
BÖLÜM – III 
OSMANLI IMPARATORLUGU'NDA ISTIHBARAT
Osmanli Imparatorlugu için istihbarat teskilatlari ve ajanlar için günümüzde elimize ulasmis olan bil­giler çok bölük pörçük ve sadece birkaç masalimsi epik hikâyeden ibarettir. Osmanli Imparatorlugu’nda istihbarat teskilatlari ve ajanlar için bilgiler; bölgedeki halkin mahalli idarelere ulastirdiklari bilgilerden, birkaç akinci beyinin çesitli kiliklarla bilgi toplama yada sabotaj faaliyetlerinden elde ediliyordu. Osmanli döneminde iki husus karsimiza çikar; ilki padisahlarin gözdelerinin ve hasekilerin hep yabanci olduklari, digeri ise bunlarin altinda olduklari saray entrikalari. Osmanli için duraklamadan gerileme devrine döndügü zaman, devletin derinligine ihtiyacin en çok duyuldugu zamandir. Bunu kurumsal manada ilk degerlendiren II.Abdülhamit olmustur. Yildiz Teskilatini, II. Abdülhamit batiya karsi kontrespiyonaj ve iç istihbarat için olusturmustur. Ingilizlerin Anadolu, Suriye ve Hicaz topraklarinda yeralti kazilari yapmak istediklerini söyleyip arkasindan petrol kuyulari açmaya çalistiklari haberi üzerine II.Abdülhamit hemen bu kuyulari kapattirmistir. Sultan hatiralarinda yönetiminde sorumluluklari bulunan yöneticilerin vatana ihanet ettigini anladigi andan itibaren hem dis istihbarat güçlerine karsi koydugunu hem de kendi ülkesinde yapildigi gibi dis istihbarat yaptirdigini anlatmaktadir. Istihbarat kurumunu çok iyi çalistirdigi içini tahta kaldigi dönem baski ve jurnal dönemi olarak anilmaktadir. Bu dönemde Ittihat ve Terakkiler etkin olmakla birlikte magduriyetleri yüzünden kendi istihbarat teskilatlarini kurmuslardir. Enver Pasa ile özdeslesen örgüt Türk Devletinin temel tasi olmustur.
  
BÖLÜM – IV
TESKILATI MAHSUSA
Teskilat-i Mahsusa, Sultan Mahmut Resat’in yayinlanmayan bir fermaniyla Ittihat ve Terakki özelliklede Enver Pasa tarafindan kurulan bir örgüttür. Bu örgüt istihbari kanadi kadar askeri kanadi da güçlü özel harp dairesi gibi bir kurumdur. Kadrosunda ve yönetiminde askerlerin çogunlukta oldugu görülür. Osmanli harbiye nezaretine bagli olarak organize olmus ve ilk baskani Süleyman Askeri Bey ile ilk kez çalismalarina ay­rilikçi gruplar hakkinda bilgi toplama ve önleme-karsilama fa­aliyetleri ile Bati Trakya'da boy göstermistir. Yildiz Istihbarat Teskilati'ndan çok önemli bir farki da yurt disi agirlikli bir kadrosu olan teski­lat, padisah için çalismamaktadir. Teskilat baskani sadece Harbiye Naziri ve sadrazama rapor verir. Hazinenin savas bütçesinden ödenek ayrilmistir. Teskilatin denekle ilgili ayrilan payin disinda kalan kismi ise dini ve askeri anlamda Osmanliyi yanina çekmek isteyen Almanya’dan gelmektedir. Teskilat tarafindan özellikle Kafkasya ve Yakindogu’da küçük askeri birlikler kurulmus ve egitilmistir. Ayrica Makedonya ve Trakya bölgelerinde de Sirplara ve Yunanlilara karsi nitelikli eylemlerde bulunmuslardir. Teskilat bir süre sonra bir gizli servis için en hassas konu olan üyelerine iliskin seçiciligini kaybetmistir. I.Dünya savasi sona ermis Mondros antlasmasi ile özellikle Afrika ve Ortadogu’da Ingilizlere karsi faaliyetler yürüten Teskilat-i Mahsusa’yi cezalandiracaklari ortadaydi. Bu yüzden teskilatin Enver Pasa tarafindan Hüsamettin Ertürk getirilmis ve onun tarafindan tasfiye edilmistir.
