ASKIN MEALI 1 - YUSUF VE ZÜLEYHA

ASKIN MEALI 1 - YUSUF VE ZÜLEYHA

Fevzi BOZKURT
Politika


Her sey bir rüyayla basladi… 
 
Daha çocuk yaslarinda ve ismi Yusuf olan bir çocugun gördügü rüyayla. Tam 11 yildiz, günes ve ay gökten inip secde etmisti küçücük bedeninin karsisinda. Daha gördügü rüyanin ne anlama geldigini bilemeyecek kadar küçüktü Yusuf. Gördügü rüyanin peygamberlik müjdesi oldugunu anlayacakti babasi Hz. Yakup’un rüyayi yormasiyla…
Lakin müjdeyi duyan birisi daha vardi ki üvey anne Leyya idi. Duyar duymaz haset ve fitne kazanlari kaynamaya baslamisti içinde. Leyya hem üvey anne hem de teyzedir Yusuf’a…
 
Bir baba sevdi oglunu, Yusuf’unu. Öyle bir sevdi ki âsiklar gibi sevdi alni nur, yüzü nur, düsleri nur olan Yusuf’unu. Diger 11 evladini da sevdi ayrim gözetmeksizin ancak Yusuf evlattan öteydi. Baba peygamber anlatti ogluna kendisinden önceki Allah elçilerini. Baba yüregi seziyordu evladinin basina gelecekleri çünkü biliyordu seytanin en çok kardes kiniyle insana yaklastigini ve Yusuf’un on kardesi de seytanin ithami ile karsi karsiyaydi. Kendisi de kardesi Ays yüzünden bu diyarlara kadar kaçmak zorunda kalmisti. Yusuf’un rüyasindan sonraki geceler uykusuz geçecekti Hz. Yakup için…
 
Birkaç gün sonra seytan gelip üvey anne Leyya’ya üfledi fitnesini ve gitti. Leyya dedi ki kendi kendine sen ne biçim annesin öz evlatlarin dururken nasil olurda göz göre göre Yusuf’un kavmin basina geçmesini beklersin. Tedbirini al! Yusuf ölmeden büyük oglun hükümdar olamaz git uyar evlatlarini.
 
Öyle yapti oda. Hemen haber saldi geldi on kardes dizildiler yanina. Anlatti Yusuf’un gördügü rüyayi ve Yakup’un rüyayi nasil yordugunu. Yusuf ölmezse babanizin emaneti size degil de Yusuf’a teslim edecegini. Yarin oyun oynamaya giderken Yusuf’u da alin götürün uzaklara sonrada bakin çaresine.
 
Sabah oldugunda on kardes kandirdi henüz daha çok küçük olan Yusuf’u. Yusuf basina geleceklerden habersiz kardesleriyle beraber hoplaya ziplaya, güle oynaya uzaklasti evinden. Biraz sonra kendisini bin bir sirinlikle kandiran kardeslerin kendisine neler yapacagini bilmeden. Kardeslerin hepsi durdu birden Yusuf’un etrafinda bir halka oldular ve halka git gide daraldi ve Yusuf’un üstüne kararti çöktü. Aglamaya basladi Yusuf çünkü dokuz kardes kendisini öldürme fikrindeydi…
 
Çöle aksam iniyordu. Iniyordu on kardes evlerine. Birinin elinde kanli gömlek baslari önlerinde yaklastilar babalarina. Tek tek saydi Yakup bir koku eksikti; Yusuf’un kokusu. Sordu baba Yakup nerde Yusuf’um diye. En büyük kardes cevapladi oyun oynarken her birimiz dagildik bir yere Yusuf’u da tembihledik bizden uzaklasma diye. Sonra bir baktik ki Yusuf yok. Evet, baba onu aradim ama bulamadik. Sonra bir tepeye çiktik akbabalari gördük o tarafa kostuk. Gördük ki kayalarin içinde kanli bir ceset, paramparça. Besbelli bir kurt parçalamis Yusuf’u.  Onu oraya gömdük görsen dayanamazsin diye. Ve ondan geriye kalan su gördügün kanli gömlek.
 
