AKIL OYUNU

AKIL OYUNU

Fevzi BOZKURT
Politika


ÖNSÖZ 'KOMPLO ÇAGI'NIN ÖZETI
 
'Komplo Teorisi' olgusunu Erol Mütercimler ülkemizde güncellestirdi ve strateji alaninin bir unsuru olarak toplumsal/popüler kültürümüze kazandirdi.  Bu cesurca bir girisim oldu. Zira 'Komplo Teorileri' üretmek ve bunlari pratige geçirmek; emperyalist odaklarin bir 'saldiri' araci/yöntemi ve ayricaligi idi. Ancak 'savunmadaki' hedef kitlelerin/ülkelerin de ayni yönteme basvurmalari; 'saldirgana karsi saldirma' anlamina geliyordu ki bu durum emperyalist cephenin yaygin biçimde tepki göstermesine neden oluyordu. Çünkü 'Komplo Teorisi' üretme tekelini elinde tutan emperyalist odaklarin ülkemizdeki 'profesyonel isbirlikçi uzantilari'; kendilerine karsi üretilecek Komplo Teorileri'nin tekellerini sarsacagini, 'komplolarini ve komplocu-luklarmi'  desifre edecegini düsünüyorlardi.   Bu nedenle de komplolarini 'fas edebilecek' her türlü iddiayi, ithami ve sergilenen ipuçlarini 'paranoya' olarak adlandiriyor; sanki 'paranoyanin' es anlami imis gibi bazen de 'Komplo Teorisi üretme' olgusunu/suçlamasini kullaniyorlardi. Böylece kendileri durmadan 'komplo teorileri' üreterek uygun bulduklari 'teorileri' pratige dönüstürüyor, komplolar düzenliyor... Buna karsi direnenlerin  ayni yöntemle  Komplo Teorileri üretmekle' suçlayip asagiliyorlardi.  Bu son derece 'profesyonelce' ve 'seytanca' uygulanan bir yöntemdi. Uygulama alanlarinin basinda medya yer aliyor; özellikle 1985-1995 sürecinde ekranlar, 'profesyonel isbirlikçilerin' etkin bir 'komplo silahi' olarak kullaniliyordu. Bu yol ile ulusalliga ve devlete karsi üretilen 'Komplo Teorileri' henüz son derece 'deneyimsiz' ve 'saf konumda bulunan kamuoyunu derinden etkiliyor, oradan oraya savurarak 'düsünsel bakimdan' adeta saskina çeviriyor, pusuya düsürüyorlardi.Gerçi 'profesyonel isbirlikçileri' Komplo Teorileri üretmek konusunda gerçek yüzlerini 1985-1995 sürecinde gösteriyorlardi ama esasinda 1970-1985 sürecinde bizatihi 'ajan-provokatörlük' yaparak -senaryolari yurtdisinda hazirlanan- 'komplolari' teoriden pratige dönüstürüyorlardi. Bu profesyoneller o denli deneyim ve para kazaniyorlardi ki; 'komplo teorisyenligini' tekellerinde tuttukça, bu verimli gelir kaynaginin kendi banka       jkontolarma servet akitmayi sürdürecegini hesapliyorlardi. Bu nedenle 'Kontra-Komplo Teorileri' üretenlere karsi savas açiyor,onlari 'paranoyaklikla' özdeslestirerek 'Komplo Teorileri üretmekle' itham ediyor, asagiliyor, alay ediyorlardi. Iste bu zeminde Erol Mütercimler ortaya çikiyor: 
"Evet! Ben Komplo Teorisi yapiyorum," diyerek meydan okuyordu. Üstelik 'ürettigi teorilerle' birçok 'komployu' desifre ve fas ediyor, oynanan oyunlari kamuoyunun gözleri önüne seriyordu. Mütercimler bununla da kalmiyordu. Komplo Teorisi'nin, stratejinin ana unsurlarindan biri ve vazgeçilmezi oldugunu vurguluyor, düzenlenen 'komplolarin' tuzagina düsmemek için 'karsi teorilerin' sürekli üretilerek adeta 'zihinsel panzeluY olusturulmasi gerektigini savunuyordu. Geçen on yillik süre içinde'Komplo Teorisi' olgusunun toplumsal zeminde  bir asagilama ve alay sözcügü olarak degil- ciddi tartisma zemini bulmasi, Dr.Mütercimler'in göreceli olarak basarisini da dosta düsmana kabul ettiriyordu.  Onun bu basarisi teorileri pratige çeviren 'profesyonel isbirlikçilerin' 'provokatif komploculugunu' su yüzüne çikariyor, yüzlerindeki maskeyi indiriyor ve onlarin 'kirli tekellerini' kirarak böylece 'ulusalcilar ile 'emperyalist cephe' arasinda devam eden 'örtülü mücadele' nispî bir dengeye kavusuyordu. Kisacasi emperyalist 'hareket merkezleri' ile ajan-provokatör profesyonel isbirlikçileri; bu ülkede, eskiden oldugu gibi kolayca tuzaklar kuramiyorlardi. Kurduklari tuzaklarin karsitlari tarafindan desifre oldugunu görerek bu alanda geri adimlar atmak, en azindan daha temkinli olmak zorunda kaliyorlardi. Mütercimler sadece 'komplolari' desifre etmekle ve 'Komplo Teorilerini' tartismakla kalmiyor; konuyu bir bakima biraz da felsefî zeminde irdeliyordu. Komplo Teorileri'nin ne ölüp ne olmadigi tartismalarinin giderek yayginlasmasinda ve yogunlasmasinda bugün, her zamankinden daha büyük yararlar bulunuyor. Bu nedenle tartismanin sonlandirilmamasi, sürdürülerek ve yaygin katilimlarla her gün yenilenmesi, kapsaminin ve düzeyinin yükseltilmesi gerekiyor. Kisacasi konuya her alanda ve düzeyde katkida bulunulmasi zorunlulugu bütün ivediligi ve yalinligiyla ortada duruyor.
 