                          BÖLÜM – V 
                             ENVER'IN FEDAILERI
Enver Pasa kendi büyük Turanci ilkesi için Osmanli Imparatorlugu’nu I.Dünya Savasi’na sokarak büyük yikimi baslatmis ve belki de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulusunun yolunu açmistir. Sarikamis felaketini yasatmis olmasina ragmen fedaileri ile Turan ideali ile ölüme gitmistir. Enver Pasa 1922 yilinda Ruslarla girdigi çatismada sehit olmustur. 74 yil sonra Tacikistan’dan Hürriyet-i Ebediye tepesinde defnedilmistir. Enver Pasa’nin teskilati agirlikli olarak Kafkas kökenlidir. En bilinen fedaileri Kusçubasi Esref ve Yakup Cemil’dir. Yakup Cemil’i tanitan olay ise Ittihat ve Terakki’nin Bab-i Ali baskinidir. Zamanla tetikçi haline gelmis ve çekinilen bir adam olmustur. Ittihatçilar Enver Pasayi ikna ederek 1916 yilinda infaz edilmistir.
BÖLÜM - VI 
VATANI KURTARIRKEN
Mondros Mütarekesi’nin 7. ve 24. maddeleri bunun bir baris antlasmasi olmadigini, bir milleti yok etmek amaciyla yapildigini açikça gösteriyordu. O devirde Osmanli Hükümeti’ni Sadrazam Ahmet Pasa yönetiyordu. Sadrazam birçok talebesini kilit noktalara getirmeye çalisiyordu. Mustafa Kemal Pasa'yi Harbiye Nezareti emrine, Yusuf Izzet Pasa'yi 14.Kolordu Komutanligina, Cevat Pasayi ( Çobanli) Erkan-i Harbiye Umumiye Riyasetine, 3. Ko­lordu Komutani Miralay Ismet Bey'i Harbiye Nezareti Müste­sarligina, Kazim Karabekir Pasa'yi Harbiye Nezareti tayin etmistir. Bu kadro Kurtulusa giden yolda en büyük hizmetleri bulunan kadro olacaktir. Mondros Mütarekesi ile ordunun elindeki silahlar azaltilmistir. Bu ordu ve cephaneyle Kurtulus Savasi’na girmek mümkün degildi. Kurtulus Mücadelesinde etkin bir istihbarat agi kurulmaliydi ve bu agda Istanbul’da olmaliydi ki silahlarin depolardan çalinmasi sevkiyati kolay olabilsin. Bunun üzerine Ankara’da TBMM Hükümeti kurulur kurulmaz, Milli Müdafaa Vekâletiyle Erkan-i Harbiye Umumiye Reisligi Istanbul’da gizli teskilatlar kurulmustur. Bu teskilatlar Karakol Cemiyeti, Zabitan Grubu, Yavuz Grubu, Hamza Grubu, Mücahid, Muharip ve Felah Grubu isimleriyle faaliyet göstermislerdir. Bu teskilatlarin Türk Ordusunun ihtiyaçlarinin giderilmesinde, harbe hazirlanmasin­da, silah ve cephanelerin depolardan kaçirilmasinda çok faydalari olmustur. Italya ve Fransa yapilan baris antlasmalarindan sonra Türk Milliyetçilerine olan tavirlari degistigi için Türk Gizli servislerinin yaptigi kaçakçilik faaliyetlerine yardimci olmuslardir. Bu faaliyetlerle sevk edilen silahlar sayesinde Sakarya ve Baskomutanlik Muharebeleri yapilmistir. Damat Ferit Hükümetleri disindaki diger Istanbul Hükümetleri iki tarafli siyaset izleyerek kurtulusa yardimci olmuslardir. 
