BEN BIR SAVCIYIM - ADAM FOSS

BEN BIR SAVCIYIM - ADAM FOSS

Fevzi BOZKURT
Politika


 
‘Is sahibi bir Christopher, kamu güvenligi için; hüküm giymis bir kisiden daha iyidir.’
Söyleyeceklerim, benim görüslerimdir; herhangi bir savcilik ofisinin görüs ve politikasini yansitmamaktadir.
Kanun ve düzene inanirim
Ben, denizci ve berber olan bir polisin evlat edinilmis çocuguyum. Hesap verilebilirlige ve toplum içinde hepimizin güvende olmasi gerektigine inanirim. Isimi ve bu isi yapan insanlari severim. Daha iyisini yapabilmenin, bizim sorumlulugumuz oldugunu düsünüyorum.
Ceza yargilamasi reformundan konustugumuzda, genellikle birkaç seye odaklaniriz. Ve iste bunlar, benim burada konusmak istedigim seyler.
Para kazanmak amaciyla Hukuk Fakültesi’ne gittim. Bir devlet memuru olmaya karsi bir ilgim yoktu. Ceza hukukuna karsi bir ilgim yoktu. Ve kesinlikle de bir savci olabilecegimi düsünmüyordum. Hukuk Fakültesi’nin birinci sinifinin sonuna dogru, Boston Belediye Mahkemesi’nde Roxbury Bölgesinde bir staj hakki elde ettim. Roxbury’i, Boston’da yoksul bir mahalle olarak biliyordum; silahli siddet ve uyusturucu madde suçlarinin yaygin oldugu bir yer olarak. Hayatim ve hukuk kariyerim, bu stajin ilk gününde degisti. Mahkeme salonuna girdim ve insanlarin bir bir mahkeme salonunun önüne, iki kelime söylemek için yaklastiklarini gördüm: “Suçlu degil.” O insanlar, çogunlukla siyahiydi.
Sonrasinda bir hâkim, sanik vekili ve bir savci kendi bilgilerini ortaya koymaksizin o kisi hakkinda hayati bir karar verebiliyorlardi; onlar ise çogunluk olarak beyazlardi. Her bir kisi, bir bir mahkemenin önüne yaklasti. Sunu düsünmekten kendimi alamadim; bu insanlar, nasil buraya geldi? Bu kisilerin hikâyelerini bilmek istiyordum. Savci her bir dosyanin içerigini okudukça kendi kendime düsünüyordum; bunu tahmin edebilirdik. Onlar çok önlenebilir görünüyor. Tabii ki, ceza hukukunda uzman oldugum için degil; ama bu bir sagduyu oldugu için. Staj suresi boyunca, salondaki insanlari tanimaya basladim. Onlar ceza konusunda dahiler olduklari için degil. Ve biz, onlara yardim etmeden geri gönderiyorduk.
Okulun ikinci senesinde savunma avukatinin yaninda, avukat yardimcisi olarak çalistim ve bu tecrübe sayesinde cinayet ile suçlanan birçok genç adamla tanistim. “En kötüsü”nde bile, bir insanin hikâyesini gördüm. Ayrica onlarin hepsi, çocukluk travmasi geçirmisler; magduriyet, yoksulluk, kayba ugramislar, okulla iliskileri kesilmis. Polisle ve ceza yargilamasi istemiyle erken yasta tanismislar; yani onlari mahkemeye tasiyan seylerle karsi karsiya gelmisler. Cinayetle suçlu bulunanlar, hapishanede ölmeye mahkûm edildiler. Bu kisilerle yapilan görüsmeler sirasinda bu parayi, tekrar sonrasinda tekrar kullanabilecekken ve belki de ilk seferinde olayin olusmasinin engelleyebilecekken; bu kisiyi hayatinin geri kalan 80 yilinda, niye hapiste tutmak için bu kadar para harcadigimizi idrak edememistim.
Hukuk Fakültesi’nin üçüncü yilinda çogunlukla zihinsel olarak hasta, genellikle evsiz, genellikle madde bagimlisi; yardima ihtiyaci olan küçük sokak çocuklariyla, suçlanan kisileri savundum. Bize gelirlerdi ve biz onlara yardim etmeden, geri gönderirdik. Onlarin, bizim yardimimiza ihtiyaci vardi. Ancak biz, onlara bunu vermiyorduk. Kendisini tanimayan kisiler tarafindan yargilaniyorlar, hüküm veriliyor ve savunuluyorlar. Bu, “ise yaramislik” beni ceza yargilamasi isine tasiyan seydir. Bu adaletsizlik, benim bir sanik vekili olmayi istememi sagladi; benim anlamadigim bu güç dinamigi, beni bir savci haline getirdi.