* * *                                                    
Bir kavramin tam olarak belirlenebilmesi, algilanabilmesi ve         tartisilabilmesi öncelikle o kavrami ifade eden sözcügün/sözcüklerin irdelenerek yerli yerine oturtulmasi, kapsaminin ve sinirlarinin hakkiyla saptanmasi ile mümkün olabilir. Eger bu irdeleme sig bir düzeyde yapilacak olursa 'teori' ile 'pratik' arasinda ciddi bir uyumsuzluk meydana gelebilir ki; yaklasim ne denli samimi olursa olsun, amaçlanan sonuç ve verim elde edilemez. Özellikle 'Komplo Teorileri' gibi sinirlarinin saptanmasi son derece zor, kapsami baska olgu ve olusumlarin kapsami ile örtüsen bir kavramin 'sözcük olarak' yeterince 'belirlenmemesi', amaçlanan olumlu /verimli sonucun gözden ve elden kaçmasina neden olabilir. 
                                                 
 
Ahi Oyunu
Saptama -1
 
Hemen kaydetmek gerekir ki "komplo" sözcügü, akraba-lik/hisimlik bakimindan son derce genis ve zengin bir kapsama sahip bulunuyor.
Örnegin; desise, entrika, hile, fesat, tertip, düzen, dolap, düzenci, tertipçi, fesatçi, hilekâr, entrikaci, dessas sözcükleri ile 'komplo' sözcügü arasindaki 'hisimligi' çözümlemeden olumlu bir sonuca ulasmak mümkün degildir. Kaldi ki; 'komplo teoris-yenligini' hilekârlik veya tertipçilik vs. gibi sözcüklerden -anlamlarindan- arindirarak 'aklamaya çalismak' da hiçbir yarar saglamaz. Sadece 'Komplo Teorileri'nin kapsamini -elementlerini- daraltmaya yol açar ki, bu da sonuçta 'amaci' saptirabilir.
 
Simdi, biraz daha irdeleyelim: Büyük Larousse 'Komplo' sözcügünü söyle anlamlandirmis bulunuyor: I. Bir kimseye ya da bir kuruma karsi toplu olarak ve gizlice alinan karar. 2. Toplu olarak ve gizlice yürütülen herhangi bir plan: Komplo hazirlamak. 3. Komplo kurmak; bir kimseye ya da bir kuruma zarar vermek amaciyla gizlice ve toplu olarak karar almak." (Büyük Larousse-Gelisim Yayinlari-Ist. 1986-C. II, S.6916)       Bu tanimlamada ortak noktalari, komplonun bireysel degil 'toplu' yapilmasi; bir 'karar veya 'plan'a dayanmasi; 'gizlilik' kuralina uyulmasi teskil ediyor. Ilk bakista konu bu denli dar bir kapsamla sinirlanmis görünüyorsa da 'komplo' sözcügünün 'hisimlari' gerçek kapsamin farkli oldugunu gösteriyor. Örnegin; 'tertip' sözcügü 'mecazî hisimlik' ile 'komplo' sözcügüne farkli bir boyut kazandiriyor: "Tertip (Arapça): (...) 4. (mecaz) Hile, düzen, komplo (...)"\ (TDK., Türkçe Sözlük-C 2, S. 146) Görüldügü gibi 'komplo' sözcügü mecazî olarak- 'hile ve düzen' sözcükleriyle 'ayni anlam kapsaminda' da kullanilabiliyor. 'Hile ve Düzen' ile 'komplo' sözcükleri 'tertip' sözcügünün semsiyesi altinda bir araya geldiklerine göre; dogal olarak  'komplocu' ile 'tertipçi' sözcükleri arasinda da bir akrabalik tesis edilmis bulunuyor. 'Tertipçi (Arapça): I. Tertip eden. bir amaca ulasmak için kötü bir hareket veya durum düzenleyen (kimse). " (TDK., Türkçe Sözlük-C. 2., S. 146) Bu hisimliklar 'komplo' sözcügünün anlami ile ilgili önemli bir ayirimi da ortaya çikarmis bulunuyor. 'Komplo'nun karsiligi 'tertip'; 'komplocu'nun karsiligi 'tertipçi' olduguna göre; 'komplo'nun ille de bir 'topluluk/grup' tarafindan gerçeklestirilmesi gerekmedigi anlami çikiyor. Zira bireyler de 'komplo' hazirlayabiliyorlar. Ancak daha da önemli olan hususu; 'Komplo' ve 'hile' sözcüklerinin 'tertip' semsiyesi altinda bulunmalari teskil ediyor. Isin içine 'hile' karisinca Büyük Larousse'un 'komplo' tanimlamasinin eksik kaldigi anlasiliyor. Zira 'hile' su anlamlari da içeriyor: 
                                                                   
"Hile (Arapça): I. Birini aldatmak, yaniltmak için yapilan düzen, dolap, oyun, desise, entrika, 2. Çikar saglamak için bir seye degersiz bir sey katmak. " (TDK., Türkçe Sözlük-C. 2, S. 645)
 
Saptama-2
 
Komplo'nun 'tertip' üzerinden 'hile' ile tesis etmis oldugu hisimlik, kaçinilmaz olarak 'hile'nin bünyesinde toplamis oldugu tüm özellikleri komplonun kapsamina sokmus bulunuyor ki, bu anahtar sözcük, düzen, dolap, desise, entrika'yi da kapsama disinda birakmiyor. 'Düzen' ve 'tertip' sözcükleri arasindaki hisimlik, 'komplo' sözcügünün, bu anlamlari da içermesi bakimindan büyük önem tasiyor. Hele 'entrika' ve 'desise' sözcüklerinin de bu siralamada yer almasi, Büyük Larousse'un tanimlamasinin ne denli 'kisir bir yaklasimla yapildigim da gözler önüne seriyor. "Entrika (italyanca): I. Bir çikar saglamak ya da bir kimseye zarar vermek için gizlice ya da kurnazca hazirlanan düzen, hile 2. Entrika çevirmek; oyun, hile, düzenle amacina ulasmaya çaIismak. " (Büyük Larousse-Age. -C. 6, S. 3734)  'Desise'ye gelince: "Desise (Arapça): Hile, oyun/aldatma. " (Büyük Larousse-Age. -C 5. G. 3077) Tüm bu veriler çerçevesinde komplo' sözcügünün daha kapsamli ve daha 'sakinmasiz' bir tanimim yapmak gerekiyor.
 
Saptama -3
 
Komplo: Bireyin veya grubun (zümrenin/toplulugun), diger bireylere, gruplara veya toplumun bütününe karsi dogrudan veya dolayli yollarla çikar saglamak veya otorite tesis etmek amaciyla 'hile, desise, entrika, tertip ve fesat yöntemlerini kullanarak' -hukuk kapsamini gözetmeden- gizlice 'kararlar almak', 'planlar yapmak' ve bunlari sistemli bir sekilde yasama geçirmektir, ('Teorileri' sözcügü bu tanimin son tezini, 'sistemli biçimde yasama geçirmektir' iddiasini ortadan kaldiriyor ve 'Komplo Teorileri üretmeyi' suç kapsamindan çikararak 'düsünce özgürlügü' kapsamina sokuyor.)
 