BÖLÜM – VII 
INGILIZ ISTIHBARATI ve PSIKOLOJIK HARP
Teskilat-i Mahsusa içerisinde Enver-M.Kemal çekismesi zamanindan kalma taraf olma güdüsü Milli Mücadele döneminde hep sorun olmustur ve Ingiliz Istihbarati bunu kullanma yoluna gitmistir. Bunun disinda halk ile orduyu karsi karsiya getirmek düsüncesi birincil istihbari faaliyetleri olmustur. Dr.Riza Nur’un hatiralarinda; “Ingilizler Rumu, Ermeniyi, Çerkezi, Kürdü kiskirtiyorlardi. Konyalilara siz Türk degil Selçuklusunuz, Yörüklere siz Türk degilsiniz, Kizilbas Türklere siz Ermenisiniz diye kandirmaya çalisiyorlardi” diyor. Ingilizler, Yunanlilar için bu psikolojik harbi yürütüyorlardi. Çerkez Ethem ve Kusçubasi Esref, bu oyunlara gelip bir süre sonra Yunanlilarin safina geçmistir. Istihbari faaliyetlerinde özellikle Elçilik mensuplari büyük rol oynamistir. Özellikle Fiç Moris isminde tercüman ve Salmon adindaki arkeolog olan bu iki sahis perde arkasindan içislerimize karisip çesitli yollardan huzursuzluklar yaratmislardir.
. BÖLÜM – VIII 
MILLI ISTIHBARAT DOGUYOR (MEH / MAH)
M.Kemal Atatürk, ülkenin sartlarina cevap verecek donanima sahip tek bir Milli Servisin kurulmasindan yana olmus ve bu görevi Fevzi ÇAKMAK Bey’e vermistir. Ilk önce yurtiçi çalismalarda bulunan teskilat, 6 Ocak 1926 tarihinde Milli Emniyet Hizmetleri Riyaseti; dis istihbarat yapabilecek sekilde düzenlenerek, merkezi Ankara olmak üzere Istanbul, Izmir, Adana, Diyarbakir ve Kars illerinde birer sube olarak ve askeri kaynakli kurulmustur. Dis istihbarat teskilatinin kurulmasi uzmanlik isteyen bir konu idi ve bu konuda Alman Istihbarat Teskilatinin eski baskani Albay Walther Nicolai ile sözlesme yapilmistir. Albay Walther Nicolai bir süre sonra taahhüt edilen paranin ödenmedigini bahane ederek isleri yavaslatmistir. Maresal Fevzi Çakmak ise Albay’in baska bir devlet adina çalistigindan süphelenerek MEH ile temasa geçmesini engellemeye çalismistir. Dis istihbarat bölümünün kurulmasi amaciyla personel Almanya’da kursa tabi tutulmustur. Albay verdigi konferans ve derslerde açikça bir yapilanma tavsiye etmemis olup su konular üzerinde durmustur; Istihbarat ve Istihbarat karsi koyma faaliyetlerini sevk ve idare, istihbarat çalismalarinin ülke içinde ve disindaki rolü, kurulacak gizili servislerde riayet edilecek hususlar üzerinde durmustur. Istihbarat, propaganda ve kontrespiyonaji birbirini tamamlayan unsurlar olarak tanimlamistir.
1926 yilinda Istihbarat Heyeti tarafindan hazirlanan Teskilat Nizamnamesi’ne uygun olarak MEH Riyasetinin iç ve dis yapilanmasi bitirilmistir. Buna göre dört subeden olusmaktadir. A subesi; istihbarat (Espiyonaj), Genel Kurmay’a bagli subaylardan, B subesi; Müdafaa (Kontrespiyonaj), Içisleri Bakanligi’na bagli Emniyet Genel Müdürlügü ile Jandarma Genel Komutanligi personelinden, C Subesi; Propaganda, Disisleri Bakanligi personelinden, D Subesi; teknik destek, asker ve sivil personelden meydana gelmistir. Yurt içerisinde ana merkeze bagli (8) Mintika (Bölge) Amirligi kurulmustur. Yurtdisinda ise Viyana, Kahire ve Tahran temsilcilikleri kurulmustur.
