‘Is sahibi bir Christopher, kamu
güvenligi için; hüküm giymis bir kisiden daha iyidir.’
Söyleyeceklerim, benim görüslerimdir; herhangi bir
savcilik ofisinin görüs ve politikasini yansitmamaktadir.
Kanun ve düzene inanirim
Ben, denizci ve berber olan bir polisin evlat
edinilmis çocuguyum. Hesap verilebilirlige ve toplum içinde hepimizin güvende
olmasi gerektigine inanirim. Isimi ve bu isi yapan insanlari severim. Daha
iyisini yapabilmenin, bizim sorumlulugumuz oldugunu düsünüyorum.
Ceza yargilamasi reformundan konustugumuzda,
genellikle birkaç seye odaklaniriz. Ve iste bunlar, benim burada konusmak
istedigim seyler.
Para kazanmak amaciyla Hukuk Fakültesi’ne gittim. Bir devlet memuru
olmaya karsi bir ilgim yoktu. Ceza hukukuna karsi bir ilgim yoktu. Ve
kesinlikle de bir savci olabilecegimi düsünmüyordum. Hukuk Fakültesi’nin
birinci sinifinin sonuna dogru, Boston Belediye Mahkemesi’nde Roxbury
Bölgesinde bir staj hakki elde ettim. Roxbury’i, Boston’da yoksul bir mahalle
olarak biliyordum; silahli siddet ve uyusturucu madde suçlarinin yaygin oldugu
bir yer olarak. Hayatim ve hukuk kariyerim, bu stajin ilk gününde degisti.
Mahkeme salonuna girdim ve insanlarin bir bir mahkeme salonunun önüne, iki
kelime söylemek için yaklastiklarini gördüm: “Suçlu degil.” O insanlar, çogunlukla siyahiydi.
Sonrasinda bir hâkim, sanik vekili ve bir savci kendi bilgilerini ortaya
koymaksizin o kisi hakkinda hayati bir karar verebiliyorlardi; onlar ise
çogunluk olarak beyazlardi. Her bir kisi, bir bir mahkemenin önüne yaklasti.
Sunu düsünmekten kendimi alamadim; bu insanlar, nasil buraya geldi? Bu kisilerin
hikâyelerini bilmek istiyordum. Savci her bir dosyanin içerigini okudukça kendi
kendime düsünüyordum; bunu tahmin edebilirdik. Onlar çok önlenebilir görünüyor.
Tabii ki, ceza hukukunda uzman oldugum için degil; ama bu bir sagduyu oldugu
için. Staj suresi boyunca, salondaki insanlari tanimaya basladim. Onlar ceza
konusunda dahiler olduklari için degil. Ve biz, onlara yardim etmeden geri
gönderiyorduk.
Okulun ikinci senesinde savunma avukatinin yaninda,
avukat yardimcisi olarak çalistim ve bu tecrübe sayesinde cinayet ile suçlanan
birçok genç adamla tanistim. “En kötüsü”nde
bile, bir insanin hikâyesini gördüm. Ayrica onlarin hepsi, çocukluk travmasi
geçirmisler; magduriyet, yoksulluk, kayba ugramislar, okulla
iliskileri kesilmis. Polisle ve ceza yargilamasi istemiyle erken yasta
tanismislar; yani onlari mahkemeye tasiyan seylerle karsi karsiya gelmisler.
Cinayetle suçlu bulunanlar, hapishanede ölmeye mahkûm edildiler. Bu kisilerle
yapilan görüsmeler sirasinda bu parayi, tekrar sonrasinda tekrar kullanabilecekken
ve belki de ilk seferinde olayin olusmasinin engelleyebilecekken; bu kisiyi
hayatinin geri kalan 80 yilinda, niye hapiste tutmak için bu kadar para
harcadigimizi idrak edememistim.
Hukuk Fakültesi’nin üçüncü yilinda çogunlukla zihinsel olarak hasta,
genellikle evsiz, genellikle madde bagimlisi; yardima ihtiyaci olan küçük
sokak çocuklariyla, suçlanan kisileri savundum. Bize gelirlerdi ve biz onlara
yardim etmeden, geri gönderirdik. Onlarin, bizim yardimimiza ihtiyaci vardi.
Ancak biz, onlara bunu vermiyorduk. Kendisini tanimayan kisiler tarafindan
yargilaniyorlar, hüküm veriliyor ve savunuluyorlar. Bu, “ise yaramislik” beni ceza yargilamasi isine tasiyan seydir. Bu
adaletsizlik, benim bir sanik vekili olmayi istememi sagladi; benim anlamadigim
bu güç dinamigi, beni bir savci haline getirdi.