Hiç süphe yok ki bu tanimin kapsamini daha da derinlestirerek genisletmek mümkün. Zaten yukaridaki tanim 'komplo' sözcügünün kapsadigi 'asgari' alanin sinirlarini belirliyor.
 
Ne var ki 'Komplo Teorileri' tanimi, 'komplo'nun anlaminin disinda ele alarak, daha ayrintili bir biçimde irdelemek gerekiyor.
 
***
'Komplo' sözcügü Fransizca asilli bir sözcük olmasina karsin, hisimlari sayilan 'desise, hile, fesat, tertip' gibi sözcüklerin hepsinin -ki 'entrika' Italyanca asilli- Arapça kökenli olmasi, sosyolojik bakimdan ortaya son derece ilginç bir tablo çikariyor. Dikkat edilecek olursa bu sözcüklerin hiçbiri Türkçe kimligi tasimiyor.
 
Sözcüklerin Arap sosyal yasamindan kaynaklanmasi, Arap kimliginin 'desiseci (dessas), hilekâr, fesatçi, tertipçi', Fransizca tanimi ile 'komplocu', Italyanca tanimi ile 'entrikaci' olmalarindan mi kaynaklaniyor? Eger öyle ise Bedevîlik olgusu öne çikiyor ki 'konar-göçer* kimliginin de sorgulanmasini gerektiriyor. Oysa komplo/komplocu, entrika/entrikaci sözcükleri de dahil, Arapça kökenli 'hisim sözcüklerin' hiçbirinin Türkçe'de karsiligi bulunmuyor.
 
Saptama -4
 
Italyanca 'entrika' ile hisim olan Fransizca 'komplo' sözcügü batida nasil ki 'kentsel yasamin sosyal davranis biçimlerinden' bazilarini tanimlamak için kullaniliyorsa Arapça'daki karsiligi olan 'desise, hile, fesat, tertip' kelimeleri de 'çölde yasayan Bedevilerin' degil, 'Medine' adi verilen kentlerde yasayan Arap halkin sosyal davranis biçimlerinden bazilarini karsilayarak, 'aralarindaki benzesmeyi' de ifade edip ortaya koyuyor. Bir baska ifade ile bu sözcüklerin Türkçe karsiliklarinin bulunmamasina karsilik, Fransizca ve Italyanca ile olan akrabaliklar Araplarla digerleri arasindaki davranis biçimlerinin örtüsmesini de simgeliyor.
 
Bu görüsten hareket edilince 'Komplo Teorisi' sözcügünün kavramsal kökenini dogal olarak Avrupa dillerinde de aramak gerekiyor. Zira her alanda oldugu gibi 'komplo' alaninda da çikis Arap/urban kökenli olsa bile Batili urbanin elinde sistemati-ze edilerek daha bilimsel bir düzeye yükseltilmesi tezini reddetmek olanagi bulunmuyor.
 
Örnegin Türkçe sözcüklerde 'Komplo Teorisi' sözcügü/kavrami yer almiyor. Ancak Almanca'da bu sözcük/kavram 'Verschwörungstheori' olarak yer aliyor. Üstelik bu tanim bir bakima 'sosyal analiz' niteligi de tasiyor.
Almanca 'Verschwörung', Fransizca 'komplo' anlamina geliyor. Komplocu'nun Almanca karsiligi ise Verschwörer...' 
 
Verschwörungstheori'ye gelince: "Toplumun egemen gruplarindan birinin mesruiyetinin zayiflamasi halinde, egemenligini sürdürebilmek için iç kaynakli örnegin sosyal bir grubu, belli bir irki veya azinligi bahane ederek- yahut dis kaynakli bir düsman göstererek (bahane ederek) yaratmasi. Bu krizi bahane ederek kendisinin elestirilmesini (hedef durumuna getirilmesini) engellemesi. " (Far-biges Grosses Volkslexikon-Mannheim, 1981 -C 2, S. 165)
 
'Komplo Teorileri'nin yukaridaki tanimini ayristirmadan önce 'komplo' sözcügü ile 'Komplo Teorileri' arasindaki ilintiyi ele almak daha dogru olur. 'Komplo' sözcügü ile 'Komplo Teorileri' birbirinden son derece farkli kavramlari ifade ediyor gibi görünse de, 'Komplo'nun ve onunla hisim olan tüm diger kavramlarin 'Komplo Teorileri' içinde 'yöntemler ve araçlar olarak yer almasi yadsinamaz. Bir baska ifade ile 'komplo' ile 'Komplo Teorileri' ayni kavram/olgunun/olusumlarin -ayni süreç içinde- birbirini izleyen evreleri sayilir. Komplo ile Komplo Teorileri arasindaki fark 'teorileri sözcügünden kaynaklaniyor ki bu sözcük üzerinde daha fazla durmak yerinde olur. Teoriler sözcügü, 'gözlemler, incelemeler, nazariyeler, kuramlar anlamini tasiyor. Ki bu durumda Komplo Teorileri'nin    tam olarak 'komplo gözlemleri, komplo incelemeleri, komplo kuramlari anlamina geldigini söylemek hiç de yanlis olmaz. Oysa yukarida görüldügü gibi /Verschwörungstheori' çok daha karmasik bir 'sosyal-siyasal' yaklasimi/olusumu ifade ediyor. Daha dogrusu bir 'yöntem' anlayisinin, marazi yöntemlerle soysuzlastirilmasi olgusunu gözler önüne seriyor. Kavram, bu soysuzlastirmanin hangi yöntemler uygulanarak yapildigini ortaya koymuyor/belirlemiyor. Sadece 'sonucu' belirlemek ve/saptamakla yetiniyor. O sonucun elde edilmesi için uygulanan ve fakat kesfedilmeyen/kesfedilemeyen kirli yöntemler, 'komplo sözcügünün hisimlari tarafindan yüklenilmis bulunuyor. O zaman yukaridaki Komplo Teorileri (Verschwörungstheori) tanimlamasina su cümleyi eklemek gerekiyor:  
        