Milli Emniyet Hizmetleri Riyaseti kurulduktan sonra kendisini milli mücadelenin içerisinde buldu. Bu dönemde ekonomik anlamda millilestirme çalismalari baslatildi ve MEH yabanci kuruluslarin aralarindaki yazismalardan Hükümeti haberdar ederek isletmelerin daha ucuza alinmasini ve borçlar meselesini en uygun sekilde çözülmesini saglamistir. Ayrica Milli sinirlarimizin yeniden çizilmesinde MEH Riyaseti çok önemli bilgiler vermistir. Özellikle Hatay’in Anavatana katilmasinda karsi tarafin niyetleri Atatürk’e ulastirilmistir.
BÖLÜM –IX
ÇIÇERO OLAYI ve KAPP OPERASYONU
 Çiçero olayi; yüzyilin en büyük casusluk olayidir. Çiçero; Almanya Büyükelçisi Franz Von Papen tarafindan kod adi olarak kendisine verilmis Ilyas Bazna’dir. 1904 yilinda Pristine'de dogdu. Askerlik hizmetinin büyük bir kismini Çankaya Köskünde Atatürk'ün yaninda yapti. Yugoslavya, ABD, Almanya ve Ingiltere Büyükelçilikleri'nde soför, kavas ve özel hizmetli olarak çalismistir. Iste Ingilte­re'nin Ankara Büyükelçisi Sir Hugessen'in hizmetlisi olarak ça­lisirken, Alman Hükümeti tarafindan görevlendirildi. Ilyas Bazna, 1943–44 arasinda Nazilere Ingiltere'nin Türkiye'yi sava­sa çekmek için yaptigi planlari, Tahran, Kahire ve Moskova'daki istihbarat faaliyetlerini ve Normandiya çikarmasinin taslakla­rini satti. Çiçero’yu yakalatan Alman Büyükelçiligi’nde çalisan bir Türk kadindi. Bu kez Almanlar kendi içlerindeki köstebegin pesine düstüler.
Alman Büyükelçiligi’nde çalisan Nele Kapp farkinda olmadan tarihi degistirdi. Babasi Almanya’nin Sofya Baskonsolosu olan Nele liseyi ABD’de okudu. ABD hayali ile yasiyordu. Gittigi disçide tanistigi ABD Disisleri görevlisi, ABD adina casusluk yapmasi halinde siginma hakkini elde edecekti. Teklifi kabul etti. Ilk ve tek söyledigi Ingiltere Büyükelçiligi’nde bir adam var sözüydü. ABD, yetkilisi Ingilizlere bildirdi. Üç hafta sonra Çiçero’nun Bazna oldugu anlasildi. Nele Kahire’ye kaçirildi. ABD’de yeni kimlik verildi. Bazna ise Almanya’ya siginmaci olarak kaçti. Nazilerin kendisine verdigi 88.000 Sterlin sahte oldugu için fakir bir adam olarak 1974 yilinda öldü.
BÖLÜM X 
MILLI ISTIHBARAT TESKILATI
Türklerin ilk devletlerini kurduklari andan il­gilendikleri istihbarat konusu, bugün Türkiye Cumhuriyeti adi altinda bu çalismalari yapan baslica kurum olan Milli Istihbarat Teskilati (MIT), sonralari Milli Amele Hizmet (MAH) adini alan ilk tek ve kurumsal Milli Emniyet Hizmetlerinin (MEH) 1965 yilinda en son seklini almis ve çagin kosullarina uygun modern bir devlet kurumu ol­mustur.
 Milli Istihbarat Teskilati, kuruldugu dönemde Alman Eko­lünden vazgeçip Amerikan ekolünü tercih etmistir. MIT, dogrudan Basbakanliga bagli olan bir müstesarin emrindedir. Müstesarin altinda, Istihbarat, Operasyon ve Idari branslarda olmak üzere üç adet Müstesar yardimcisi vardir.
Istihbarat ile ilgili olan müstesar yardimcisina; Istihbarat Baskanligi, Psikolojik Istihbarat Baskanligi ve MIT Bilgi Sis­temleri Baskanligi baglidir.
Operasyon ile ilgili olan müstesar yardimcisina; Elektronik ve Teknik Istihbarat Baskanligi ile Operasyon Baskanligi, Böl­ge Baskanliklari ve Bölge Daire Baskanliklari ile Yurt Disi Tem­silcilikleri ise Operasyon Baskanligina baglanmistir.