Ben, problem hakkinda konusarak daha fazla vakit kaybetmek istemiyordum.
Biliyoruz ki, ceza yargilamasi sisteminin bir reforma ihtiyaci var; biliyoruz
ki, hapishanelerde 2.3 milyon Amerikali var. Bu da bizi, gezegendeki en çok
mahkûma sahip ülke yapiyor. Biliyoruz ki, gözaltinda olan veya sartli
saliverilen 7 milyon insan var. Biliyoruz ki, ceza yargilamasi sistemi
orantisiz sekilde beyaz olmayan insanlari etkilemektedir; özellikle de fakir ve
beyaz olmayanlari. Her yerde insanlari mahkemelerimize tasiyan sistemsel
bozukluklar oldugunu biliyoruz. Fakat tartismadigimiz
mesele su: Bizim eksik donanimli savcilarimiz, bu kisileri nasil ele alacaklar?
Ceza yargilamasi reformundan
konustugumuz zaman biz, toplum olarak üç seye odaklaniyo ruz;
1. Polis.
2. Hukukun
uygulanmasi.
3.
Hapishaneler hakkinda sikâyet ediyor,
protesto ediyoruz. Biz nadiren tabii eger yapar-sak, savci hakkinda
konusuyoruz.
2009’un sonbaharinda, genç bir adam Bostan Polis Departmani tarafindan
tutuklandi. 18 yasindaydi, Afro-Amerikan’di ve yerel devlet okulunda son sinif
ögrencisiydi. Hedefine, üniversiteyi yerlestirmisti; ama onun yari zamanli en
düsük maasli isi ona, okuluna devam etmesi için gereken finansal imkâni
saglamiyordu. Kötü kararlar silsilesi içinde, bir dükkândan 30 tane dizüstü
bilgisayar çaldi ve onlari internet üzerinden satti. Bu da onun tutuklanmasina
ve 30 suçtan hüküm verilebilecek bir sikâyete sebep oldu. Christopher’in
karsisindaki olasi hapis süresi onu en çok strese sokan seydi. Fakat onu
endiselendiren sey, bu adli kaydin gelecegine yapacagi etkiydi.
Christopher’in dosyasinin masama geldigi gün, sorgudaydim. Dramatik
görünmeyi göze alarak; o anda, Christopher’in hayati ellerimdeydi. 29
yasindaydim ve verdigim kararin Christopher’in yasamini nasil etkileyecegi
konusunda küçük bir takdir hissi duyuyordum. Christopher’in dosyasi ciddiydi ve
bu itibarla çözülmesi gerekiyordu; ama onu hayati boyunca bir suçlama ile
damgalamayi düsünmemis olmam, dogru bir çözümdü.
Genellikle savcilar, kararlarimizin etkisini az takdir ederek ve bizim
niyetimizi dikkate almaksizin ise baslarlar. Genis hosgörümüze ragmen,
hosgörümüzün bedelini ödeyerek, ne olursa olsun risklerden kaçinmayi
ögreniyoruz. Deliller tam tersini gösterse de, tarih bizi bir sekilde ceza
yargilamasi sisteminin hesap verilebilirligi sagladigina ve kamu güvenligini gelistirdigine
sartlandirdi. Içten ve distan mahkûmiyetlerimizle ve davalarimizi kazanmakla degerlendirirdik;
bu yüzden de savcilar, davalarimizin niyeti konusunda yaratici olmak için ya da
insanlar hakkinda risk almak için tesvik edici degillerdir.
Hepimizin istedigi, daha güvenli bir toplum; amacimiza zarar veren,
modasi geçmis bir usule saplanmis durumdayiz. Ancak benim yerimde olan birçok
savci, Christopher’i suçlu bulabilirdi. Bizim yapabilecegimiz seyleri çok az
takdir ediyorlar. Christopher’i suçlu bulmak, ona bir adli sicil kaydi olarak
dönecek ve onun is bulmasini daha zor hale getirecekti. Bugün ceza yargilama
sisteminin basarisizligini tanimlayan kisir döngüyü baslatan sey, iste bu. Adli
sicil kaydi ve issizlik ile Christopher is, egitim ve ev bulma konusunda
sikinti yasayabilirdi. Haya-tinda bu gibi koruyucu faktörler olmadan
Christopher, büyük ihtimalle baska daha ciddi suçlar isleyecekti. Christopher
ceza yargilamasi sistemi ile ne kadar iliski içinde olursa, o kadar bu sisteme
tekrar tekrar ve tekrardan dönmesi daha mümkün olacakti. Tüm bunlarin hepsi,
onun çocuklarina, ailesine ve arkadaslarina sosyal bir maliyet olusturacakti;
yani hanimlar ve bey-ler, bizim için çok kötü bir kamu güvenligi sonucu ortaya
çikacakti.