Saptama -5
 
"Bu sonucu elde etmek (istenen krizi yaratmak veya yapay tertip  gibi kavramlarin araç veya yöntem olarak kullanilmasi. Buradan da anlasilacagi gibi 'komplo' ile 'Komplo Teorileri' arasinda akraba sözcükler/kavramlar 'kirli bir köprü' konumunda bulunuyor. Yani 'Komplo Teorileri' diger sözcüklerden ve kavramlardan ne denli arindirilirsa arindirilsin bizatihi 'komplo' sözcügü, diger tüm 'kirli kavramlari' da dogal olarak bünyesinde bütünlestiriyor. Bu asamada 'teorileri' sözcügünü biraz daha irdelemek gerekiyor. Teori'nin sözlük anlamlari içinde en uygununu süphesiz ki 'kuram' sözcügü teskil ediyor. 'Kurum', eskiden kullanilan 'nazariyye' sözcügünün yerini almis bulunuyor. Teori'nin karsiligi olan Arapça kökenli 'nazarî' sözcügü su anlama geliyor: Nazafa, bakis'a ait. Nazarla, bakisla ilgili. 2. Yalniz görüs    halinde bulunan, tatbik edilmemis. " (Osmanlica Türkçe Ansiklopedik Lugat-Ferit Devellioglu-Aydin Kitabevi-Kurtulus Ofset Bes. Ank. 1984-S. 971)   
 
'Komplo' gibi, Fransizca bir sözcük olan 'teori' bu tanimin ikinci maddesini, yani 'yalniz görüs halinde bulunan, tatbik edilmemisin anlamini ifade ediyor. Bir baska tanimlama ile 'teori' dilimizde 'düsüncede kalan, uygulamaya geçmeyen' anlamina geliyor. Zira Devellioglu buradaki 'görüs' sözcügünü 'düsünce' anlaminda kullanmis bulunuyor.
 
Saptama -6
 
O zaman Komplo Teorileri'nin tam olarak açilimi su anlama geliyor: "Bireyin veya grubun (zümrenin) diger bireylere, gruplara veya toplumun bütününe karsi dogrudan veya dolayli yollarla  çikar saglamak veya üzerlerinde otorite tesis etmek amaciyla, 'hile, desise, entrika, tertip, fesat' yöntemlerini de kullanarak hukuk kapsami disinda düsüncede kalmak kosuluyla gizlice 'kararlar almak', 'planlar yapmaktir. Komplo Teorileri'nin kapsamli tanimi ile Versenwngqtfafi=theori'nin açilimi her ne kadar birbirinden 'farkli' imis gibi bir izlenim veriyorsa da özdeki anlamsal örtüsme 'reddi mümkün olmayan' bir bütünlesme teskil ediyor. Bu bütünlesmeyi perdeleyen fark, Verschwörungstheori'nin 'teori' yerine 'pratigi' ifade etmesinden kaynaklaniyor. Zira Farbiges Grosses Volkslexikon -diger bütün benzerleri gibi- 'teori' sözcügünü 'pratik' sözcügünün yerine kullanma hatasina düsmüs görünüyor. Bu durum 'Komplo Teorileri' sözcügüne paralel olarak bir de 'Komplo Pratikleri' sözcügünün saptanmasini, bu sözcüklerin birbirinden farkli durumlari tanimlarken dogru biçimde kullanilmalarini zorunlu kiliyor.
 
* * *  
'Teori' sözcügünün sadece 'düsünceyi', düsüncede kalan 'plan-projeleri' ifade ettigini görmüstük. Bu nedenle de 'Komplo Teorileri'nin -ne denli ahlâk ve hukuk kurallarini zorlarsa zorlasin düsünce/fikir özgürlügü kapsami içinde kaldigini vurgulamistik. Ancak bu tanimlama ve belirlemeler yine de 'Komplo Teorileri' gerçegini tüm boyutlariyla yansitmiyor. Unutmamak gerekir ki düsüncenin bir boyutu (asamasi) 'plan-proje' evresi ise, bir baska boyutu da 'hayal-halisünasyon' evresi sayilir. 'Plan-proje' ile 'hayal-halisünasyon' arasindaki fark ise 'eyleme geçirilebilme ve olabilirlik/gerçeklestirilebilirlik' olasiliklaridir. 'Teori' bu durumlarin 'plan-proje, hayal-halisünasyon' evrelerinin tümünün ortak paydasinda yer alabilir. Ancak 'teori'nin 'pratige' dönüsme yetenegi/olabilirligi 'plan-proje'yi 'hayal-halisünasyon'dan ayirir. 
       
Saptama -7
 
Dolayisiyla 'Komplo Teorileri'nin mutlaka 'pratige geçirilme' yeteneginin /karakterinin bulunmasi gerekir. Bu karaktere/kudrete sahip olmayan 'teorilerin' Komplo Teorileri seklinde adlandirilmasi/nitelendirilmesi yanlis olur. Buradan hareket edildiginde yetenegi 'bilimsellik' karakteri tasimasini gerekli kilar ki; bunun dogal sonucu da 'Komplo Teorileri'nin bilimsel zemine dayanmasi zorunlulugunu dogurur.
 
'Plan-proje, realizasyon yetenegi-bilimsellik' gereklilikleri bütünüyle göz önüne alinacak olursa 'Komplo Teorileri'ni tek basina degil, 'Komplo Pratikleri' ile birlikte ele almak ve birbirine 'eklemleyerek' irdelemek zorunlu bir görev sayilir. Zira bir 'Komplo Teorisi'nin dogal uzantisinin 'Komplo Pratigi' oldugu nu gösterir. Yani 'teori' ve 'pratik' sözcükleri arasindaki zitlik ; burada söz konusu olamaz. Aksine birbirini bütünleyen iki asamayi ifade ettikleri söylenebilir. Bir baska söylemle belirlemek gerekirse, pratik yeteneginden yoksun bir teori bilimsel kimlikten de yoksun sayilir ki, bu durum Komplo Teorileri için de geçerli kabul edilebilir. Bu asamada 'pratik' sözcügü ve bu sözcügün akrabalari durumundaki 'nazarî', 'amel-amelî', 'eylem-is' ve 'operasyon-operasyonel' sözcüklerini ele alarak Komplo Teorileri baglaminda irdelemek gerekir. 'Teori' gibi 'pratik' de Fransizca bir sözcüktür. "Teoriye dayanmayan davranis ve uygulama ile ilgili olan, kilgili, tatbikî, amelî. 2. Kolaylikla uygulanabilir, kullanisli. 3. Bir seyi yapma yöntemi veya biçimi, teamül. 4. Bir sanat ve bilim dalinin uygulanisi, kilgi, uygulama, tatbik, ameliye. " (TDK,      Türkçe Sözlük-C. 2, S. 1199) 'Pratik' sözcügünün anlamini en iyi ifade eden Türkçe sözcük, hiç süphe yok ki 'uygulama' sözcügü sayilir. Yani 'teori ve pratik' denildiginde Türkçe açilimi 'tasarim ve uygulama' yahut 'düsünce ve tatbikat' seklinde yapilabilir. Ancak konu 'Komplo Teorileri' ile sinirlandirildiginda 'pratik' sözcügünün de ayni kapsam içinde ele alinmasi kaçinilmazdir ki; pratigin Türkçe karsiliginin bu çerçeve dahilinde biraz daha irdelenmesi dogru olur. 
'Pratige' paralellik gösteren bir baska sözcük de Arapça kökenli amelî' sözcügüdür. Is'e dayanan is üstünde, tatbikî, pratik, is bakimindan, isçe. 3. Elverisli, kolay, uygun, kestirme. 4. Hareketle ilgili olan, yalniz düsünce ile alaninda kalmayip is'e dönüsen uygulamali, tatbikî. " (TDK., Türkçe Sözlük-C. I, S. 63)
 