Idari Müstesar Yardimcisina; Personel Baskanligi, Idari Is­ler Baskanligi, MIT Egitim Merkezi, Savunma Sekreterligi ve Havacilik Daire Baskanligi baglidir.
Teskilatin bünyesinde, oldukça Önemli yer tutan; Teftis Ku­rulu, Genel Koordinasyon Dairesi Baskanligi, Hukuk Müsavirligi ve Müstesarlik Basin Müsavirligi ise dogrudan müstesara(13)bagli olarak görev yaparlar.
Istihbarat Baskanligi; MIT içinde temel odaktir. Ülke için­de ve disinda olan olaylarin tümünü incelemek, bilgi toplamak ve tasnifini yapmak ile bunlardan dogru analizi yaparak tedbir yada karsi tedbirleri almak zorundadir.
Operasyon Baskanliginin ana görevi, hedef ülkeler yada olusumlar hakkinda ope­rasyon yapilacak sekilde bilgi toplar.
Elektronik ve Teknik Istihbarat Baskanligi; teknolojik haberlesme ile ilgili gerekli çalismalari yapmak, yasalar çerçevesinde teknik dinleme faaliyetlerini yü­rütmek ve karsi yapilacak ayni tarz faaliyetlere engel olmaktir.
Psikolojik Istihbarat Baskanligi ise özellikle basin yayin araciligi ile ülkemiz üzerine yönelik yikici ve bölücü temelli fa­aliyetlerin önemli bir kolunu olusturan psikolojik dezenformasyona yönelik faaliyetlere karsi durmakla görevlidir.
BÖLÜM – XI 
MIT IÇINDE EN BÜYÜK IHANET
ABD, MIT’in yapilanma çalismalarinda katkisi olmus ve birçok istih­barat faaliyeti ortaklasa yapilmistir. Teskilatlar arasi bilginin paylasimi tüm dünyada geçerli bir uygulamadir. Ancak paylasilan bilgi kesinlikle bilgiyi dost servisle paylasan için devlet sirri olmamistir. Bunun adina Vatana Ihanet denilmistir.
ABD Kibris Baris Harekâti sonrasi ülkemize ambargo uygulamistir. Bu da iki ülke servisler arasinda çekisme baslatmistir. Hatta silahlanmaya çalisan Yunanistan Gizli Servisi EYP ile iliskilerini saglamlastirmaya çalismistir.
Bu arada MIT Karargâhi’nda Emekli Kurmay Albay Istihbarat Daire Baskan Yardimcisi Sebahattin Savasman‘in izlenmesi tartisiliyordu. Savasman batililara yönelik çalismalara yogun ilgi gösteriyor bu konudaki evraklari bir süre elinde tutuyordu. Bir kaç kez yem atilmis her seferinde sonuç ayni olmustu. Takip edilmeye baslanildi. Birkaç gün sonra iki katli bir eve girdi ve girdigi ev Ingiliz A.Dentan Thompson’un eviydi. Birkaç gün sonra ABD’li bir astsubay olan Inarac Onsogerve’in evine girdi. Operasyon yapildi. Karsiliginda aldigi ise basit bir isçinin aldigindan bile azdi yani ülkenin namusu çok ucuza satilmisti. Savasman hapse, yakinlari ise ABD sefaretinde ise girdi.