Yakup’un yüregi canlar canina, lime lime. Öptü, kokladi baba gömlegi, sürdü yanagina. Bu gömlek Yusuf’umun gömlegi onun kokusu! Ah cigerparem, can parem Yusuf’um benim diye inledi agladi agladi. Sonra döndü ogullarina. Bir kurda iftira atiyorsunuz, bu nasil bir kurtmus ki Yusuf’u yemiste gömlek sapasaglam kalmis. Bir çizik bile yok üzerinde.
 
Cebrail indi gökten ve dedi ki Yakup’a Yüce Allah’in sana selami var oglun peygamberlik yolunun çile basamaklarinda ilerliyor elbet bir gün birbirinize kavusacaksiniz…
 
Yusuf’u içi olabildigince derin, karanlik, dar bir kuyunun yanina getirip atmisti içlerine fesat islemis kardesler. Yusuf düsmemek için kollarini gerse de atmislardi zalim kardesler acimadan. Tam kuyunun dibine düserken atasi Ibrahim’in duasini hatirladi...
 
‘Hasbünallahi ve nim’el Vekil.’
 
Allah’in emri üzerine Cebrail çarpmadan indirdi Yusuf’u kuyunun dibine. Bir tas vardi kuyunun içinde. Cebrail o tasi oturulabilir hale getirdi. Yusuf hava alsin diye kuyunun içini genisletti. Meleklerden biri insan kiligina girip bir kandil yakti, Yusuf’a hizmet etti. Kayaya çarpan dizi acimisti Yusuf’un. Annesini hatirlamisti. “Ben her aci çektigimde anami anarim, anami ararim, anama aglarim” dedi. Kardesi Bünyamin dünyaya gözlerini açtiginda gözlerini dünyaya kapamisti anasi. Ölen anasina, kardesi Bünyamin’e ve babasi Yakup’a düsünüp düsünüp hasretlerinden aglamaktadir Yusuf. Yusuf kuyuda hasret ve çile egitiminden geçerken babada Yusuf’un hasretinin gurbetine adim adim yaklasmisti. Gurbet. Bir ucu baba bir ucu ogul…
 
Kuyuda yedinci gün. Medyen’den Misir’a dogru bir kervan yol sürmekte. Kervanbasi Lahitar ömür boyu Medyen den Misir’a yük ve insan tasimis ve bir kere bile yolunu kaybetmemisti. Sulari ha bitti ha bitecek. Öncü bagirdi “Ilerde bir su kuyusu sevinin dostlar.” Diye. Birisi bakraci kuyuya indirdi ipi yukari çekmeye basladi. Zorlandi. Diger arkadasini çagirdi. Ikisi birden çekmeye basladi. Bakraci tamamen çikardiklarinda hayrete düstüler. Su beklerken su yüzlü bir çocuk. Ama öyle bir çocuk degil bir Ay parçasi. Daha önce hayatlarinda böyle bir sey görmemislerdi. Yusuf’a güzel demek, güzellige bile hakaretti. Yusuf öyle bir güzeldi ki bir bakan bir daha gözünü onun güzelliginden alamiyordu.
 
Kervanci basi olup bitene sasirdi. “Kuyularin su verdigini bilirdim ama çocuk verdigini ne gördüm nede isittim.” Dedi.
 
“Hey çocuk söyle bana in misin cin misin? Ne isin var bu kuyunun içinde, bu issiz çölde ne ararsin?”  “Efendim, kayboldum, susadim, su içmek için kuyuya egildigimde düstüm. Evim yurdum bu kuyudur. Annemi topraga verdim babami hasrete. Kavim kardes dersen kurt kus da kavimdir çali çirpi kardestir. Bir sahibim var oda Rabbim’dir.”
 
Yusuf’u kuyudan çikardi kervanci basi ve hemen ona bir nikap giymesini emretti. Elleri zincirlendi, bir deveye bindirildi ve Sehre dogru yol alindi. Günlerce yol sürüldü. Kervan bir mezarligin yanindan geçerken Yusuf annesinin mezarini gördü bayilip deveden düstü. Ayildiginda elleri bagli annesinin mezarina gitti öyle feryat edip agladi ki kervandakilerden bile onun feryadina aglayanlar oldu. Kervancilardan biri Yusuf’un kervandan geride kaldigini görünce Yusuf’un yanina geldi Yusuf’a bir tokat atip kervana geri getirdi.
 