Hemen kaydetmek gerekir ki buradaki 4. anlam, 'Komplo Teorileri' konusunu 'tamamlayici' bir nitelik tasiyor, ki Komplo Teorileri'nin 'olabilirlik' sarti 'amelî' sözcügü ile örtüserek tamamlaniyor. O zaman konuyu 'amelî' sözcügünü daha fazla irdeleyerek gelistirmek gerekiyor. Bu kelimenin çogulu olan (Arapça) 'ameliyyât' sözcügü 'isler-faaliyetler' (eylemler) anlamina geliyor. Sözcügün Fransizca (ve diger Bati dillerinde) karsiliginda 'operasyon' sözcügü yer aliyor.
 
'Operasyon' sözcügü su anlama geliyor: "Elde edilecek sonuç için alman önlem ve yürütülen islemlerin bütünü. " (TDK., Türkçe Sözlük-C. 2, S. 1112)
Bu tanimlamadan da anlasilacagi gibi 'operasyon', 'teori' ve 'pratik' sözcüklerinin biraz da zorlayarak- tümünü kapsayan ve kavrayan bir anlami ifade ediyor. Zira 'henüz elde edilmemis', fakat 'elde edilmek istenen her sonuç için' düsünülmüs, planlanmis, projelendirilmis bir Komplo Teorisi'nin basari ile sonuçlandirilmasi hem 'önlemler' alinmasini içeriyor, hem de konu ile ilgili gerçeklestirilen tüm eylemleri 'semsiyesi altinda' bütünlestirmis bulunuyor.
Saptama -8
O zaman kendine özgü konumunu, mantigini ve olusumunu ifade etmek amaciyla 'türetilmis' olan 'Komplo Teorileri' yerine 'Komplo Operasyonlari' tanimlamasini yapmak daha yerinde, dogru ve saglikli olur. Bu tanimlama ile konu 'düsünce, plan /proje, önlem, eylem ve uygulama/sonuç' asamalari ile kucaklanip bütünlestirilebilir. Kaldi ki 'Komplo Teorileri'nin hazirlanip gelistirilmesi, 'Komplo Pratikleri'ne dönüstürülmesi, hepsinin ayni zaman ve zemin içinde/üzerinde durmadan gelistirilerek yasama geçirilmesi ve nihayet amaçlanan hedeflere (sonuçlara) ulasilmasi tek (toptan) deyimle 'Komplo Operasyonu/Operasyonlari' tanimlamasi ile dir. 'Komplo Operasyonlari' günümüzde, 'yerel, ulusal ve küresel' zeminlerde siyasî, askerî, ekonomik, sosyolojik ve psikolojik mücadelede bir yöntem olarak yaygin biçimde kullaniliyor... Bunun da ötesinde en genis anlamiyla uluslararasi mücadelenin dogal bir unsuru durumuna getirilmis bulunuluyor. Bir baska ifade ile bu olgu/olusum reel politikanin yasama geçirilmesinde stratejik yapilanmalarin temel bir yöntemi olarak sürekli yenilenerek türetiliyor. Bu nedenle yöntemi tekelinde bulundurmak isteyen emperyalist 'oligarsik tekeller ile isbirlikçilerinin 'Komplo Operasyonlari'ni küçümsemeleri, alaya almalari, asagilamalari ve dislamalari da 'Kontra-Komplo Operasyonlari' olarak da sürekli gündemde tutuluyor. Bunlar ayni odaklar tarafindan 'stratejik' bir 'otorite unsuru/araci' seklinde de kullaniliyor.
 
Daha genis bir anlatimla ifade etmek gerekirse; 'oligarsik odaklar belirli amaçlara/hedeflere ulasmak için stratejik yöntem olarak hem 'Komplo operasyonlarini kullaniyor, hem de karsitlarinin gelistirmeye çalistiklari 'Komplo Operasyonlarina' karsi 'Kontra-Komplo Operasyonlari' gerçeklestirerek -karsi tarafi 'Komplo Teorisi üretmekle' itham ederek veya paranoyaklik ile asagilayarak kendi 'kirli izlerini silmeyi /örtmeyi' basariyorlar. Oysa bu odaklarin yasama geçirdikleri 'Komplo Operasyonlari' bir büyük 'Komplo Operasyonu'nun' semsiyesi altinda ve kapsami çerçevesinde birbirinin içine geçen halkalar seklinde -zamani geldikçe- birer birer uygulanarak belirli sonuçlara ulasilmaya çalisiliyor.
 
Sonuç:
 
'Komplo teorileri, pratikleri ve operasyonlari' günümüz dünyasinda ulusal ve uluslararasi siyaset stratejilerinin olusturulmasinda basvurulan en önemli 'altyapi unsurlari' olarak yaygin biçimde kullanilmaktadir.
 
Bu çerçevede önce 'Komplo Teorisi' olusturulmaktadir. Bu 'teori' bilahare 'Komplo Pratigi'ne dönüstürülmektedir. 'Komplo Operasyonu', yürütülen faaliyetin 'genel semsiyesini' teskil etmektedir. Bunun kapsama alani içinde birçok 'Komplo Teorileri' üretilmekte, çesitli pratikler yapilmakta ve küçük operasyonlar gerçeklestirilmektedir. Bütün bunlar kimi zaman 'Büyük Komplo Operasyonu' ile çelisir görünse bile bu bir 'süreçtir’ ve süreç içinde hepsi belirli bir asama veya araç konumunda bulunmaktadir. Esas olan, Büyük Komplo Operasyonu'nun amaci ve hedefidir. Süreç, hedef baglantisindan 'sasmadigi'  sürece alt olusumlarda meydana gelen kopukluklar, uyumsuzluklar, hatta zitlasmalar fazla bir önem tasimaz. 
 