BÖLÜM – XII 
KENYA'DAN BANDIRMAYA KARGO
Elebasini Abdullah Öcalan'in çektigi PKK isimli etnik ve bölücü terör örgütü, Diyarbakir'in Lice Ilçesi’nin Fis köyünde 27 Kasim 1978 tarihinde kuruldu. Dis yardim­larla beslendigi anlasilan örgüt ilk eylemini 1984 yilinda Siirt'in Eruh Ilçesi’ne yaptigi kanli baskinla duyurdu. Türk topraklari üzerinde, Marksist-Leninist temelli sözde Kürt Devleti kurmak için sayilari binlerle ifade edilen vatandasimizi sehit etti. Örgüte Suriye tarafindan yardim yapildigi ortaya çiktiktan sonra Suriye uyarildi. Kara Kuvvetleri Komutani; “Suriye'ye karsi sabrimiz kalmadi. Türki­ye bekledigi karsiligi alamazsa, her türlü tedbiri almaya hak ka­zanacaktir.”dedi. Bu açiklamanin ardindan Suriye Türk Ordusu ile karsi karsiya gelmek istemedi. Bu konuda en ayrintili bilgi Tuncay Özkan’in Operasyon adli kitabinda anlatilmaktadir; 4 Subat 1999 aksami, CIA'nin Ankara temsilcisi, MiT'in resmi konutundaki randevusuna tam saatinde geldi, Amerikali casus, MIT Müstesari Senkal Atasagun'a çok önemli bir teklifte bulunuyordu. CIA yetkilisi, MIT Müstesari'na, PKK terör örgütünün basi Abdullah Öca­lan'in ortak bir operasyonla yakalanmasini ve Türkiye'ye geti­rilmesini öneriyordu. Amerika, Türkiye'ye Abdullah Öcalan'i teklif ediyor­du. Ama sarti neydi? Amerika Öcalan'i niye Türkiye'ye verecek­ti. Amerika'nin sarti açikti: Operasyonu Amerikan ve Türk ekip­leri gerçeklestirecek. Ama ne olursa olsun Abdullah Öcalan Türkiye'ye sag olarak getirilecek, mahkemede adil olarak yar­gilanacak ve öldürülmeyecekti. Ama son­radan yasananlar Ameri­ka'nin Usame Bin Laden, Saddam Hüseyin ve Iran'a karsi giri­secegi operasyonlarda MIT in verdigi destegin bu istek kadar önemli oldugunu ortaya koydu. Atasagun, Basbakan Bülent Ecevit'e ulasti. Ecevit gelin dedi. Atasagun’a basbakanlik konutunda randevu verdi.
Saat 22:45'te görüsmeye basladilar. Ecevit CIA yetkilisinin söylediklerini du­yunca, Cumhurbaskani Sü­leyman Demirel'i aradi.
Saat 23:10'da Cumhurbaskani Süleyman Demirel, Basbakan Bülent Ece­vit ve MIT Müstesari Senkal Atasagun, Genelkurmay Baskani Org. Hüseyin Kivrikoglu'da toplantidaki yerini aldi.
Atasagun kendisine iletilen teklifi aktardi. Operasyonun bütün sorumlulugu Senkal Atasagun'a veril­di. Atasagun'un istegi üzerine Genelkurmay Istihba­rat Dairesi'nin basinda bulunan General Fevzi Türkeri de dâhil edildi.
Atasagun, Çankaya Köskünden ayrildiktan sonra CIA yetkililerinin yanina döndü. Tamam dedi. Iki gizli servis arasinda hemen oracikta bir kâgit üzerinde basit bir protokol yapildi. Protokol içinde sunlar yazi­yordu, "Abdullah Öcalan'in ele geçirilerek Türkiye'ye getiril­mesinde Türk gizli servisi MIT ile Amerikan gizli servisi CIA birlikte ve ortak bir operasyon yapacaklardir. Öcalan sag ola­rak ele geçirilip adil bir sekilde yargilanacaktir." Hemen MIT Içinde bulunan özel egitil­mis 7 kisilik bir ekip kuruldu. Ekibe uzun menzil uçabilecek hiç yakit ikmali yapmadan uzun mesafe uçabilen uçak gerekiyordu. Cavit Çaglar'a ait jet uçaginin aranan nitelikler­de oldugu anlasildi. Uçagin kira­si için 200.000 USD anlasildi. Bu para operasyon için disari­daki kurum yada kurulusa ödenen tek para oldu. 10 Subatta uçak havalandi, ilk rota Misir üzerinden Ugan­da'ya dogru çizilmisti. Ekip Uganda'ya ulastiginda, Öcalan'i almakla görevli olan yedi kisi uçaktan hiç çikmadi. 14 Subata kadar burada beklediler. Ancak Öcalan Kenya'da baskilara karsi dire­niyordu. Amerikalilarin ve Yunanlilarin bastirmalarina karsin Yunan Büyükelçiligini terk etmiyordu. 14'ü aksami uçaga Ken­ya'nin baskenti olan Nairobi'ye hareket etmesi emri verildi. 15 Subat pazartesi günü Nairobi'ye geçilecekti. Aksam 19:20 sularinda Öcalan, Kenyalilarla birlik­te gayet rahat ve neseli bir biçimde elindeki çantasi ile uçaga yöneldi. Hollanda'ya gidecegini sanmaktaydi. Kapida duran uzun boylu, sarisin, yesil gözlü Türk görevliyi hafif bir gülümseme ile selamladi. Öcalan'in içeri girmesi ile MIT görevlilerinin Öcalan'in üzerine atlamalari bir oldu. Öcalan bir anda, bir es­ya gibi özel bir bant ve kelepçeyle paketlendi. Öcalan korkmustu, kendisini sarmalayan bantlar çözülür­ken onlarca arkadasini PKK ile mücadelede sehit veren, MIT görevlisi o tarihi sözleri söyledi;
"Abdullah Öcalan, memlekete hos geldin."