Nil nehrinin yanindan geçiyorlardi ki daha önce Nil’in böyle aktigini hiç gören olmamisti. Sanki gökten su bosalmista bir anda nehrin suyu çogalmisti.
 
Yusuf Misir’a girer, Misir’in gözbebegi Luksor Sehri. Misir azizi'nin gözdesi “ZÜLEYHA” Züleyha’nin gözlerinde hayattan vazgeçisler. 
 
Lahitar Yusuf’u 8 ay kendi evinde hizmetli olarak kullandiktan sonra bir gün pazarda Misir azizi la karsilasirlar.  yaslidir ve genç esi Züleyha’dan evlat sahibi olamamistir. Züleyha’nin gönlünü kazanabilmek için  Yusuf’u Lahitar’dan bir kese altin karsiliginda satin alir. Lahitar’in tek bir sarti vardir kendisi yasadigi müddetçe Yusuf her sene bir ay kendisinde kalmasi. Kabul etmisti Potifar, aldi Yusuf’u her köleye yapilan bir madalyon yaptirdi. Madalyonun üstünde iki kelimelik yazi, “ZÜLEYHA’NIN KÖLESI”
 
Potifar’in elinde bir çocuk konaga dogru yürümekte. Züleyha’nin elinde bir demet nilüfer, konagin kapisinda beklemekte. Çiçekler kime Züleyha?
 
Aman Allah’im bu ne güzel sey? Bu ne sirin bir çocuk yaklas bakalim ne yaziyor madalyonunda? Henüz eli uzanmadan Potifar seslendi bu çocuk artik senin kölen. Züleyha hemen hizmetçileri çagirdi. Hemen bunu önce yikayin kokular sürün, yeni elbiseler giydirin, karnini doyurun sonrada bana odaya getirin.
 
Züleyha Yusuf’u mutlu etmek için elinden geleni yapiyordu sanki Yusuf Efendi Züleyha köleydi. Yusuf ki 12 sinde bir çocuk Züleyha 23 ünde bir kadindi.
 
Gel zaman git zaman büyüdü Yusuf. Yüzü daha da gittikçe güzellesti boyu serpildi. Züleyha ise ayni Züleyha sadece alninda birkaç kirisiklik farkiyla.
 
Misir’da daha önce görülmemis bir sey oluyordu efendi Züleyha köle Yusuf’a bir hediye veriyordu hem basit bir hediye de degil. Misirli asil bir kadin Ibrani bir köleye degerli bir yüzük veriyordu.
 
Derbederdi artik Züleyha. Neye baksa nereye baksa gördügü sadece Yusuf. En çok da Yusuf’un ellerini seyrederdi. Sirf Yusuf’un ellerini görebilmek için kâse kâse su getirmesini ister, gelen kâsedeki suyu palmiye agacina dökerdi. Yusuf’un eli ince ve zarif. Bir denizin üstünde yüzer gibi. Bir kez tutmayi denedi. Tam tutacakken Yusuf elini geri çekti. Züleyha’nin içinde bir titreme. Bu elleri görenin unutamayacagini, tutanin ise tutulacagini anladi. Yusuf’u çagirip karsisinda sepet örmesini isterdi. Onu en yakindan seyretmenin en kolay yolu buydu çünkü. Içinden neler söylemiyordu ki Yusuf’a. Züleyha bir an dokunmak istedi Yusuf’a, çekti kendini Yusuf. “Sana sepet örerken yaptigin hatayi gösterecektim” dedi Züleyha.
 
Yusuf o gün anladi efendisinin hanimi Züleyha’nin kendisine baska bir niyet besledigini. Içine bir korku düstü dua etti Allaha. “Rabbim beni kardeslerimden korudugun gibi bu kadindan da koru.” Züleyha kor içinde Yusuf korku içinde.
 
Züleyha o günden sonra Yusuf’a baska türlü bilenecekti artik. Yusuf ya benim, ya benim diyordu. Dayanilmaz olmustu Yusuf’a olan sevdasi çareyi ölümde aradi. Nil’in derinliklerine saldi kendisini. Ay isigi, yildizlar, suyun savki. Hepsi bir anda Yusuf’a dönmüstü. Vazgeçti canina kiymaktan. Ölüm hem kolay degildi hem de çare.
 