'Komplo Teorileri'nin 'operasyonlara' dönüstürüldügü yerlerde komplonun hedefini teskil eden odaklar, kendilerini savunabilmek için 'Kontra-Komplo Teorileri' üretmek ve 'kontraoperasyonlar gerçeklestirmek zorundadirlar. Taraflar birbirlerini 'paranoyaktik' ve 'komplo teorileri üretmekle' suçlayacak hedef kitle önünde birbirlerini küçük düsürerek güven ve inanilirlik saglamaya çalisacaklardir. Bu oyun, Komplo Teorileri'nin dogal karakteridir. 'Komplo Operasyonlarinin en önemli unsurlari 'komplo timleri'dir. Silahli 'terör timleri'nden 'sabotaj-suikast timleri'ne sivil-askerî timlerden 'uyandirilmis ajan-provokatör timleri'ne kadar pek çok alanda bu timlere rastlamak mümkündür. Bunlarin tümünün saptanmasi, izlenmesi, ayiklanip arindirilmasi ve toplumdan soyutlanmasi mümkün degildir Bunlar 'söylem-eylem ikilemine düserek' kendilerini ele verirler ki onlari izlemekle görevli birimler bu timlerin öncelikle ve özellikle ele geçirdikleri alanlardir. 
 
'Komplo', 'Kontra-Komplo' mücadelesinde en büyük tehlike, hedef kitlenin kafasinin iyice karismasi, zihinsel ve eylemsel kaosa yuvarlanmasi sorunudur. Bunun engellenebilmesi için tek yol, 'Komplo Operasyonlarinda kullanilan 'medya sermayesinin' kontrol ve denetim altinda bulundurulmasidir. Komplo Operasyonlari'nin basariyla olusabilmesi için tek çare ve tek seçenek /medya sermayesinin' kontrol altinda tutulmasi, kaynaklarinin  iliskilerinin saptanip çözümlenmesidir. Zira; Medya, sosyal içerikli bütün kavramlarin toplumsal mutabakata sunuldugu tek alandir. b.   Ortak duygu ve düsünceler ancak iletisim araçlari sayesinde olusturulabilir. c. Ortak heyecanlar, coskular, tepkiler, sempatiler ancak iletisim araçlari sayesinde eyleme dönüstürülebilir. d. Toplumsal yalanlar medya tarafindan yayilir, toplumsal igfal medya kullanilarak gerçeklestirilebilir ve saptirilmis olusumlar üzerinde medya sayesinde yapay mutabakatlar saglanabilir. Dolayisiyla; 'Komplo Teorileri'nin, 'Komplo Pratikleri'nin ve 'Komplo Operasyonlari'nin bütün evrelerinde basrolü medya oynamakta, onun da üzerinde medya sermayesi egemen olmaktadir. Pusulari medya sermayesi kurmakta, kontra-komplolarin hayat ve islerlik kazanabilmesini yine ayni medya sermayesi kotarmaktadir.
 
Medya destegi olmadan ne 'tek basina' bir ordu zafer kazanabilir, ne de herhangi bir 'Komplo Operasyonu' -ne denli mükemmel olursa olsun- basariya ulasabilir.
 
Sonsöz:
 
'Teori, pratik ve operasyon...' 21. yüzyilla birlikte baslayan 'Komplo Çagi'nm üç kelimelik özeti!..
 
Bir düsünme yöntemi olan Komplo Teorileri'ni büyük bir cesaretle televizyon ekranina getiren, kitaplara tasiyan Erol Mütercimler, bu kez baska bir düsünme yöntemi olan Akil Oyunu ile bizlere pencere açmaktadir.
 
 
Murat Çulcu Istanbul, 2007
 
*****************                  *****************          *****************
 
ÖZET
 
Yazar kitabinda komplo teorileri olgusuna gerek kendi yazilari gerekse çesitli sahislardan seçtigi yazilarla açiklik getirmeye çalismis. Kitabin tamaminda bu yaklasimin gözetilmis oldugu açik bir biçimde gözlenmektedir. 
 
Özellikle kitabin önsözünü kaleme alan Murat Çulcunun komplo teorileri konusunda çözümleyici analizler içeren giris yazisi Mütercimlerin konuya bakis açisini anlamak bakimindan anahtar islevi tasiyor. Buradaki bir iddia da Komplo teorisi olgusunu strateji alaninin bir unsuru olarak güncel alana tasiyan ilk ismin Erol Mütercimler oldugudur. 
 
Kitabin ilerleyen bölümlerinde zaman zaman izlerine rastlanilan temel bir bakis açisini hemen önsözde Çulcudan dinliyoruz. Komplo teorilerinin emperyalist güçlerin kullandigi bir saldiri araci ve yöntemi oldugu, Mütercimlerle beraber bu kavramin ulusalci vatanperver insanlarin da ilgi alanina girdigi net bir biçimde ifade edilmektedir. 
 
Ancak burada dikkat çeken bir husus kitabin ilerleyen kisimlarinda da çokça atifta bulunulan emperyalist güçlerin kimler oldugu bir türlü netlige kavusturulamamaktadir. Devletler arenasinda ABDden bahsedilmekte ancak yerli uzantilar konusunda çok genel bir çerçeve çizilerek kavram flulastirilmakta ve bir çok kesimi içine alabilecek bir biçime bürünmektedir. Kitabin çok göze çarpan açmazlarindan biri olarak anti parantez olarak bu hususu vurgulamakta fayda görmekteyiz.
Sözün burasinda komplo teorisi kavrami konusunda ortaya çikan kavramsal kargasayi sona erdirebilmek için söyle bir tanimlama denemesi yapilmis: “Komplo teorisi; bireyin veya grubun diger bireylere gruplara veya toplumun bütününe karsi dogrudan veya dolayli yollarla çikar saglamak veya üzerlerinde otorite tesis etmek amaciyla hile, desise, entrika, tertip, fesat yöntemlerini de kullanarak hukuk kapsami disinda düsüncede kalmak kosuluyla kararlar almak planlar yapmaktir. 
 
Ancak tanimda da görüldügü gibi bu kavramin acaba sadece teoriyi mi ifade ettigi pratige geçirilme yeteneginin olup olmadigi sorusu da hemen akla gelmektedir. Bu noktada kitapta öne sürülen sav, bu kavramin teoriden öte pratigi de içermesi gerektigidir. Bir baska deyisle komplo teorisinin dogal uzantisinin komplo pratigi olmasi gerektigi anlatilmis. Yani pratik teorinin olagan bir tamamlayicisi olarak görülmektedir. Tam bu noktada kavrama bir açilim kazandirilarak Komplo operasyonlari konusu ortaya atilmaktadir.
Komplo operasyonlari denilirken teorinin pratige aktarilarak amaçlanan hedeflere ulasilmasini ifade eden süreç anlatilmaya çalisilmaktadir. Böyle bir bakis açisiyla kavramsal çerçevesi genisleyen konunun dis dünyadaki izlerini bulmak da daha kolay bir hal almis oluyor. Ayrica konu iyice somutlastirilarak komplo operasyonlarini gerçeklestiren komplo timlerinden bahsedilmektedir. 
 