Ben, problem hakkinda konusarak daha fazla vakit kaybetmek istemiyordum. Biliyoruz ki, ceza yargilamasi sisteminin bir reforma ihtiyaci var; biliyoruz ki, hapishanelerde 2.3 milyon Amerikali var. Bu da bizi, gezegendeki en çok mahkûma sahip ülke yapiyor. Biliyoruz ki, gözaltinda olan veya sartli saliverilen 7 milyon insan var. Biliyoruz ki, ceza yargilamasi sistemi orantisiz sekilde beyaz olmayan insanlari etkilemektedir; özellikle de fakir ve beyaz olmayanlari. Her yerde insanlari mahkemelerimize tasiyan sistemsel bozukluklar oldugunu biliyoruz. Fakat tartismadigimiz mesele su: Bizim eksik donanimli savcilarimiz, bu kisileri nasil ele alacaklar?
Ceza yargilamasi reformundan konustugumuz zaman biz, toplum olarak üç seye odaklaniyo ruz;
1.   Polis.
2.   Hukukun uygulanmasi.
3. Hapishaneler hakkinda sikâyet ediyor, protesto ediyoruz. Biz nadiren tabii eger yapar-sak, savci hakkinda konusuyoruz.
2009’un sonbaharinda, genç bir adam Bostan Polis Departmani tarafindan tutuklandi. 18 yasindaydi, Afro-Amerikan’di ve yerel devlet okulunda son sinif ögrencisiydi. Hedefine, üniversiteyi yerlestirmisti; ama onun yari zamanli en düsük maasli isi ona, okuluna devam etmesi için gereken finansal imkâni saglamiyordu. Kötü kararlar silsilesi içinde, bir dükkândan 30 tane dizüstü bilgisayar çaldi ve onlari internet üzerinden satti. Bu da onun tutuklanmasina ve 30 suçtan hüküm verilebilecek bir sikâyete sebep oldu. Christopher’in karsisindaki olasi hapis süresi onu en çok strese sokan seydi. Fakat onu endiselendiren sey, bu adli kaydin gelecegine yapacagi etkiydi.
Christopher’in dosyasinin masama geldigi gün, sorgudaydim. Dramatik görünmeyi göze alarak; o anda, Christopher’in hayati ellerimdeydi. 29 yasindaydim ve verdigim kararin Christopher’in yasamini nasil etkileyecegi konusunda küçük bir takdir hissi duyuyordum. Christopher’in dosyasi ciddiydi ve bu itibarla çözülmesi gerekiyordu; ama onu hayati boyunca bir suçlama ile damgalamayi düsünmemis olmam, dogru bir çözümdü.
Genellikle savcilar, kararlarimizin etkisini az takdir ederek ve bizim niyetimizi dikkate almaksizin ise baslarlar. Genis hosgörümüze ragmen, hosgörümüzün bedelini ödeyerek, ne olursa olsun risklerden kaçinmayi ögreniyoruz. Deliller tam tersini gösterse de, tarih bizi bir sekilde ceza yargilamasi sisteminin hesap verilebilirligi sagladigina ve kamu güvenligini gelistirdigine sartlandirdi. Içten ve distan mahkûmiyetlerimizle ve davalarimizi kazanmakla degerlendirirdik; bu yüzden de savcilar, davalarimizin niyeti konusunda yaratici olmak için ya da insanlar hakkinda risk almak için tesvik edici degillerdir.
Hepimizin istedigi, daha güvenli bir toplum; amacimiza zarar veren, modasi geçmis bir usule saplanmis durumdayiz. Ancak benim yerimde olan birçok savci, Christopher’i suçlu bulabilirdi. Bizim yapabilecegimiz seyleri çok az takdir ediyorlar. Christopher’i suçlu bulmak, ona bir adli sicil kaydi olarak dönecek ve onun is bulmasini daha zor hale getirecekti. Bugün ceza yargilama sisteminin basarisizligini tanimlayan kisir döngüyü baslatan sey, iste bu. Adli sicil kaydi ve issizlik ile Christopher is, egitim ve ev bulma konusunda sikinti yasayabilirdi. Haya-tinda bu gibi koruyucu faktörler olmadan Christopher, büyük ihtimalle baska daha ciddi suçlar isleyecekti. Christopher ceza yargilamasi sistemi ile ne kadar iliski içinde olursa, o kadar bu sisteme tekrar tekrar ve tekrardan dönmesi daha mümkün olacakti. Tüm bunlarin hepsi, onun çocuklarina, ailesine ve arkadaslarina sosyal bir maliyet olusturacakti; yani hanimlar ve bey-ler, bizim için çok kötü bir kamu güvenligi sonucu ortaya çikacakti.