Yine bir seher vakti hizmetçileriyle Nil nehrine dogru yürümektedir Züleyha. Mini minnacik bir kus gelir konar tacinin üstüne. Bu ne bir kustur nede bir böcek ikisin arasinda bir sey. Sorar hizmetçilerine Züleyha bu kusun adi nedir diye. “Bilmiyoruz efendim ismi nedir cismi nedir kus iste” cevabini alir. Alir kusu avuçlarinin arasina “Bundan sonra ismi Yusufçuk olsun” der. Ve yusufçuk kusundan bir put yaptirir kendine.
 
Züleyha’nin bakislari artik Yusuf’a karsi degismisti. Sefkatin yerini sehvet almisti. Bir gece Potifar bu gece evde olmayacagini söylemisti. Züleyha hemen odasini hizmetçilerine hazirlatip “Artik zamani geldi Yusuf bu gece benim” diyordu kendi kendine. Ama bilmiyordu ki Yusuf bir peygamber ve ismet sifatina sahip.
 
“Ne oldu da gecenin bir vakti çagirdi beni efendimin hanimi. Hem efendim bu gece evde de yok.” Dedi kendi kendine Yusuf. Çaldi kapiyi girdi içeri Yusuf. Yusuf yatakta yatan Züleyha dan önce on bir yildizi gördü rüyasini hatirladi.
 
Züleyha çagirdi Yusuf’u yanina. Yusuf “Allah’tan korkarim sen benim efendimin karisisin. Beni günahina ortak etme Allah seni islah etsin.” Dedi. Ne kadar ugrastiysa da ikna edemedi Yusuf’u. Zindana attiririm seni dedi Yusuf’a o da çare etmedi. Yusuf kapiya yöneldi çikmak için Züleyha da kostu kapiya Yusuf’un çikmasini engellemek için. Arkadan Yusuf’un gömlegini tutunca yirtildi Yusuf’un gömlegi. Tam kapi açildi ki karsilarinda Yusuf’un efendisi Züleyha’nin kocasi Potifar. Isini erken bitirmiste ve dönmüstü eve.
 
“Nedir bu haliniz gecenin bu vakti Yusuf’un ne isi var odamizda.” Dedi Potifar. Züleyha zangir zangir titremekte, lakin bu titremesini tacize ugrayan bir kadin olarak göstermektedir.
Apar topar divana götürüldü Yusuf. Kadi uykusundan uyandirildi. Kâtip kagitlari kapip geldi.  Sahitler tek tek huzura geldi. Yalana sahitlik edildi. Divana ne gerek var suçlu belli Yusuf!!!
Gecenin bir vakti uyandirilan kadi söze basladi ve olup biteni kim anlatacak dedi. Züleyha çikti bir adim öne aglayarak basladigi sözlerine hiçkirikla bitirdi. Sahitlerin hepsine ayni sözler ezberletilmis.
 
Söz sirasi Yusuf da. Besmeleyle basladi sözlerine. Kadi arkani dön dedi Yusuf’a. Bakti ki Yusuf’un gömlegi arkadan yirtilmis. “Eger kölenin gömlegi önden yirtilmis olsaydi sizlere inanirdim ama belli ki kaçan Yusuf kovalayan Züleyha. Siz yalanci sahitler yalan söylediginiz için bir hafta zindanda yatacaksiniz bu mesele artik Potifar la karisi Züleyha arasindadir. Simdi dagilin.” Dedi.
 
Potifar Züleyha ya siki bir samar atmayi düsünmekte fakat buna güce yetmemektedir. Itibari serefi bes para olmustur. Züleyha ise vurdumduymaz hala Yusuf’u elde etmenin pesinde. Üstüne kocasini azarlayip Yusuf’u zindana attirmadan senin koynuna girmem demektedir Potifara.
 