Bu kisimda siklikla vurgulanan diger kavramsal yaklasimda kontra-komplo olgusudur. Genel çerçeveyi özetlersek; emperyalist güçler komplo teorisi/pratigi/operasyonlari yapmakta buna karsilik olarak da ulusal güçler kontra-komplo girisimlerinde artik- bulunmaktadir. Bunda da Erol Mütercimler’in önemli bir payi vardir. Kitapta öne sürülen tezden hareketle; Mütercimlerle birlikte emperyalist güçlerin rahatlikla harekete geçirebildikleri komplo teorisi ekseninde emperyalist güçlerle ulusalci güçler arasindaki mücadele artik nispi bir dengeye kavusmustur.
Kitabin devaminda yer alan Giris kisminda yazar teorik çerçevesi çizilmis bu olguyu çesitli örneklemeler ve çözümlemelerle zihnimize yakinlastirmaya çalismis. Burada ortaya atilan ve kitabin tamaminda da çokça kullanilan diger bir kavram da Akil oyunlari kavramidir. Yazar komplo teorilerinden bahsederken bu ifadeyi kullanmakta karsilik olarak da ulusalcilarin Akilli Oyunlari ile bu oyunlari bozmalari gerektigini vurgulamaktadir. 
 
Konu ile ilgili ise son yillarda Ak Parti Hükümeti merkezinde ülkemizde yasanan gelismeleri nazara vermektedir. Bu gelismeler baglaminda ise stratejik düsünme konusuna vurgu yapan yazar yeni bir tanimlama girisiminde daha bulunmaktadir: Stratejik düsünme; rakibe üstün gelme ve bunu da ayni seyi onun size uygulamaya çalistigini akilda tutarak yapma sanatidir. “ 
 
Yazar bu açilimi da yaptiktan sonra kavramsal çerçeveyi su sekilde ortaya koymaktadir: Isi uzatmaya gerek yok. Komplo olmazsa komplo teorisi üretme çabasi içerisine girilmez. Komplo teorisi yazmak ciddi bir istir, akil oyunu ise, daha da ciddi bir istir ve her seyden önce bilgi birikimi ile matematik mantik kullanma becerisi ister.
Kitap yalnizca Erol Mütercimler’in yazilarindan olusmamaktadir. Yazar çok sayida kisinin yazisina kitapta yer vermistir. Bu açidan kitap bir derleme çalismasi olarak da görülebilir. Kitapta, Murat Çulcu, Prof Esat Aslan, Latif Mutlu, Emekli Koramiral Ekmel Totrakan, Birol Özter ve Mehmet Turgutun yazilari da yer almaktadir. Mütercimlerin yazilari ise Habertürk.com sitesinde ve çesitli yayin organlarinda çikan yazilarindan olusmaktadir.    
Kitabin ilk kisminda yer alan yazi Murat Çulcu’ya aittir ve “Komplo Operasyonlarina Tipik Bir Örnek Büyük Ortadogu Projesi ismini tasimaktadir. Yazinin girisinde Bati Dünyasinin fikirsel gelisimi ve Amerika Birlesik Devletlerinin kurulmasi anlatilmaktadir. Bununla birlikte tarih boyunca özellikle Osmanlinin son dönemlerinde bu yana Bati dünyasi ile iliskilerimiz ve Batinin bizim üzerimizde oynadiklari oyunlardan bahsedilmektedir. Cumhuriyet tarihimizdeki gelismeleri de bu zaviyeden irdeleyen yazar özellikle askeri müdahalelerin komplo boyutunu çözümlemeye çalismaktadir. Sonuç olarak ise emperyalist güçlerin gerçeklestirdikleri  komplo operasyonlarinin içinde bulundugumuz süreçte Genisletilmis Büyük Ortadogu Projesine dönüstügü iddia edilmektedir.
“Böyle Kaza Olmaz” isimli yazida 1992 yilindaki Nato tatbikatinda bir muhribimizin Amerikan kuvvetlerince kaza oldugu iddia edilen bir sekilde vurularak 5 Türk Bahriyelisinin sehit düsmesi,  çok sayida denizcimizin de yaralanmasi olayi irdelenmektedir. Konu ile ilgili o dönem yapilmis arastirma, sorusturma tutanaklari, ifadeler, yazilar vb. zengin bir materyal içeren yazida bu olayin kaza olup olmadigi anlasilmaya çalisilmis.
“Genelkurmay Baskanligina Atamaya Büyük Komplo Semdinliye Atilan Bombadir” baslikli yazida, Semdinli olaylari olarak bilinen hadiselerin; dönemin Genelkurmay Baskani Yasar Büyükanita yönelik sürdürülen komplo operasyonun bir parçasi olabilecegi tezi islenmektedir Yazinin içeriginde, anilan dönemde ülkemizde yasanan siyasal gelismelerden de bahsedilmekte ve konular asker merkezli olarak analiz edilmektedir
Saddam’in idaminin anlatildigi yazida, bu idamla birlikte Ortadoguda degisen dengeler irdelenerek yeni süreçte kimlerin kazandigi kimlerin kaybedecegi sorusundan hareketle bir analiz ve öngörü denemesi yapilmaktadir.  
“Cumhuriyet Bayramlari” isimli yazida Cumhuriyet Bayramlarinin artik eski coskulu sekilde kutlanmadigindan yakinilmaktadir. Bu çerçevede Istiklal Savasi döneminden örnekler verilmektedir.
“28 Subat 1997’de Ne Olmustu ve Nerede Kalmistik  isimli yazida, kamuoyunda 28 Subat Postmodern darbesi olarak bilinen sürece iliskin yazar görüslerini ifade etmektedir. O dönemde askeri bu sekilde davranmaya iten faktörler tahlil edilerek yakin zaman öncede Ak Parti hükümetinin benzer bir tavir içine girdiklerinden dolayi e-muhtiraya maruz kaldigi öne sürülmektedir. Bu konu da AKPnin akil oyununun akilli oyunu karsisinda yenilgiye ugradigi biçiminde ifade edilmektedir.
“Bir Tuhaflik Var Demokrasi Istemiyoruz” isimli yazida toplum olarak demokrasiyi istiyor gözüktügümüz halde aslinda demokrasiyi gerçekten istemedigimiz konusu islenmektedir. Bunun sebebini de dini inanç, cinsiyet, irk, cinsel tercih ve özürlü olmak konusundaki farkliliklari kabullenemedigimize baglamaktadir. 
 