Hukuk Fakültesi’nden ayrildigimda, ben de herkesin yaptigi seyi yaptim. Savci olarak adaleti saglamakla görevli hale geldim; ancak sinifimda adaletin ne oldugunu hiç ögrenmedim, hiç birimiz ögrenmedik. Ancak savcilar, ceza yargilamasi sisteminde en güçlü konumda olan kisilerdir; gücümüz neredeyse sinirsiz. Birçok davada ne hâkim, ne polis, ne kanun koyucu, ne belediye baskani, ne vali, ne de baskan; bize, bir davayi nasil sorusturacagimizi söyleyemez.
Christopher’in suçlu bulunmasi ve adli kayda sahip olmasi karari, münhasiran bana aitti. Ben onu 30 suç, bir suç veya bir kabahat veya hepsi için sorusturmayi seçebilirdim. Christopher’i bir uzlasmaya gitmek konusunda zorlamayi veya dosyayi mahkemeye tasimayi ve nihayetinde Christopher’in hapse atilmasini seçebilirdim. Bu tarz kararlar savcilarin aldigi günlük pervasiz kararlardir ve bizler bu kararlarin agir sonuçlarindan habersiz ve bu konuda egitilmedik.
Geçen yaz bir gece, sehirdeki beyaz olmayan uzmanlarin katildigi küçük bir toplantidaydim. Orada devlet memurlarinin yaptigi gibi, bedava minik sandviçleri agzima doldururken; salonun diger ucundan genç bir adamin bana el salladigini, gülümseyerek bana yaklastigini fark ettim. Onu tanidim; ancak nereden tanidigimi çikaramadim ve ben bunu hatirlayamadan önce bu genç adam bana sariliyordu. Ayrica bana tesekkür ediyordu; “Beni umursadin ve benim hayatimi degistirdin” diyordu. O, Christopher’di.
Christopher’i hiç kogusturmadim. Bir yargiç veya cezaeviyle yüzyüze gelmedi; bir adli sicil kaydi olmadi. Bunun yerine ben, Christopher’le çalistim; öncelikle onun fiilleri için sorumlu oldugu yönünde ve sonrasinda onu, hiç suç islemeyecegi bir yere yerlestirdim. Sattigi bilgisa-yarlarin %75’ini geri kazandik ve Best Buy’a iade ettik. Ödeyemedigimiz bilgisayarlar için bir geri ödeme plani çikardik. Christopher, kamu hizmeti yapti. O, bu dosyanin, onun gelece-gini ve toplumunu nasil etkileyecegini ortaya koyan bir yazi yazdi. Üniversiteye basvurdu, finansal yardim elde etti ve 4 yillik okuldan mezun oldu.
Biz sarilmayi bitirdikten sonra, onun yaka kartina baktim; Boston’daki büyük bir bankada yönetici oldugunu ögrendim. Christopher basardi ve benden daha fazla para kazaniyor. O, tüm bunlari; benim onu, Roxbury Mahkemesinde ilk kez görmemden sonraki alti yil içinde basardi. Christopher’in bu basari hikâyesi için kendimi övmüyorum; ama ben, kesinlikle onun yoldan çikmamasi için üzerime düseni yaptim. Disarida, binlerce Christopher var; bazilari hapis-hanelerde ve tutukevlerinde. Bunlari anlamalari ve onlari korumalari için binlerce savciya ihtiyacimiz var.
Is sahibi bir Christopher, kamu güvenligi için; hüküm giymis bir kisiden daha iyidir.
Bu, hepimiz için daha büyük bir basaridir. Geçmise baktigimda, Christopher’i suçlu bulmama karari, çok mantikli geliyor. Onu Roxbury Mahkemesindeki ilk günümde gördügümde, orada duran bir suçlu görmedim; kendimi, müdahale ihtiyaci duyan genç bir insan gördüm. Ergenligimin sonlarinda, büyük miktarda uyusturucu satarken yakalanan biri olarak; ceza yargilama sisteminin hiddeti karsisindaki firsatin gücünü yakinen biliyordum. Benim bölgemin bassavcisinin, amirinin ve yargiçlarin yardimi ve yönlendirmesi ile insanlarin hayatlarinin mahvedilmesi yerine degistirilmesi adina, savcilarin gücünü ögrenmis oldum. Iste biz, Boston’da böyle yapiyoruz:
-   Çocuklarini beslemek için manavdan bir seyler çalarken yakalanan bir kadinin, is bulmasina yardim ettik.