Misir da bir fitne, bir fesat, bir dedikodu, bir hayiflanma! Nasil olurda asil bir kadin kölesiyle kocasini aldatmaya kalkar. Kendine yakisir birini bulamamis mi? Misir da o kadar soylu erkek varken bir köleye mi muhtaç kalmis? Vah zavalli vah.
 
Koskoca bir sehir Züleyha’yi kiniyordu. Züleyha hangi mazeretle karsilarina çikarsa çiksin kimsenin inanmayacagini biliyordu. Hemen bir ziyafet tertipledi sarayda. Tüm misirli kadinlari çagirdi. Hizmetçilerine Yusuf’u hazirlamalarini emretti. Kadinlara ikram olarak getirilen turuncun yanina iyice bilenmis biçak konmasini istedi. Tam o sirada Yusuf’u içeri getirin dedi ve Yusuf geldi. Kadinlar Yusuf’un güzelligi karsisinda ellerinden akan kanin farkinda bile degiller. Lal olmus diller kaskati kesilmis bedenler. Züleyha biraz daha bekleseydi kadinlar bileklerini dograyacakti ki merhamete geldi ve Yusuf’u çikardi odadan.
“Affet bizi Züleyha. Senin günahini almisiz. Senin yerinde kim olsa aynisin yapardi.” Dediler Züleyha’ya. Hak verdi kadinlar Züleyha’ya. Fakat Züleyha bir seyi hesaba katmamisti. Yusuf’un güzelligini görenler Yusuf’a sahip olmak isteyeceklerdi. Züleyha geç farkina varmisti ama is isten geçmisti.
 
Hemen bir plan yapti Züleyha. Yusuf kendisinden baskasina yar olmamaliydi. Ya kendisinin olacakti yâda kimsenin. Züleyha ile birlikte sekiz yilan dilli kadin Yusuf’a iftira atacaklardi. Hep birlikte yüksek kadinin huzuruna varip verdiler veristirdiler Yusuf’a.
 
Kadi çagirdi Yusuf’u ve sordu ona. “tanir misin bu kadinlari?” sadece birini tanirim dedi Yusuf. Züleyha’yi. “Bu kadinlari taciz ediyormussun” dedi kadi. Yusuf Rabbim ’den korkarim dedi Yusuf. “Suçunu kabul edersen seksen kirbaçla cezalandirilirsin, inkâr edersen sonun zindandir” dedi kadi. Yusuf zindan benim için daha hayirlidir dedi ve Misir tarihinin en kisa durusmasi bitti. Yüksek kadi kararini açikladi. Ömür boyu zindanda kalacakti Yusuf.
 
Zindandakiler haberini almisti Yusuf’un. Nasil olurda bir köle efendisinin karisina sarkardi. Gelsin ona gününü gösterecegiz diye sikilmisti yumruklar. Ve Yusuf zindanda. Yüzünde tebessüm. Zindana giren biri nasil tebessüm eder ki? Usulca bir duvarin dibine oturup zindani seçmekle özgürlügü seçtin uyan bir diger rüyadan ey Yusuf!
 
Zindan artik Medrese-i Yusufiye olmustur. Yusuf’un yanina gelen her mahkûm, her cani, her eskiya, irsat olup geri dönmüstür. Yusuf’un agzindan çikan her harf her kelime mahkûmlarin her birini farkli farkli diyarlara götürmüstür. Yusuf rüyalari da yorumlamaktadir. Bir sabah uyanan ve birbirine yakin rüya gören iki mahkûm hizlica Yusuf’un yanina geldiler ve rüyalarini anlattilar.
 
Ilki; “var gücümle kosuyordum. Arkamda bir aslan vardi elimde bir ayna. Aynayi simsiki tutuyordum. Köpek gibi kosuyordum. Kosarken ayagim bir tasa takildi ve yüzükoyun yere düstüm. Aynam yere düsüp param parça olmustu. Korktum. Sonra uyandim. Nedir bu rüyanin mesaji.” Dedi. Yusuf “Ayna inançtir, köpek gibi kosmak aç gözlülük. Aslan vicdan. Aynanin kirilmasi da ihanet ettiginin ve isledigin suçun kefareti. Firavun seni idam ettirecek.
Sonra digerine döner Yusuf ve söyle der. Sizin burada bulunmanizin nedeni firavuna karsi düzenlenen suikastin içinde bulanmaniz degil mi? Tahkikat bitince suçlu olanda suçsuz olanda ortaya çikacak. Suçlu bulanan asilacak suçsuz olan zindandan çikacak. Kim suçlu çikacak diye merak ediyorsaniz söyleyeyim dedi.
 