Hukuk Fakültesi’nden ayrildigimda, ben de herkesin
yaptigi seyi yaptim. Savci olarak adaleti saglamakla görevli hale geldim; ancak
sinifimda adaletin ne oldugunu hiç ögrenmedim,
hiç birimiz ögrenmedik. Ancak
savcilar, ceza yargilamasi sisteminde en güçlü konumda olan kisilerdir; gücümüz neredeyse sinirsiz. Birçok davada ne hâkim, ne
polis, ne kanun koyucu, ne belediye baskani, ne vali, ne de baskan; bize, bir
davayi nasil sorusturacagimizi söyleyemez.
Christopher’in suçlu bulunmasi ve adli kayda sahip
olmasi karari, münhasiran bana aitti. Ben onu 30 suç, bir suç veya bir kabahat
veya hepsi için sorusturmayi seçebilirdim. Christopher’i bir uzlasmaya gitmek
konusunda zorlamayi veya dosyayi mahkemeye tasimayi ve nihayetinde Christopher’in
hapse atilmasini seçebilirdim. Bu tarz kararlar savcilarin aldigi günlük
pervasiz kararlardir ve bizler bu kararlarin agir sonuçlarindan habersiz ve bu
konuda egitilmedik.
Geçen yaz bir gece, sehirdeki beyaz olmayan
uzmanlarin katildigi küçük bir toplantidaydim. Orada devlet memurlarinin
yaptigi gibi, bedava minik sandviçleri agzima doldururken; salonun
diger ucundan genç bir adamin bana el salladigini, gülümseyerek bana
yaklastigini fark ettim. Onu tanidim; ancak nereden tanidigimi çikaramadim ve
ben bunu hatirlayamadan önce bu genç adam bana sariliyordu. Ayrica bana
tesekkür ediyordu; “Beni umursadin ve
benim hayatimi degistirdin” diyordu.
O, Christopher’di.
Christopher’i hiç kogusturmadim. Bir yargiç veya cezaeviyle yüzyüze
gelmedi; bir adli sicil kaydi olmadi. Bunun yerine ben, Christopher’le
çalistim; öncelikle onun fiilleri için sorumlu oldugu yönünde ve sonrasinda
onu, hiç suç islemeyecegi bir yere yerlestirdim. Sattigi bilgisa-yarlarin %75’ini
geri kazandik ve Best Buy’a iade ettik. Ödeyemedigimiz bilgisayarlar için bir geri
ödeme plani çikardik. Christopher, kamu hizmeti yapti. O, bu dosyanin, onun
gelece-gini ve toplumunu nasil etkileyecegini ortaya koyan bir yazi yazdi.
Üniversiteye basvurdu, finansal yardim elde etti ve 4 yillik okuldan mezun
oldu.
Biz sarilmayi bitirdikten sonra, onun yaka kartina baktim; Boston’daki
büyük bir bankada yönetici oldugunu ögrendim. Christopher basardi ve benden
daha fazla para kazaniyor. O, tüm bunlari; benim onu, Roxbury Mahkemesinde ilk
kez görmemden sonraki alti yil içinde basardi. Christopher’in bu basari
hikâyesi için kendimi övmüyorum; ama ben, kesinlikle onun yoldan çikmamasi için
üzerime düseni yaptim. Disarida, binlerce Christopher var; bazilari hapis-hanelerde
ve tutukevlerinde. Bunlari anlamalari ve onlari korumalari için binlerce
savciya ihtiyacimiz var.
Is sahibi bir Christopher, kamu güvenligi için; hüküm giymis bir kisiden
daha iyidir.
Bu, hepimiz için daha büyük bir basaridir. Geçmise baktigimda,
Christopher’i suçlu bulmama karari, çok mantikli geliyor. Onu Roxbury
Mahkemesindeki ilk günümde gördügümde, orada duran bir suçlu görmedim; kendimi,
müdahale ihtiyaci duyan genç bir insan gördüm. Ergenligimin sonlarinda, büyük
miktarda uyusturucu satarken yakalanan biri olarak; ceza yargilama sisteminin
hiddeti karsisindaki firsatin gücünü yakinen biliyordum. Benim bölgemin bassavcisinin,
amirinin ve yargiçlarin yardimi ve yönlendirmesi ile insanlarin hayatlarinin
mahvedilmesi yerine degistirilmesi adina, savcilarin gücünü ögrenmis oldum.