Bununla birlikte demokrasinin amaç mi yoksa araç mi oldugu sorunsalina da deginen yazar, bazi siyasilerin demokrasiyi gerçek amaçlarina giden yolda bir araç olarak gördükleri yani takiyye yaptiklarini iddia etmektedir. Bu konudaki genel-geçer gösün ise demokrasinin bir amaç oldugu hususunda birlestigini ifade etmektedir.
 
Yazinin devaminda Cumhuriyetle birlikte kadin haklari konusunda ortaya konulan devrimler detayli bir biçimde anlatilmaktadir. Esasinda eski Türklerde de kadinin çok önemli bir konumunun bulundugunu anlatan yazar Cumhuriyetle birlikte bunun zirveye ulastigini söylemektedir. Yazar, yazisini kadinin toplum hayatinda daha etkin olabilmesi için 9 madde halinde öne sürdügü önerilerle bitiriyor.
Imamlar Cumhuriyetinde Ikinci Cumhuriyetin Adimlari” isimli yazida Atatürk’ün kurdugu 1. Cumhuriyetin artik tasfiye edilmenin esiginde oldugu Abdullah Gül’ün Cumhurbaskani olmasi ile baslayan sürecin aslinda ikinci Cumhuriyetin kurulmasinin baslang adiminin atilmasi demek oldugu iddia edilmektedir. Bununla birlikte Ikinci Cumhuriyetin islevinin Ilimli Islam adi verilen senaryoyla ABDnin dünyaya düzen verme iddiasinin projesi olan Genisletilmis Ortadogu Projesinin kazasiz belasiz uygulanmasi için zemin olusturulmasi olarak ifade edilmektedir. Bu çerçevede yürütülen mücadelenin ise türban sembolü üzerinden sürdürüldügü iddia edilmektedir.                   
“Gazi Mustafa Kemale Kurulan Iki Komplo isimli yazida Rauf Orbay ve Kazim Karabekirin Atatürke karsi bir mücadeleye giristikleri iddia edilmektedir. Ayrica Atatürk’ün bu komploya nutukta yer verdigi ifade edilmektedir.
 
“Devletin Yüksek Stratejisi Degisti mi isimli yazida, Cumhuriyetin kurulusunda devletin 3 temel stratejik tercihte bulundugu iddia edilmektedir: 1. Çagdas uygarlik düzeyinin üzerine çikmak 2. Yurtta baris Dünyada baris 3. Ne Mutlu Türküm Diyene
 
Yazida bu 3 temel tezin degisip degismedigini sorgulamaktadir.
“Ermeni Tasarisina Karsi Yanlis Isler isimli yazida Fransizlarin Ermeni iddialarini kabul eden yasa tasarisina misilleme olarak bizimde Fransa’nin Cezayirde soykirim yaptigina yönelik bir tasari hazirlamamiz gerektigi görüsünü elestirmektedir.
Türkiye Nereye Gidiyor” isimli yazida bugün gelinen nokta itibariyle Türkiye’nin bölünmesinin konusulur hale geldigi ifade edilmektedir. Yazar bu duruma gelmemizi 2 temel nedene baglamaktadir: 1. Strateji uzmani yetistiremedik 2. Bizler kahraman ve yurtsever degiliz.  
“Emekli Subaylari Anlamak” isimli yazida,  son dönemde medya ve kamuoyu önünde çokça boy gösteren emekli askerler konusu islenmektedir.  Bunun sebepleri üzerinde durularak askerlerin egitim nosyonu öncelikli bir neden olarak öne sürülmektedir.
“Hrant Dink Cinayeti” isimli yazida, cinayet ve bu çerçevede yasanan gelismeler ve tartismalar çok yönlü olarak incelenmeye çalisilmistir. Yazar sonuç itibariyle kaybedenin Türkiye oldugunu nazara vermektedir. Mütercimler, yazinin sonucunda su sonuca ulasmaktadir: Dink cinayeti polisiyle, jandarmasiyla, MITiyle tüm kurumlarin artik çöküs içinde oldugunu, yeniden yapilanmaya gereksinim duyuldugunu göstermistir.
“Ruhban Okulu Megali Ideanin Harp Okuludur isimli yazida Heybeliada ruhban okulun açilmasina yönelik tartismalar irdelenmektedir.  Yazar bu konunun bir ulusal güvenlik sorunu oldugunu ve kesinlikle açilmamasi gerektigi görüsünü savunmaktadir.
“Natonun Gizli Ordulari” isimli yazida Türkiye’de bir gladio ya da diger deyisle bir kontgerillanin varligindan bahsedilmektedir. Bunu açik biçimde ilk ifade eden kisinin Bülent Ecevit oldugu, bunun aksine Süleyman Demirelin kontgerillanin olmadigini savundugu söylenmektedir. Bu tip olusumlarin ise NATOnun faaliyetleri sonucunda ortaya çiktigi iddia edilmekte olup bu noktadan hareketle NATOnun masum bir güvenlik örgütü olmadigi ifade edilmektedir.
“Ulus Devlet Çöküyor mu” isimli yazida Sovyetler Birliginin çöküsünden sonra ortaya atilan ulus devletlerin çökecegi tezinin yanlis oldugu anlatilmaktadir.  Yazar, güçlü, laik ya da seküler ulus devlet kurulmadan ulus devletin yikilamayacagini savunmaktadir.     
“Mankurtlastirma Süreci” isimli yazida, Cengiz Aytmatov’un Gün Olur Asra Bedel isimli romaninda anlatilan efsaneden hareketle Türk insaninin da mankurtlastirildigi iddia edilmektedir.  Bunun ise ABDnin ve ABnin istedigi, onayladigi kisilerin karar verici noktalara getirilerek yapildigi söylenmektedir.
“Lokmaci Köprüsü” isimli yazida Kibris’ta 2007 yilinda yiktirilan Lokmaci köprüsünün sembolik bir önem tasidigi ifade edilmektedir. Devaminda yer alan “KKTC’de Tarih Kitaplarinda Tarih Alt Üst Edildi” isimli yazida ise tarih kitaplarinda yer alan milliyetçilik karsiti ve Hristiyanlik propagandasi içeren bölümlerden örnekler verilerek konu açikliga kavusturulmaktadir.         
 
AKIL OYUNU
EROL MÜTERCIMLER
ALFA BASIM YAYIN DAG. LTD. STI.
2007

Benzer Kitaplar