Ikisi birden biz seni kandirdik ve böyle bir rüya uydurduk diyerekten akillarinca Yusuf ile alay ettiler. Aslinda ikisi de sonucu ögrenmekten korktuklari için böyle bir sey dediler. Yusuf bu marifeti sayesinde zindanda herkesin üstadi olmustu.
 
Züleyha ise yaptigina bin pisman olmustu hatta bir gece Yusuf’u görebilmek için zindana gidip zindanciya bolca rüsvet verip Yusuf’u bir süre seyretmisti. Hatta dayanamayip Yusuf’a bir mektup bile yazmisti. Ona olan askinin sadece sehvetle olmadigini ona kara sevdayla tutuldugunu yazmisti ama bir türlü Yusuf’tan bir cevap alamamisti. Dayanamayip ikinci bir mektup yazmisti ama ne yazik ki yine cevap yok.
 
Misir’in firavunu Ekinatu bir gece korkuyla uykusundan uyanmisti. Gördügü rüyanin sadece bir rüya olmadigini düsünüyordu. Bu rüyanin bir mesaj oldugu besbelliydi. Rüyasini vezirlere, âlimlere, misirdaki tüm ilim irfan sahiplerine anlatmisti fakat kimse bu karisik rüyayi yorumlayamamisti. Öyle ki tüm misir firavunun rüyasini konusur hale gelmisti. Cahil ve de bilgisiz halk sadece bir rüya oldugunu firavunun bu kadar abartmasinin yersiz oldugunu düsünüyordu. Firavun derin bir çikmazin içerisindeydi ki o sirada Yusuf ile zindanda beraber kalan ve suçsuzlugu ortaya çikinca zindandan çikarilan kisi firavunun huzuruna vardi. Firavuna Yusuf’tan bahsetti. Zindandayken Yusuf’a gördügü bir rüyayi anlatmis Yusuf’ta kendisine özgürlügüne kavusacagini söylemisti. Ve olay aynen öyle cereyan etmisti. Firavundan Yusuf’la görüsmek için izin istedi. Firavunda kabul etti.
 
Saki Yusuf’un yanina geldi ve firavunun bir riya gördügünü kimsenin bu rüyayi yorumlayamadigini söyledi. Yusuf zindandan firavunun huzuruna aklanmadan çikmam. Firavuna geri dön ve ona bana iftira atan kadinlari tekrar bir araya getirmesini ve benim suçsuzlugumu açiga çikarmasini iste dedi.
 
Firavun hemen kurdu mahkemeyi. Kadinlarin ikisi hariç hepsi hazirdir. Biri Nil’de bogulan Keftar digeri ise Züleyha.
 
Kadinlarin her biri tek tek itiraf ettiler yillar önce Züleyha ile birlesip Yusuf’a iftira ettiklerine. En son Züleyha da gelip Yusuf’un suçsuz oldugunu söyleyince Yusuf nihayet özgürlügüne kavusmus oldu.
 
Yusuf ile firavun sarayin bahçesinde yürümeye basladilar. Firavun gördügü rüyayi anlatmaya basladi. “Bir çöldeydim. Ayaklarim çiplak. Üzerimde kölelerin giydigine benzeyen bir elbise perisan bir halde. Çölde parlayan günesin yakici sicakligi. Öyle bir haldeyim ki iskeletten biraz sisman. Bir sahneye bakiyorum ve o sahneyi çözmeye çalisiyorum. 7 zayif ve ciliz inek 7 semiz inegi yemekte. O ciliz ineklerin açlik kokan nefeslerine kan kokusu karismis. Parçalara ayrilan semiz ineklerinin aci dolu bagirislari… 7 kuru basak kirip geçirmektedir 7 yesil basagi ve sayiklayarak uyandim. Rüyamin ne mesaj içerdigini anlat bana der Yusuf’a.
 