Iste biz, Boston’da böyle yapiyoruz:
- Çocuklarini beslemek için
manavdan bir seyler çalarken yakalanan bir kadinin, is bulmasina yardim ettik.
- Suiistimal edilmis bir gencin,
baska bir genci yumruklamasi dolayisiyla; onu bir yetiskin hapishanesine
koymaktansa, psikolojik tedavi ve kamu gözetimi sagladik.
- Sokakta, hayatta kalmak için
fuhus yapmaktan tutuklanmis kaçak bir kadinin; yasayacak güvenli bir yere
ihtiyaci vardi. Bu, bizim ona yardim edebilecegimiz bir seydi.
- Okuldan sonra, karsisina çikan
kendinden büyük çeteden çok korktugu için; bir sabah çantasina beslenme koymak
yerine, 9 milimetrelik koyan bir çocuga bile yardim ettim.
- Problemlere yönelik gerçek çözümler ile davaya
giden süreçte, aylarca hazirlik çalismasi yap-tigimiz; normal zamanlardaki
gibi, vaktimizi kullanabilirdik. Hangi kullanim sekli daha iyi? Savcinizin,
vaktini nasil geçirmesini tercih edersiniz? 80 milyar dolari, basarisiz oldugunu bildiginiz hapishane endüstrisi
için neden harciyoruz?
Bunun yerine, toplumu gelistirmek
adina;
- Egitime,
- Akil
hastaliklari tedavisine,
- Madde
bagimliligi tedavisine ve
- Toplum
yatirimina dönüstürebiliriz.
Peki, bu sizin için ne önem tasiyor?
- Birincisi, çok fazla para
harciyoruz. Bazi eyaletlerde, hapishanedeki bir gencin, bir yillik masrafi,
190.000 dolari buluyor. Bu kisinin ayni sisteme geri dönme ihtimali, yüzde 60’tir.
Bu, çok kötü yatirim sekli.
- Ikinci olarak, eger savcilar
sorunun bir parçasi ise; çözümün de bir parçasi olmak zorundalar. Ve bunu,
diger disiplinlerin; bizim için önceden yaptiklari çalismalari kullanarak
yapabiliriz.
- Ve üçüncüsü; sizin sesiniz ve
sizin oyunuz, bunun gerçeklesmesini saglayabilir. Bir da-haki sefere, sizin
bölgenizde yapilacak olan bir bölge temsilcisi seçiminde; adaylari sunlari
sorun:
1. Beni ve
komsularimi daha güvende tutmak için neler yapacaksiniz?
2.
Hangi bilgileri topluyorsunuz? Ve
çalistigindan emin oldugun savcilari nasil egitiyorsun?
3. Herkes
için ise yaramayan bir sey oldugunda, bunu nasil düzelteceksin?
Eger bu sorulari
cevaplayamazlarsa, o isi yapmamalari gerekiyor.
Bu konusmanin basinda, elini kaldiranlarinizin her biri firsatin,
müdahalenin, desteklenmenin ve sevginin gücünün; yasayan, nefes alan bir
örnegidir. Her biriniz, yaptiginiz kötülük nedeniyle, bir sekilde tahliye
edilmis olabilirsiniz; ama hemen hemen hiç biriniz, su an oldugunuz gibi
gezegendeki muhterem dâhilerden olmak için hapishaneye gerek duymadiniz. Her
gün, bir günde binlerce kez Birlesik Devletler’deki savcilar gücü, müthis bir
sekilde kullaniyorlar. Bu ise yikimi getirdigi hizda firsati, müdahaleyi, destegi
Ve evet, sevgiyi bile meydana getirebilir. Bu özellikler güçlü bir toplumun
alamet-i farikasidir. Ve güçlü bir toplum ise güvenli bir toplumdur.
Eger toplumumuz, islemez hale gelirse; hukukçularin
bu problemi, modasi geçmis, yetersiz, pahali yöntemlerle çözmesine izin
vermeyin. Daha fazlasini isteyin; insanlari hapishaneye atan degil, onlari
disarida tutmaya çalisan savcilara oy verin. Daha iyisini isteyin. Bunu hak
ediyorsunuz; sizin çocuklariniz bunu hak ediyor. Sistem içinde, birbirine
baglanmis insanlar bunu hak ediyor. Her seyden önemlisi; korumaya ve adaletli
olmaya yemin ettigimiz insanlar, bunu hak ediyor. Yapmak zorundayiz; daha
iyisini yapmak zorundayiz.
Tesekkür ederim; çok tesekkür
ederim…
ALT
YAZILARDAN DERLEYEN
CELAL
SANCAR
26.05.2016 - ANKARA