BÖLÜM - XIII
CAM KAFESTEKI KATILDEN SORULDU
Bölücü basi, yakalanmis ve getirilmisti. Bundan sonra Türk yargisi devreye girecek ve kendisini bir adadaki deligine tikacakti. Bu arada Apo sorgulan­mis ve tüm kirli iliskileri ögrenilmis ve bunlarin birçogu gerek­tiginde kullanilmak üzere devletimizin yetkili organlarinca kay­da alinmisti. Kenya Operasyonu sirasinda ülkede O9 Ekim ile 10 Subat arasi basindan geçen olaylari tek tek anlatmistir.
BÖLÜM – XIV 
SEMDINLI'DE KI DERIN DEVLET KIMIN?
Istihbarat servislerinin gerekliligini ülkemizin üzerinde yer aldigi jeostratejik bölgede oynanan oyunlara bakarak anlayabiliriz. Yani ülkelerarasi oynanan oyunlara en güzel örnek Semdinli Provokasyonlari’dir.
Semdinli - Hakkari Bölgesi merkezli terör olaylari 2005 yilinin Mart ayinda yeniden basladi, olaylar tirmanis seyri gös­tererek Agustos ayinda tekrar siddetlendi. Dolayisi ile bölge istihbarat servisleri için birincil derecede önem­e sahip oldu. Ilk olarak planli bir operasyonun ilk basamagi için hedef seçilen bölgeye yönelik alt yapi çalismalari baslatildi ve devletin dikkati o bölgeye çekildi. Bunun sonucu istihbarat elemanlari dogru bilgi için çalismalarini artirdilar. Ikinci olarak yasanabilecek herhangi bir spekülatif olay karsisinda MIT, Emniyet ve Jandarmanin istihbarat ve güvenlik elemanlari orada olacaklardi. Son olarak terörün yogun oldugu bölgede güvenlik güçlerinin araçlarinda uzun namlulu silahlarin olmasi normaldi ve araçlarinda kroki, isim listeleri ve fotograflar zaten olacakti. Patlamanin oldugu Özipek Pasajindaki Umut Kirtasiye Seferi Yilmaz’a aitti. Seferi Yilmaz ise 2000 yilina kadar bölücü terör örgütünün militani olmak ve eylemlerine katilmak suçuyla cezaevinde yatmisti. Ilginç iki nokta daha var ki; patlama mutfak bölümünde meydana geliyor ve patlamanin hemen ardindan kimsenin haberi dahi olmadan, önceden haberli bir grup tarafindan galeyana getiriliyor ve bölücü örgüt tandansli televizyon kanali canli yayina geçiyor.
Sonuçlarina baktigimizda; bölücü örgütün kendisini yasladigi bazi dis istihbarat teskilatlari ile birlikte, dünya kamuoyu önünde Türkiye’nin hakli davasini kirletmek için böyle bir eylem planlamasi çok dogal çünkü bu olay bahanesi ile birçok yerde eylem zemini olusturmus olacaktir.
 

Benzer Kitaplar