Yusuf baslar anlatmaya; 7 sene topraklariniza bugday ve arpa ekersiniz. Elde ettiginiz hasadi basaklarinda muhafaza edip taneleri çikarmazsiniz. Sadece ihtiyaciniz olani çikartirsiniz. Digerlerini ise kurtlar yememesi için basaklarinda muhafaza etmelisiniz. Gördügünüz semiz inekler ve yesil basaklar bu bolluk seneleridir. Bu bolluk senelerinden sonra 7 sene siddetli kitlik ve kuraklik gelir. Bu 7 senede de önceki 7 seneden sakladiginiz hasilati yersiniz. Ancak tohumluk için biraz muhafaza edersiniz. Gördügünüz zayif inekler ve kuru basaklar kitlik seneleridir. Bu 7 seneden sonraki yil bolluk yilidir ki bol bol yagmur yagacak her türlü gida yetisecektir.
 
Firavun Yusuf’u dikkatle dinledikten sonra “Zindan da peygamber oldugunu söylemissin, birçok kisiyi sohbetinle aydinlatip islah etmissin. Bu nur sözlerden bana da yok mudur.” der ve Yusuf’la da baslarlar sohbete. En sonunda firavun Yusuf’a senin peygamberligine ve de getirdiklerine iman ettim diyerek sarilir Yusuf’a…
 
Zindan çikisi, rüya tabiri sonrasinda Yusuf’u vezir yapar firavun Ekinatu. Artik tüm Misir’in da kendisi gibi iman etmesini istemistir Yusuf’tan. Yusuf bir konusma yapmistir Misir ahalisine. Herkes duyar bu konusmayi Züleyha hariç. Çoktan kocasiyla beraber Misir’i terk etmistir. Ve artik o bir müminedir…
 
7 yil imtihani basladi en sonunda. Bereketle dolu 7 sene. Tipki rüyada oldugu gibi. Yusuf rüyanin bir hikmetini kendine saklamisti. Kitlik kendisini kuyuya atan kardeslerini Kenan sehrinden Misir’a getirecekti. Geldiler en sonunda, çiktilar Yusuf’un huzuruna. Fakat taniyamadilar. Kardesleri dertlerin anlatmak için Ibranice konusunca Yusuf hemen tanidi onlari. Aradan tam 20 yil geçmisti. Kardesler Yusuf’un Misir Aziz’i oldugunu hayal bile etmemislerdir.
 
Anlattilar dertlerini Yusuf’a. Erzak satin almak için geldiklerini söylediler. Kenan sehrinde peygamberligi ile bilinen Yakup’un çocuklariyiz dediler. Yusuf kaç kardes olduklarini sordu kardeslere. Kardesler 12 kardes olduklarini, birinin babalarinin yaninda oldugunu, diger kardeslerinin ise öldügünü söylediler. Yusuf diger kardesinizde buraya gelmeden size itimat edemem dedi. Aranizdan biri burada rehin kalacak digerleriniz ise diger kardesi almaya gidecek. Kura çekildi. Ve kurada Yusuf’un ölümden kurtulmasini saglayan Semun çikti.
 
Kardesler bir ay içinde alip getirdiler en küçük kardes olan Bünyamin’i. Yusuf kardesleri ikiser ikiser ayri odalara aldi, tek kalan Bünyamin’ini de kendisiyle ayni odada kalmasini buyurdu. Ve o gece anlatti Bünyamin’e kendisinin kardesi Yusuf oldugunu. Bir plan yaptilar kardesi Bünyamin ile. Yusuf Bünyamin’i Kenan sehrinden getiren ve Bünyamin’i korumak için Yakup’a Allah sözü veren kardeslere bir ders vermekti.
 
Kardesler Misir dan ayrilirken her birine bir deve yükü zahire verilmisti. Gizliden Bünyamin’in çuvalina bir altin tas koymustu Yusuf. Sehrin çikisinda memurlar kardeslerin pesinden gidip hepsini aramisti ve bulmuslardi tasi. Yusuf misir hükmü olmayan fakat kardes Bünyamin’i alikoymak için bir hüküm vermisti. Bünyamin köle olarak Misir da kalacakti!
 