-  Suiistimal edilmis bir gencin, baska bir genci yumruklamasi dolayisiyla; onu bir yetiskin hapishanesine koymaktansa, psikolojik tedavi ve kamu gözetimi sagladik.
-    Sokakta, hayatta kalmak için fuhus yapmaktan tutuklanmis kaçak bir kadinin; yasayacak güvenli bir yere ihtiyaci vardi. Bu, bizim ona yardim edebilecegimiz bir seydi.
-     Okuldan sonra, karsisina çikan kendinden büyük çeteden çok korktugu için; bir sabah çantasina beslenme koymak yerine, 9 milimetrelik koyan bir çocuga bile yardim ettim.
-     Problemlere yönelik gerçek çözümler ile davaya giden süreçte, aylarca hazirlik çalismasi yap-tigimiz; normal zamanlardaki gibi, vaktimizi kullanabilirdik. Hangi kullanim sekli daha iyi? Savcinizin, vaktini nasil geçirmesini tercih edersiniz? 80 milyar dolari, basarisiz oldugunu bildiginiz hapishane endüstrisi için neden harciyoruz?
Bunun yerine, toplumu gelistirmek adina;
-       Egitime,
-       Akil hastaliklari tedavisine,
-       Madde bagimliligi tedavisine ve
-       Toplum yatirimina dönüstürebiliriz.
Peki, bu sizin için ne önem tasiyor?
-  Birincisi, çok fazla para harciyoruz. Bazi eyaletlerde, hapishanedeki bir gencin, bir yillik masrafi, 190.000 dolari buluyor. Bu kisinin ayni sisteme geri dönme ihtimali, yüzde 60’tir. Bu, çok kötü yatirim sekli.
-     Ikinci olarak, eger savcilar sorunun bir parçasi ise; çözümün de bir parçasi olmak zorundalar. Ve bunu, diger disiplinlerin; bizim için önceden yaptiklari çalismalari kullanarak yapabiliriz.
-  Ve üçüncüsü; sizin sesiniz ve sizin oyunuz, bunun gerçeklesmesini saglayabilir. Bir da-haki sefere, sizin bölgenizde yapilacak olan bir bölge temsilcisi seçiminde; adaylari sunlari sorun:
1.   Beni ve komsularimi daha güvende tutmak için neler yapacaksiniz?
2. Hangi bilgileri topluyorsunuz? Ve çalistigindan emin oldugun savcilari nasil egitiyorsun?
3.   Herkes için ise yaramayan bir sey oldugunda, bunu nasil düzelteceksin?
Eger bu sorulari cevaplayamazlarsa, o isi yapmamalari gerekiyor.
Bu konusmanin basinda, elini kaldiranlarinizin her biri firsatin, müdahalenin, desteklenmenin ve sevginin gücünün; yasayan, nefes alan bir örnegidir. Her biriniz, yaptiginiz kötülük nedeniyle, bir sekilde tahliye edilmis olabilirsiniz; ama hemen hemen hiç biriniz, su an oldugunuz gibi gezegendeki muhterem dâhilerden olmak için hapishaneye gerek duymadiniz. Her gün, bir günde binlerce kez Birlesik Devletler’deki savcilar gücü, müthis bir sekilde kullaniyorlar. Bu ise yikimi getirdigi hizda firsati, müdahaleyi, destegi Ve evet, sevgiyi bile meydana getirebilir. Bu özellikler güçlü bir toplumun alamet-i farikasidir. Ve güçlü bir toplum ise güvenli bir toplumdur.
Eger toplumumuz, islemez hale gelirse; hukukçularin bu problemi, modasi geçmis, yetersiz, pahali yöntemlerle çözmesine izin vermeyin. Daha fazlasini isteyin; insanlari hapishaneye atan degil, onlari disarida tutmaya çalisan savcilara oy verin. Daha iyisini isteyin. Bunu hak ediyorsunuz; sizin çocuklariniz bunu hak ediyor. Sistem içinde, birbirine baglanmis insanlar bunu hak ediyor. Her seyden önemlisi; korumaya ve adaletli olmaya yemin ettigimiz insanlar, bunu hak ediyor. Yapmak zorundayiz; daha iyisini yapmak zorundayiz.
Tesekkür ederim; çok tesekkür ederim…
ALT YAZILARDAN DERLEYEN
 
CELAL SANCAR
26.05.2016 -  ANKARA
 

Benzer Kitaplar