On kardes simdi daha bezgin. Nasil anlatacaklardi babalarina Bünyamin’i koruyamadiklarin. Bundan yillar önce “onu koruruz” diye söz verip te Yusuf’u öldüren kardesler bugün Bünyamin’in Misir’a köle olarak kaldigi haberini babalarina nasil vereceklerdi. Yakup ki acisindan, kederinden o kadar aglamis ki artik kör olmustur. Ama çare yok anlatmak zorundadir kardesler. Yakup’a olan biteni anlatinca içi buz kesilmistir. Bir evladini daha kaybetmis Hz. Peygamber. Fakat Bünyamin’e verilen hükmün Misir hükmü olmadigini, hükmü veren Misir Aziz’inin Yusuf oldugunu anlamistir. Hak verdi Yusuf’una. Imtihanlardan geçen Yusuf simdi kardeslerini imtihan ediyordu.
 
Bir mektup yazdi ardindan ve kardeslere verdi. Gidip Bünyamin’i kurtarmamalarini ve mektubu da Misir’in vezirine vermelerini istedi evlatlarindan. Kardesler tekrar huzurda, Yusuf’a yalvarislar… Yusuf babasinin yazdigi mektubu okuyunca iyice bugulandi gözleri. Hemen bir sofra hazirlatti kardeslerine. Ardindan Bünyamin gözüktü. Sanki köle degil de bir prens gibi hizmet görüyordu. Kardesler olup bitenin ne oldugunu Bünyamin’e sorunca dayanamadi söyledi. Misir azizi olan Yusuf sizin yillar önce kuyuya attiginiz agabeyim Yusuf’tur. Odayi bir sessizlik ve telas sardi. Yusuf bizi öldürecek! Ve kapidan göründü Yusuf, yüzünde çocuklugundan kalan tatli tebessümüyle tek tek sarildi kardeslerine. Ben sizi affettim kardeslerim artik babama kavusma zamanidir dedi ve düstüler yola.,
 
Önce kokusu girdi Yusuf’un içeriye ardindan sesi ve sonra da kendisi. “Ben senin Yusuf’unum geldim babam.” Diye fisildadi babasina. Agladilar yanaklarindan oluk oluk yas aka aka. Çikardi gömlegini sirtindan sürdü babasinin yüzüne, yanagina ve gözlerine. Bir anda açiliverdi kör olan gözler. Kardesler bir mucizeye daha sahitlik ediyordu. Yusuf babasini ve kardeslerini alip Misir’a dönüyordu…
 
Yusuf’un kalbinin derinliklerinden gelen bir ses “Haydi Züleyha’yi bul!” Sahi neredeydi Züleyha. Aç midir? Susuz mudur? Ne yer? Ne içer? Yoksa bu Züleyha’yi bulma istegi de mi bir imtihandi? Karar verdi Züleyha’yi bulacakti. Atlilar sardi dört bir yana. Haber tez geldi. Züleyha bir virane bir köyde tek basina yasarmis. Kimisi deli dermis ona kimisi meczup. Yusuf kardesi Bünyamin ile yola koyuldu Züleyha’nin kaldigi köye dogru.
 
 
Buldu Züleyha’yi Yusuf. Çaldi kapiyi usulca. Ben geldim Züleyha yandigin kadar yakamadigin, Misirli kadinlarin görünce parmaklarini kestigi, Allah’in kölesi peygamber olan Yusuf geldi. Girdiler içeriye konustular eskiden. Züleyha “Artik anladim ki kula köle olunur ama âsik olunmazmis. Ben seni sen için sevmistim. Meger sevilen Allah için sevilirse güzelmis. Var git yoluna artik benden sana hayir gelmez” demisti. Züleyha’nin aski beseri asktan Ilahi aska vukuu bulmustu. Züleyha Yusuf için atasi olan peygamber Ibrahim’in atesi gibi imtihandi kendisi için. Konusmanin sonunda Züleyha yere yigilmisti agzinda tek bir ses yankilanir “YUSUF SEN BANA KÜLLI HARAMSIN! HARAM !...
 
ASKIN MEALI 1 - YUSUF VE ZÜLEYHA
SINAN YAGMUR
KARATAY AKADEMI YAYINLARI
2012

Benzer Kitaplar